Christopher Bang
Kendimi taksiden zar zor atarak okul bahçesine gittim. İki gündür çok ağır bir hastalık geçirdiğim için gelememiştim ancak babam eve döndüğü için mecbur kalmıştım. Duvardan tutunarak yürüdüğüm koridorlarda herkes bana bakıp fısıldaşıyordu.
Sınıfa girdiğim an dayanamayarak kendimi yere atmıştım. Başım dönüyordu. Sesler kulağıma boğuk geliyordu. Görüşüm netti, bu yüzden Hyunjin'in beni sarstığını görebiliyordum.
Kısa bir süreden sonra sesler net bir şekilde çınladı kulağımda. Elimi kaldırıp arkadaşımın kolunu tuttum sıkıca. Bu sırada da hoca gelmişti zaten. "Aman tanrım! Ambulans çağırıp geliyorum, arkadaşınızı daraltmayın yerlerinize oturun çabuk!"
"Chan, ne oldu sana oğlum böyle..?"
"Seungmin..." dedim kekeleyerek. Sonra da ne sustuk ne de konuştuk. Gözlerindeki öfke ve şefkat karışımı duygu yetmişti bana.
İki tane hoca sınıfa girip yanımıza gelince sustuk. Bana yardım ederek bir sandalyeye oturttuklarında başımın ağrısı ile nefesimi tuttum. Tahminimce on-on beş dakikalık bekleyişten sonra ambulansa almışlardı beni. Yanımda isr Bay Kang ile Hyunjin geliyordu.
Artık dayanabileceğimi düşünmemiştim. Bilincim kapanmak için direnirken onu tutmadım, karanlığa düşen zihnimi kendim ittim o boşluğa.
Ne kadar uyudum bilmiyorum. Ancak uyandığımda Hyunjin ve Felix'in sesini duymuştum sadece. Kendimi zorlayıp gözlerimi araladım. "İşte bu sebepten- Chan! Uyanmışsın."
"Su." dedim çıkmayan sesimle. Ama Hyun beni anlayarak masada duran suyu açıp içmeme yardım etti. boğazım acıyordu. Hareket edecek hâlim hiç yoktu.
"Felix'im doktor çağırır mısın?" Ben gözlerimi kapatıp kendime gelmek için tanrıya yalvarırken kapının açılıp kapanma sesini duymuştum. Kısa süreli sessizlikten sonra Felix, doktor ile gelmişti.
"Geçmiş olsun Bay Bang. Ağır bir soğuk algınlığı yaşıyorsunuz. Kan değerlerinizle oynamış bu durum fakat iyileşeceksiniz. Yazacağım ilaçları alıp düzgün bir şekilde kullanırsanız ve bol sıvı tüketirseniz kolayca atlatabilirsiniz. Sizi daha fazla tutmaya gerek yok, serumunuzu çıkarttıracağım ve taburcu edileceksiniz. Bir bitki çayı içmenizi öneriyorum, geçmiş olsun."
"Teşekkürler." Zar zor konuşsam da doktor anlamış ve ufak bir tebessüm ile kafa selamı vermişti. Doktor odadan çıktığı zaman arkasından bir hemşire geldi. "Ben taburcu işlemlerini halledeyim." diyen Hyun Felix'i de alarak odadan çıktı.
Biten serumu çıkarttıkları zaman uzandım biraz. Hyunjin ve Felix geldiğinde beni tekerlekli sandalyeye oturttular. Sessizlik içinde dışarıya çıkmıştık. Kimse konuşmuyordu. Taksiye binip benim evime gelmiş, ücreti ödeyip eve gelmiştik. Babam evde değildi en azından.
"Bayan Yuri, bir fincan bitki çayı yapar mısınız?"
"Elbette efendim." Hyunjin bana yardım ederken bitki çayı da istemişti. Onun gibi bir dostum olduğu için çok şanslıydım. Onun yardımıyla koltuğa uzandığımda, ikiside yerleşti koltuklara. "Chan bu kadar hasta olmayı nasıl başardın?"
"Bilmiyorum Hyun." Omuz silktim. Sessizlik içinde Bayan Yuri gelip çayı bana verdi. Kısıksesle teşekkür ederek bir yudum aldım.
"Hak ettin böyle olmayı." Felix uzun süreden sonra sessizliğini kırınca kaşlarımı çattım. "Derken?"
"Diyorum ki; arkadaşıma yaptıklarından sonra bunu hak ettin."
Elimdeki fincanın içindeki çaydan son bir yudum aldım ve kenara bıraktım. "Bu kanıya nereden vardın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Little Prince || Chanmin
Fanfiction"Neden buna sahibim?" Sorduğum soru ile gözleri bana döndü. Bakışlarında ne alay vardı ne de nefret. Sadece... Şefkat? "Şeker gibisin Seungmin. Bu yüzden Tanrı'nın sana olan hediyesi bu." ☆ Chanmin🫀