Sana aşık değilim

112 14 40
                                    

Hyunjin'den

-Sana o bilekliği bir daha takma demiştim!

Sert çıkan sesi bir adım gerilememe neden olurken şimdiye kadar yakalandığım için pişmanlık duymayan ben ilk defa pişmanlık duymuştum..

-Ben özür dilerim abi..

-Abi deme bana! Bir de benim kariyerimi mahvetme! Kimse bilmeyecek kardeşim olduğunu!

Gözlerimden dökülen damlalara engel olamamıştım.

-Komiserim.. Ben tahmin edememiştim böyle olacağını.

-Eğer bilseydim Minho ile sevgili olduğunuzu, uyarırdım seni! O gece Minho bilekliği yerden alırken gördü derdim! Benim olduğunu söyledim derdim! Nasıl bir polisle sevgili olacak kadar aptal olabildin?

-Minho beni takip mi etmiş?

-Hayır.. Bunca şeye rağmen yine de sana güvenmek istedi. Seni arkandan vuran Minho değildi. Adrian ve Abagnale...

Duyduğum şeyle gözlerimin karardığını hissettim. Nasıl olurdu? Onlar benim en yakınım değiller miydi?

-Nasıl olur? Onlar benim yakın arkadaşlarımdı..

-Zaten o yüzden seni defalarca uyarmışlar gerizekalı! Ama sen anlamamakta ısrar etmişsin. Bu bileklik olayı da tuz biber olmuş. Hepimizi yakacak bir gün. Sadece o yansın dediler. Sonra da kaçtılar..Bana bile söylemediler hangi ülkeye gittiklerini.

Beni ihbar edip kaçmışlardı.. Başım zonkluyordu. Onların ihaneti beni inanamayacağım kadar yıkmıştı. Zaten zor ayakta duran bedenim olduğu yere yığıldı kaldı.

Gözyaşlarımın ardı arkası kesilmiyordu. Onlara güvenerek çıktığım bu yolda onlar tarafından yalnız bırakılmıştım. Beraber geçirdiğimiz yıllar, eğlencelerimiz, her şey koca bir yalandı..

-Ağlama bir de gözümün önünde! Ben gidiyorum. Az sonra seni sorgu için almaya gelecekler. Muhtemelen sadece Minho gelir. Hazırlıklı ol

Bunu söyleyerek çıkıp gitti. Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyordum. Yaklaşan ayak sesleri bile kalbimin ritmini bozmaya yetmişti..

Yavaşça doğrulup ellerimle parmaklıklara tutundum. Minho yavaşça gelip tam önümde durdu

Gözleri kırmızıydı. Gerçekten benim için o kadar ağlamış mıydın Minhom? Değer miydim buna?

Gözlerinin tekrar dolduğunu fark ettim. Gözünde düşmeye hazırlanan yaşı silmek için elimi parmaklıkların arasından geçirdiğim an bir adım geri gitti.

Bu hareketi kalbimi bin parçaya bölmüştü.. Aniden tekrar yaklaşıp arkasını döndü. Parmaklıklara yasladığı beli yavaşça aşağı kaymaya başladı. En son oturup kaldı yerde. Başını yasladı parmaklığa.. Ve bir hıçkırık doldurdu hücremin içini..

Elim titreyerek parmaklığa dayadığı başına yaklaştı. Saçlarına dokundum usulca..

-Ağlama Minhom..

-Minhom deme bana! Bana bir tek Hyunjin Minhom diyebilirdi..

-Minhom Hyunjin benim. O nasıl söz öyle?

-Benim Hyunjinim öldü. Ben bu akşam Hyunjinimi toprağa verdim. Sen Hyunjin değilsin. Arsen Lüpen'sin..

Söylediği şeyle ben de hıçkırıklarımı tutamaz olmuştum artık.. O kadar ağrıma gitmişti ki.. Şuan gerçekten dediği gibi ölsem bu kadar koymazdı belki..

Bir elim hala saçındayken hıçkırıklarımı bastırmak için diğer elimi ağzıma götürdüm.

Yavaşça başını bana çevirdi. Ufak bir tebessüm geçti suratından

Stolen Love ~Hyunho Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin