"Hayır, beni bu şekilde görmeni istemiyorum!"
"Hyunjin, lütfen bana bakar mısın?"
"Asla!" Hyunjin yüzünü duvara dönmüş, Felix'in onu görmesine engel olmuştu. Felix'in onu böyle görmesini istemiyordu, korkuyordu ama neyden korktuğunu o da bilmiyordu. Felix bir çocuk gibi mızmızlanan katile doğru yaklaştı. Onun elini okşayıp sakinleştirmeye çalıştı, işe yatıyor gibiydi. "Hyunjin, yüzünü bana dön." Oğlan derin bir nefes aldı. Yavaşça arkasını döndü ancak saçlarıyla sol gözünü gizlemişti. Boştaki eli sol gözünün üstündeki saçları tutuyordu. Felix Hyunjin'in diğer elini de yavaşça ovuşturmaya başladı. Bu şekilde Hyunjin'in diğer eli de aşağı inmişti. Çilli oğlan katilin yüzünün önüne düşen saçlarını geri itti ve yutkunma isteğine karşı direnmeye çalıştı, ancak başarmışa benzemiyordu. İyi yanı artık kan kaybetmiyordu, kötü yanı ise göz çukuru boştu. Hyunjin boynunu büktü, hâlâ Felix'ten gizlenmeye çalışıyordu. Felix bu defa ellerini oğlanın çenesine götürdü ve onun yüzünü kendisininkine bakacak pozisyona getirdi. Sonra hafifçe gülümsedi, Hyunjin'in gergin hissetmesini engellemeye çalışıyordu. Ellerini biraz yukarıya, yanaklarına götürdü katilin. Onu sakinleştirmek istercesine okşuyordu yanaklarını. "Hâlâ seni seviyorum değil mi," dedi çilli oğlan. "gözünün olması ya da olmaması bir şey değiştirmez."
"Korkunç görünüyorum."
"Hiç te bile, hâlâ çok çekici duruyorsun. Bu halinle bile bir sürü insan teninde kıvranmak için can atar." Hyunjin sırıttı. "Peki sen can atıyor musun?"
"Her zaman." dedi ve o da sırıttı. Hyunjin bir sandalyeye oturdu ve sonra dizlerini patpatladı "Hadi o zaman." dedi Felix'e bakarak. "Siktir oradan," dedi Felix ona dönerken. "Sen hastayken olmaz ve zaten bunu yapmamız yasak."
"Yapma. Namjoon'un ruhu bile duymaz."
"Hayır dedim Hyunjin çocuklaşma." Hyunjin iç çekti ve sonra göz devirdi. "Gözün içim bandaj gibi bir şey bulmamı ister misin?" diye sordu Felix.
"İğreniyorsun değil mi?"
"Ne, Hayır tabii ki!"
"O zaman neden bandaj takmamı söyledin?"
"Öyle demedim ister misin diye sordum. Ve lanet olsun Hyunjin, insanlar gözlerine böyle bir şey geldiğinde göz bandı taktıkları için böyle dedim."
"İğreniyorsun işte, kabul et." dedi somurtarak katil. "Kabul edeceğim tek şey hâlâ liseli ergenler gibi davranman. Ne yaparsan yap gerizekalı, sana yardım etmek isteyende kabahat!" Hızla odadan çıktı ve sertçe kapıyı kapattı. Şimdi odada sadece Hyunjin kalmıştı. "Trip mi atıyor bu?" dedi gözünü kısarak kapıya bakarken. Sonra omuz silkip sandalyeden kalktı. "Çok ta umrumda, en fazla yarım saat sonra geri gelir."
~☆~
Yeji uyandığında oturma odasındaki kanepede kendini buldu. Gece JK'in evinden döndükten sonra Jeongin ile film izlemişlerdi. Oturur pozisyona geldi ve açık kalmış televizyonu kapattı. Jeongin karşıdaki odadan çıktı. "Günaydın." Yeji yanındaki yastığı alıp Jeongin'in yüzüne fırlattı. "Beni niye uyandırmadın, bütün gece kanepede mi uyudum!" Jeongin ters ters ona baktı. "Seni uyandırmaya çalıştığımda ne olduğunu hatırlamıyor musun?" Yeji afallamış bir şekilde "Hayır?" dedi. "Dövdün beni gerizekalı. Sağ kolum hala uyuşmuş durumda." Yeji güldü. Tam özür dileyecekken Ryujin'in yokluğunu hissetti. "Ryujin nerede?"
Jeongin kafasını kaşıdı. "Ben... Hiçbir şey hatırlamıyorum." Diyebildi sadece. İkisi birlikte alkolü fazla kaçırmıştı. Sanki beyinleri yıkanmıştı. Yeji'nin yarım yamalak hatırladığı anısında gece onlar eve dönerken Jungkook Ryujin'in kısa bir süreliğine kalmasını istemişti. Jeongin de bir şeyler hatırlamış gibi görünüyordu ve kesinlikle Yeji'nin aklına gelenleri hatırlamıştı ki "Ryujin hâlâ orada mı yoksa?" dedi. Yeji hızlıca ayağa kalktı. "Telefonum nerede benim?"dedi etrafa göz gezdirirken. Tam o sırada Ryujin eve geldi. Gözlerinin altı kararmıştı, belli ki gece geç saate kadar ayakta kalmıştı. Yeji ona sinir ve endişe dolu bir şekilde bakıyordu. "Neredeydin sen?""Hiç, şu herifin evinde uyuya kaldım." Aklı pek başında değil gibiydi. Yeji onun üzerine geldi ve Ryujin'in önünde durduğu kapıyı tek koluyla kapadı ve istemeden Ryujin'i kapı ile kendi arasına aldı, pozisyonu çok yanlış anlaşılabilecek bir şekildeydi. "Ne yaptın sen orada ki uyuya kaldın?" Ryujin sırıttı. İçmiş gibi duruyordu. Kollarını Yeji'nin beline dolayıp onu kendine çekti, bunu yaparken hâlâ sırıtıyordu. "Ne yaptığımı neden bu kadar merak ediyorsun güzelim?" Yeji onun ellerini itti ve ondan ayrıldı. "Çünkü arkadaşımsın, ancak böyle devam edersen bırak arkadaş olmayı yüzümü bile göremezsin." Sonra onu elinden tutup odasına soktu. Jeongin de gelmek için adım atmıştı ki Yeji ona döndü. "Sen burada dur." Sonra kapıyı kapadı. "Aman be," dedi Jeongin. "Hep te ben arka planda kalıyorum. Felix burada olsaydı böyle olmazdı..."
~☆~
"Ne yapıyorsun Yeji!"
"Seks yapıp yapmadığını kontrol ediyorum, gömleğini çıkar."
"Ben mal mıyım amına koyayım, yeni tanıştığım biriyle mi yatacağım." Yeji ona tehditkar bir şekilde bakıyordu. Ryujin göz devirdi. "Sırf sus diye üstümü çıkaracağım." dedi ve gömleğinin iliklerini açmaya başladı. Neyse ki sütyeni üzerindeydi. Yeji ona yaklaştı. Ryujin gömleğini çıkardı. "Al, bak! Yok işte bir şey."
"Arkanı da dön." Ryujin somurta somurta arkasını döndü. "Bak bakayım var mıymış bir şey?" Herhangi bir morluk, diş izi ya da ilişki yaşandığına dair bir belirti yoktu. "Tamam," dedi Yeji geri çekilerek. "Üstünü giyebilirsin." Ryujin ona döndü. "Bu vücut sadece sana ait bebeğim." dedi dalga geçercesine. "Lanet olsun Ryujin, ne içtin sen böyle!" Diyerek bağırdı Yeji bir anda
"Ne bileyim JK siz gidince bir şeyler geveledi sonra bunu verdi. Benim gözetimin altında içebilirsin falan filan..." Yeji şakalarını ovuşturdu. "Neyse, sen giyin artık. Çıkıyorum ben."
"E bir zahmet, donuma kadar bakamazsın sonuçta." Daha sonra sinirle göz devirdi ve Yeji odadan çıkıp mutfağa gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmpossible / Hyunlix
ФанфикGüneş ve ay gibiydiler, birinin doğması için diğerinin batması gerekiyordu...