4- MANŞETLER

159 13 184
                                    

Oturduğum yerde rahatsızca kıpırdandım. Beklemekten sıkılıp telefonu elime aldım, rehbere girerek Yankı'nın numarasına tıkladım.

Bir iki kere çaldıktan telefon açıldı, "Alo Elçin," dedi sıkıntı ile nefesini vererek. Telefondan hışırtı geldiğinde bulunduğu yerde hareket ettiğini anladım.

"Neredesin? Çekim yaptığın mekanın önünde duruyorum. Geleceğim dedin, kaç dakikadır seni bekliyorum!" dedim biraz yüksek sesle. Yankı'nın ekran başından yüzünü ekşittiğine emindim.

"Geldim! Şu salak Can yüzünden çekimler uzuyor. Odaklanamıyor, aynı sahneyi on kere çektik neredeyse!" dedi sinirle. Can'ın oynadığı dizinin yönetmeni kendisiydi. "Şimdi geliyorum bir dakikaya kadar oradayım." deyip telefonu kapattı.

Benim en yakın arkadaşım olan Yankı üniversitede hayatıma girmiş, sempatikliği ile sevgimi ve güvenimi kazanmıştı.

Beni Can ile tanıştıran oydu. Aldatma haberleri ortaya çıktığında kendisi suçlu olmamasına rağmen özür dilemişti. Onun bir ilgisi yoktu, sonuçta Can'a güvenip hayatıma alan bendim.

Ben normalde çekimler olduğunda sahne arkasına gelir, çekimleri hayranlıkla izlerdim. Sevdiğim adamın her bir hareketini merakla ve heyecanla takip eder, onun gözlerinin bana bilerek değirmesinden ardından gülmesinden zevk alırdım.

Şimdi yüzünü dahi görmek istemediğim için sahnenin dışında duruyordum. Biraz süre geçtikten sonra gelen Yankı'ya şaşkınlıkla baktım. Yankı arabaya binip bana gülümsedi, "Yankı?" dedim emin olmak için.

Yankı şaşkın bakışlarımı görünce güldü, "Efendim," dedi keyifle. Bakışlarım üstünde olan gömleğe değdi, inceledim. Uzun uzun süzdüm. O ise sakinlikle bana baktı. Üstüne alev kırmızısı bir gömlek giymişti, hatta üstünde alev sembolleri ve daha gözümün seçemediği birçok sembol vardı. Şey gömleği gibiydi...

"Bu senlik değil," dedim onun ela gözlerine doğru. "Şey gömleği gibi..." dedim susarak. Yankı'ya yakıştıramadım.

"Pezevenk gömleği giydim." dedi Yankı alayla. Ona hâlâ anlamayarak bakıyordum. "Neden?" dediğimde sarı saçlarını düzeltti. "Can'a uyum sağlayayım, dedim." onun adından bahsederken yüzünü ekşitti.

Kendimi tutamayıp minik bir kahkaha attım. "Gülme ciddiyim. Kendisine hediye etmeyi de teklif ettim, yakışır sana da uyumlu dedim. Ama sabır dilene dilene gitti yanımdan. Alındı haspam." dediğinde yüzü aklımda canlandı. Midem bulandı.

"Günü zehir ettin yani ona?" dedim sorar gibi.

"Evet ayol! O haysiyetsiz sana neler yaptı, benim bebeğimi aldattı. Şerefsiz." dedi Yankı sinirle. Kızınca kaşlarını çatıyor, dışardan sinirli göründüğünü sanıyordu. Yanılıyordu, minik bir civcive dönüyordu.

"Oy, benim haşin arkadaşım!" dedim yanaklarını sıkarak. Yüzünde sakal bırakmıyordu, böylece daha tatlı oluyordu. "Ya kızım yapma böyle bütün karizma çiziliyor!" diye itiraz etti sert bakmaya çalışarak. Ama hoşuna gittiğini biliyordum.

Beni eğlendirmek için böyle davranıyordu. Biliyordum.

"Ee nereye gidiyoruz?" diye sordum emniyet kemerimi takarak. "Çok ünlü bir kafe duydum, oraya gideriz." dedi sevecen sesle. Gülümseyerek kafamı salladım.

Yolculuk başladığında Yankı yolu izlemeye başladı. Can'ın bugün dalgın olduğunu söylemişti, içimden neden olduğunu diye sormak gelirken bir yandan beter olsun diyordum. En sonunda ona dayanamayıp döndüm. Bakışlarının bende olduğunu gördüm, sormaya cesaret edemedim.

ALDATILANLAR KULÜBÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin