Herkese selam...
Bölümü normalde hafta sonu atacaktım. Fakat küçücük bir rahatsızlık geçirdiğim için zaten hazırda bekleyen bölümü düzenlemeye pek vaktim olmadı. Birkaç gün gecikmeyle de olsa bölümü atıyorum.
İyi okumalar...
~~~~~~~~
"Sessizlik, en ağır cevaptır. Söylenecek kelimeler olmadığında, sessizlik çığlık olur."
《 Victor Hugo 》
"Konuşacak gücün kalmadığında, sessizlik başlar. Ve işte o an, insan gerçekten yalnız olduğunu anlar."
《 Jean-Paul Sartre 》
~~~~~~~~
Stephen Sanchez - Until l Found You
Perdenin Ardındakiler - Ankara'yla Bozuşuruz
~~~~~~~~~
Bölüm 12
İçime işleyen bazı cümleler vardı. Asla yaşamama izin verilmeyen çocukluğumdan gelen bu kelimeler zihnimin her bir köşesinde derin yankılar oluştururken, o kelimelerin dilimden dökülmesine izin vermemiştim. Sessizliği kendim seçmiştim, ama isteyerek değil. Varlığım gibi sesimden de rahatsız olan asla ailem olamayan o kişiler almıştı sesimi benden, onlar yüzünden yıllar boyu sessiz kalmıştım. Sessizliği ben seçmiştim, ama bunu isteyen kişi ben değildim. Ben bu hayattan hiçbir şey isteyememiştim.
Her şey zamansız olmuştu. Abimi elimden tek bir hamlede çekip almışlardı. Annem boğazıma sarılmış, sesimi bir kere daha duymak istemediğini haykırırken, baba olamayan o adam bu olanları gülerek izlemişti. Sessizliğe mahkum olmam onun da işine gelecekti. Duymaya katlanamadığı çığlıklarımın dinmesi onun yararınaydı. Belki o günden sonra ben susmuştum, isteyerek kendimi kapatmıştım. Ama sessiz ruhun çığlıkları asla dinmemişti. Kimse dindiremezdi, yıllar sonra tekrar konuşmuş olsam da sessiz ruhun çığlıkları benim geçmişim, hayatım, her şeyimdi. Ömür boyu dinmesine izin vermezdim.
Yıllar önce susmuştum, dediğim gibi bunu kendim istemiştim, ama asla böyle tabir etmemiştim. Böyle değildi, her şeyde olduğu gibi sessizliğe de mecbur bırakılmıştım. Etrafımda sesimi duymak isteyen tek bir kişi bile yokken, konuşuyor olmamın bir faydası yoktu. Aksine bana en çok zararı vermişti. Fakat şimdi biri vardı. Sesimi duymak isteyen, bunun için gözyaşlarını boynuma döken biri. Buna dayanamazdım, onun ağlamasına... En azından bunu anlamıştım. Onu ağlarken ilk defa gördüğüm o an buna asla dayanamayacağımı anlamıştım.
Ellerim gözyaşlarını tek tek temizledi. "Ağlama," demiştim ona. Beni dinledi, gözyaşları dindi. Kara harelerinde belirsiz bir parıltı oluştu, bu küçük parıltı bile içime işlerken gülümseye devam ettim. Giran'ın gözlerinde ve yüzünde tüm duygular barınıyordu. Heyecan, mutluluk, huzur, şaşkınlık, karışık ama tüm duygular...
"Sesini duydum. Bir tanemin sesini duydum." diye mırıldanırken, yüzüme eğildi ve gözümün hemen altına dudaklarını yumuşak bir şekilde değdirdi. Bir eli sakince saçlarımın arasına girerken, diğer elini belime sıkı sıkıya sardı. "Sesin Lâl...Sesin, aklımın dokunamadığı yerlerde yankılanıyor." Dudaklarını bu sefer aha sert bastırdı yanağıma. Gözlerimin dolmaya başladığını biliyordum, ben konuşmuştum. Onun için... "Sadece konuş, geri kalanı anlamsız. Devam et bir tanem, her kelimende kaybolmak istiyorum. Bırak sesin beni esir alsın, sonsuza kadar mahkum kalmaya razıyım."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Ruhların Çığlığı
Teen Fiction《Gözyaşları ruhun sessiz çığlıklarıydı.》 ~~ Yetişkin içerik mevcuttur. Bu uyarımı dikkate alarak başlayın lütfen. Sonrasında bu konu ile ilgili herhangi bir şikayet görmek istemiyorum.