Hoş geldinizz, çok tutmuyorum sizi bölüme geçebiliriz.
8.Bölüm
"Üzerime giydiğim pileli eteğe bir kez daha düzelttim. Küçük ellerim heyecanla lüle lüle olmuş saçlarımda gezindi, yirmi üç nisandı bugün okulumuzda gösteri yapacaktık ve babam söz vermişti tam zamanında orada olacaktı. Herkesin anne-babası gelecekti, bahçemizde bir köşeye oturup bizi izleyeceklerdi. Babamda annemle birlikte beni kameraya çekecekti. Yanımdaki arkadaşlarım annelerinin yanına koşturunca kahvelerim etrafta dolandı, daha erkendi biliyordum ama belki de gelmişlerdir diye umut ediyordum. Oturan anne babalara bakınsam da aradığım kişiler yoktu. İstemsizce bir hüzün çöreklenmişti üstüme, derin bir nefes aldım ve tuvaletteki aksime bakıp 'Gelecekler' dedim kendime ve çıktım tuvaletten.
Küçücük boyumla kendimi teselli edişim o an hiç dokunmadı ruhuma fakat büyüyünce görecektim ne kadar canımın yandığını.
Öğretmenimin yanına gittiğimde yavaştan hepimizi sıraya sokuyordu. Ayşegül öğretmen elini omzuma koyup "Hadi bakalım sende Ömer'in yanına Alçin'cim." dedi gülümseyerek fakat gözüm tekrar kapıya kaydı annem gelip öpecekti beni, daha sıraya geçemezdim ki fakat herkes sıraya geçiyordu, sırayı bozamazdım. Üzgün bir şekilde başımla onayladım ve Ömer'in yanına geçtim. Ömer şeker uzattı "İster misin?" diye sordu elmalı olan şekeri aldım ve "Teşekkür ederim Ömer." Dedim. Sesim üzgün çıkmıştı, çünkü annem gelmemişti daha, öpmemişti beni, şans dilememişti. Korkuyordum bu yüzden. Üstelik babamda görünmüyordu. Daha da mutsuzlaştım. Önümdeki kızın saçını düzeltip öpen kadınla daha da ezildi içim fakat umursamamaya çalıştım. Geleceklerdi, söz vermişlerdi. Söz tutmak önemliydi değil mi? Böyle öğretilmişti.
Bizim sınıfımızın gösterisi duyurulunca daha da gerildim. Nefes alıp verişim değişmişti. Ömer koluma dokunup "Çok güzel olacak." dedi gülümseyerek ona bakarken bende gülümsemeye çalıştım. Yavaş adımlarla sınıftan çıkarken bizden fazlasıyla büyük bir adam ilişti gözüme. Üstündeki üniformasıyla kapıda duran kişi babamdı, gelmişti. Heyecanla hayran olduğum mavi üniformasında gezdirdim gözlerimi, çok yakışıyordu babama, kahraman gibi hissediyordum onu böyle gördüğüm anlarda. Bakışlarım yanına çevrildiğinde bir boşlukla karşılaştım. Annem yanında yoktu. Olsun dedim kendi kendime annem henüz gelmemişti belki ama babam yetişmişti. Öğretmenimle konuştuktan sonra yanıma geldi, benden hayli büyük olan elleri ellerimi kavradı ve sınıfa çekti gülümseyerek. Gözlerindeki parıltılar çok uzaktan bile görünüyordu. "Babacım," dedi gülümseyerek ve beni bir tur döndürdü etrafımda. Heyecanla dudaklarımı birbirine bastırdım. "Sen çok güzel olmuşsun meleğim, hayran kaldım sana." Dedi ellerim saçlarıma gitti hevesle "Gerçekten mi?" diye sordum. Başını salladı ve yumuşak bir hareketle sardı küçük bedenimi, saçlarımın tepesine bir öpücük kondurdu. "Sen her zaman çok güzelsin bir tanem, ama şimdi daha bir güzel olmuşsun." Dedi bir kez daha sıkıca sarıldı ve yanaklarımdan öptü. "Şimdi o sahneye yapabileceğinin en iyisini yap gel babacım. Ben seni hem izliyor hem bekliyor hem de çekiyor olacağım. Tamam mı?" dedi. Sevimli bir şekilde başımı salladım ama sonra "Annem de yanında olacak değil mi?" diye sordum. Önce kaşları çatılsa da sonra hemen düzeltti "Gelecek tabii ki tavşanım. Birlikte izleyeceğiz seni ama şimdi çıkman lazım." Dedi ve dizlerinin üstünden kalkarak beni öğretmenimin yanına götürdü. Son kez saçımı sevip öpücük kondurdu. Babama el sallayıp öğretmenimle ilerlemeye başladım."
Ekim'i otobüsün girişinde görmemle canlanan anım yüzümde buruk bir sevinç bırakmıştı. Zaman geçiyordu, insanların değimiyle akıyordu belki hepimizde iz bırakıyordu ama hep aynı yerde dönüp duruyordu. Hayat neyde çok kırıldıysam bir bir önüme serpiştiriyordu. Ekim babama çok benziyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonbaharda Sen
Teen FictionBüyüdükçe anlaşılabilir gelen her şey daha korkunç bir hal alıyordu. Geçmiş yıkımla bugün korkuyla gelecekse yalanlarla doluydu. Alçin Güçlü yaşanmışlıklar dolu hayatında yalnızlığını Ekim Karaca'ya olan sevgisiyle kapatmaya çalışırken hayatının ipl...