Hapis..

99 15 64
                                    

Minho'dan

Ofise geldim geleli şikayetini geri çektiğini bildiren dilekçeleri işleme koymakla meşguldüm ve açıkçası ne hissedeceğimi şaşırmıştım. Aylardır yakalamak için uğraştığım adamı sonunda yakalamıştım. Ama süreç onun lehine işliyordu ve içimde kendime bile itiraf etmeye çekindiğim bir huzur vardı.

Bugün akşam üzeri yargıç karşısına çıkacaktı Hyunjin. Şimdiden onlarca kişi mahkeme önünde beklemeye başlamıştı. Arsen Lüpen'i canlı görmek istiyorlardı.

Görüp ne yapacaktınız ki? Ben gördüm de ne oldu? Kör kütük aşık olup kendimi yaktım..

Hyunjinin mahkemesine kadar uğraşmam gereken bir şey vardı. O günden beri aklımı kurcalayan bir şey..

Doğruca başkomiser Jeongin'in yanına gittim.

-Başkomiserim nasılsınız?

-İyiyim Minho sen?

-İyiyim başkomiserim sağ olun. Aslında benim size bir şey sormam gerekiyordu. O gece taktığınız bileklik.. Daha sonra hiç bileğinizde görmedim. Bi nedeni var mı acaba?

-Sorguya mı çekiliyorum Minho?

-Hayır başkomiserim lütfen yanlış anlamayın ssdece merak ettim.

-Peki o zaman. Bileklik benim için önemli olduğu için sürekli takmam. Ama yanımda taşırım.

Cebinden bir kutu çıkardı ve içindeki bilekliği gösterdi. Gerçekten de o bileklikti. Hyunjinin bilekliği değildi.. Başkomiserimden şüphelenmekle hata etmiştim..

Yanından ayrılarak ofise döndüm. Daha mahkeme zamanına biraz vardı. Changbin ve Chanla olaylar hakkında konuşarak zaman geçirdim.

Mahkeme vaktine az bir süre kala hücresinin önüne geldim. Beni görünce parmaklıklara yaklaştı.

Gittikçe zayıflıyor gibiydi. Onu bu halde görmeye dayanamıyordum. 

-Bir şey yemiyor musun?

-Yemiyorum

-Neden?

-Canım istemiyor çünkü

Bu gidişle mahkeme salonunda bayılacaktı. Rengi gittikçe daha sarı bir hal alıyordu. Yemekhaneye inerek bir şeyler aldım. Hücrenin önüne gelerek ona uzattım.

-Ye bunları! Bayılacaksın mahkemede!

-Keşke mahkemede ölsem. Düşünsene ünlü hırsız Arsen Lüpen mahkemede öldü. İkonik olmaz mıydı?

Gittikçe sağlıklı düşünemediğini düşünmeye başlamıştım. Elleri titriyordu. Kaşığı elime alarak çorbadan parmaklığın arkasına uzattım. Benim uzattığımı görünce yavaşça kaşıktakini içti.

Ben yedirince yediğini gördüğüm için kalanları da kendim yedirdim. Kimsenin gelmemesi için Changbin'i kapının önüne koymasaydım bu kadar rahat hareket edemezdim muhtemelen. Ama her şeye rağmen beni destekliyorlardı..

Yemeğini yiyince biraz yüzünün rengi düzeldi. Gözümün önünde ölüp gidecekti bir şeyler vermesem.

-Toparlan! Birazdan çıkacağız. Kelepçeni ben takacağım.

Changbine işaret verdim ve diğerleriyle birlikte içeri geldiler. Kelepçeyi takıp onu aramıza alarak yürümeye başladık.

Hyunjinin sonuna götürüyordum kendi ellerimle. İçim çürüyordu attığım her adımda. Ama olması gereken oluyordu..

Dışarı çıktığımız an kalabalıktan bir uğultu yükseldi. Herkes alkışlıyordu. Onlara baktı bir an için. Gülümsedi:

-UYANDIĞINIZI GÖRMEK GÜZEL!

Stolen Love ~Hyunho Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin