2.Lâl

9.8K 590 401
                                    

Bölüm-2

Günün ilk ışıkları, sanki dünyada bir ben varmışım gibi göz kapaklarımdan gözlerime ulaşmaya çalışırken sıkıca yumduğum gözlerimi, elimi kaldırıp kendime gelebilmek adına ovaladım ve sonunda gözlerimi açmayı başardım.

Dün gece, odanın hava alması için açık bıraktığım pencereyi kapatmamıştım. Daha doğrusu unutmuştum. O sinirli adam yüzündendi. Beynimi fazlasıyla meşgul ettiğinden pencereleri kapatmayı unutmuştum. Tabii bunda içtiğim ilaçların etkisi de vardı. Onun yüzünden odanın içi buz gibi olmuştu. Hava yağmurluydu. Fakat aynı zamanda güneş tüm ışınlarını üzerimize yolluyordu. Değişikti...

Yataktan kalkıp valizimden siyah bir hırka ve yine siyah bir şort alıp banyoya girdim. Kişisel ihtiyaçlarımı hallettikten sonra kıyafetlerimi değiştirip kirlileri kirli sepetine attım ve banyodan çıktım. Başımda sebebini bilmediğim bir ağrı vardı. Beni zorlamasa da varlığı rahatsız edici bir ağrıydı. Beynime ağır bir baskı uyguluyor gibi hissediyordum.

Esila dün doktorumla görüşeceğimi söylemişti. Dün gidemediğim için büyük ihtimalle bugün görüşecektim. Benimle ilgilenen doktordan pek haz etmiyordum. Saçma ve işe yaramaz sorular sormakta üstüne yoktu. Bana hiçbir faydası olmayacak sorular yöneltiyor, cevap veremeyince psikolojik durumumun gittikçe kötüleştiğini söyleyip zaten oldukça fazla olan ilaçlarıma yenilerini ekletiyordu.

Esila'nın odaya gelmesini beklemek istemediğimden ve erkenden kahvaltı yapmak için odanın kapısını açıp koridora çıktım. İstediğim zaman yemekhanede yemek yiyebiliyordum ama bunu yapmak genellikle pek tercihim değildi. Kalabalık ve gürültülü ortamlarda kriz geçirme ihtimalimi bildiği için Esila da bu duruma karşıydı. Bu yüzden yemeklerimi sık sık odamda yemem için erkenden getirirdi. Fakat bu defa aşağı inmekte kararlıydım. 

Koridorlar tamamen boştu. Herkes yemekhanede olmalıydı. Koridorlar dolu olsaydı da başımı önüme eğip kimse yokmuş gibi ilerlemeye devam ederdim. Değişen bir şey olmayacaktı.

Asansörü geçip merdivenleri kullanarak alt kata indim. Asansör kullanmamamın özel bir nedeni yoktu. Sadece sevmiyordum. Yürümek daha katlanılırdı en azından.

Yemekhanenin olduğu kata geldiğimde adımlarım hızlandı. Yemekhanenin önünde durdum. Kapısı yoktu, büyük bir girişi vardı. Girişin hemen üstünde mavi italik bir  yazıyla yazılmış kocaman bir 'YEMEKHANE' yazısı vardı.

Tam adımlayıp içeri girecektim ki hemen önümden geçip içeri giren beş kişiye takıldı gözlerim. Onlardı... Çok sık karşılaşmaya başlamıştık ve bu durum beni rahatsız ediyordu. Onları, görmek istemiyordum. Beni ürkütüyorlardı. Bana bir zararları olmasa da o adamın bana temas etmesine onlar sebep olmuştu. Hem de daha ilk günden. Hiçbiriyle göz göze gelmek bile istemiyordum.

Bu düşüncelerden kurtulup bu sefer adım atacakken aklıma gelenle yeniden durdu adımlarım. Odadan çıkmadan defterimi ve kalemimi almayı unutmuştum. Yine unutmuştum... Bu bir an duraksamama sebep olsa da zaten konuşacak kimsem olmadığından umursamadım. Buradaki çoğu kişi konuşamadığımı biliyordu. Kimse yanıma gelmezdi hem. Yok gibiydim onlar için. Arkamdan konuştuklarına çok şahit olmuştum. Benden "dilsiz" diye bahsetmeleri dışında canımı sıkan bir şey yoktu. Benimle konuşmamaları benim için sorun değildi. Ayrıca bir dilim vardı, sadece suskundum.

Daha fazla burada beklemeden yemekhaneden içeri girdim. İçerisi pek kalabalık görünmüyordu. Bazı insanlar yemeklerini almış, gruplar şeklinde oturmuş yiyor, aynı zamanda gülüşüşerek sohbet ediyorlardı. Bazıları ise yemek sırasına girmiş bir an önce yemeklerine ulaşmayı bekliyorlardı.

Sessiz Ruhların ÇığlığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin