11.Bölüm:Nöbet

498 31 154
                                    

Hayatta nefret ettiğim üç şey:Nöbet günleri,nöbet günleri,nöbet günleri...Kısacası nöbet günlerinden nefret ediyorum. Saat sabahın altısı ben ise yeterince yorulmamışım gibi nöbet tutuyorum. Başıma ağrılar girdi. Kadim dostum Esra ile birlikte masanın başındayız.

Çantamdan saate baktım. Saat sabah altı olmuştu. Fazlasıyla uykum vardı.

"Benim başım çatlıyor!"dedim elimi başıma atarak.

"Kıyamam canım."dedi Esra saçlarımdan öperken. Kıvırcık saçlarından ödün vermemişti. Her zamanki gibi çok güzeldi balım. Çantadaki aynamdan kendime baktım. Papaza dönmüşüm ya! Göz kalemim akmış. Saçım süpürgeye dönmüş. Mala bağlamışım. Saçımı üstten topuz yapıp yüzüme renk verdim.

Derken kapıdan biri girdi. Akın'a benziyordu. Ya da direk Akındı. Kesinlikle halüsilasyon görüyordum. Düz kumral saçları özenle fönlenmiş, üstüne ise bembeyaz bir tişört giymişti. Bana gülümserken belli olan gamzeleri ise içimde pavyona sebep oluyordu.

Esra'yı dürttüm."Kızçem şu Akın mı?"

Gelen kişiye baktı. Bana döndü."Evet!"

Kafamı masaya gömdüm. Bu adamın bu saatte ne işi vardı. Otursana dayı evinde ya!

Ne işi var acaba Nazo? Seni görmeye gelmiş olamaz mu?

Olabilir mi?

"Kara'm..."dedi tatlı tatlı.

Kara'mın kurban olsun sana...

"Akın..."dedim gülümseyerek. Öyle bir sarhoştum ki. Uykusuzluk beni mahvetmişti.

"Nöbet gününün bugün olduğunu görünce geleyim dedim."dedi tatlı tatlı.

Esra Akın daha buraya adım atarken kaçtığı için yanım boştu. Gözlerini benden ayırmadan yanımdaki sandalyeye oturdu.

"Nasıl gidiyor nöbet?"

Ben ise uzaklara dalmış gibiydim. Kesinlikle keendimde değildim. Akın elimi yüzüme salladı."İyi misin doktor?"Mavi irisleri endişeliydi. 

"Ha?"Dudaklarımdan anlamadığımı belli eden bi' nida kaçtı.

"Nöbet diyorum nasıl gidiyor?"

"Nasıl gidiyormuş ki?"

"İyi gittiğini söyleyemem."

Boş boş suratına bakıyordum. Ne diyordu bu adam? Derken Esra geldi. Elinde iki kahve bardağı vardı. Saat 11'den beri içtiğim onuncu kahve bardağım. Kahve uykumu açmaya yetmiyordu. Bünyem kahveye karşı bağışıklık kazanmıştı.

Akın Esra'nın elindeki kahve bardağını aldı. Masadaki benim içtiğim kahve bardaklarının birinin içinden de kaşık aldı. Kahvenin içinden bir kaşık alıp üfledi. Ben daha ne olduğunu anlamadan ağzıma götürdü."Kahve iç de uykun açılsın Kara'm. Sarhoş gibisin."

Esra ne yapıyor bunlar der gibi bakarken. Ben kaşıkla kahve içiyordum.

Akın'ın, "Uykun açıldı mı?"sorusuna. Esnemelerim mükemmel bir cevap verdi.

"Gel biraz dinlen."Kolumdan tutup beni kaldırmaya çalıştı.

"Gayet iyiyim."dedim ama esnemelerim bana hiç yardımcı olmuyordu.

"Kaç defa esnedin biraz uyu ben hasta gelirse seni uyandırırım."

İnatçılık değil mi! Uykusuzluktan ölsem de evet demedim.

"Gayet iyiyim uykum yok."dedim kocaman bir esneme dalgası gelirken.

"İlla yaptıracaksın değil mi?"dedi mavi dalgalarıyla bana bakarken.

~Doktorum Ol~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin