"Davulumu çalıyorsun "Dum di di dey" sen çaldığında edepsiz ritimleri de seviyorum ismimi seslenişini duymak istiyorum "Hey anne,hey anne" gibi."
Kıkırdayarak Andrea'nın tavuğu hazırlarken ki haline bakmayı sürdürdüm. Ve evet, onu yine videoya alıyordum. Bundan haberi vardı.
Videoyu çekmemin sebebi, onu özleyince izleyecek olmamdı. Sabah gidiyordum ve Andrea'yı her şeyden daha çok özleyecektim.
Gülerek şarkının devamını getirmeye başladım "Davula yalvarır gibi "Dum di di dey" beni feci halde istediğini biliyorum ismimi seslenişini duymak istiyorum "Hey babacık,hey babacık" gibi."
Kahkaha atarak şarkıyı bozdu, bense telefonu kapayıp cebime koymuştum. Andrea, gülerken aynı zamanda tavuğu fırına koymuş, kendisini durdurmaya çalışıyordu "Hey babacık," sırıtarak iki adımda ona ulaştım, ardından kollarımı beline sarıp kendime çektim "Biraz aşk yapmak ister misin?" gülüp dudağını ısırdığında sırıttım, belinden tutup onu havalandırdığımda bacaklarını belime sardı "Yapabiliriz," dedi ben gülerken.
Dudaklarımı dudaklarına bastırdığımda büyük bir özlemle dudaklarını hareket ettirmeye başladı. İleriye gidip onu tezgahın üzerine oturttum.
Elleri ensemdeki küçük saçları bulduğunda benden bir inleme kazanmıştı. Sırıttığını anladığımda sıcak olan ellerimi tişörtünün içerisine sokup südyenine doğru ilerlettim.
İnlemişti.
Sırıtarak dudaklarımızı ayırdım, boynuna inip dişlerimi sürttüm. Andrea çenemi tutup kafamı kaldırdı "Sana bir sözüm vardı," dedi çeneme yönelmeden önce.
Gerçekten garip bir fantezisi vardı.
Çenemde önce yumuşak dudaklarını hissettikten sonra dişleri işin içine girdi. Biraz uğraştıktan sonra morluk oluştuğundan kesinlikle emindim.
Bir anda geriye çekilip beni ittirdi "Tavuk!" dediğinde kaşlarımı çattım, o ise tezgahtan inip fırına doğru koştu.
Ben ne olduğunu kavrayamazken derin nefes alıp tepsiyi çıkardı "Oh be, yanmamış."
***
Andrea, boyalarıyla koltukta yanıma oturduğunda ona baktım "Evet, nasıl Kaptan Thomas olacağım?" dudaklarını büzdü "Soyun," kıkırdadım "Hemen," dedim ve üzerimdeki tişörtü çıkarttım. Andrea güldğ "Şimdi," dedi parmağını tam göğsüme koyup "Buraya sanki kıyafetin yırtılmışta, arasından Kaptan'ın yıldızı çıkmış gibi bir şey yapacağım."
Kafamı salladım, gülmemek için kendimi tutarken dudaklarımı birbirine bastırdım "Calum, böyle yapınca gülmek istediğin o kadar belli oluyor ki," ağzımdan kıkırtı kaçtı "Ama, çok komik anlatıyorsun."
Dil çıkarıp boyalarına bakmaya başladı.
"Şarkı söylemeyi çok mu seviyorsun?" diye mırıldandı, kafamı salladım "Evet," derin nefes alıp devam ettim "Sahneye çıkmak, gitar çalmak, ünlü olmak...hep hayal ettiğim şeyler." gülümseyerek bana baktı "Vay be,"
Kaşlarımı kaldırdım "Sen? Ne olmak istiyorsun?" dudaklarını ıslatıp göğsüme yöneldi "Aslında böyle şeyler yapmayı seviyorum. Makyaj gibi." kıkırdayıp devam etti "Kendime Mistik makyajı yapmıştım," dedi, ardından derin nefes aldı "Daha sonra, annemin istediği şeye yöneleceğim. Mimar olmamı istiyor."
"Annenle baban ayrı mı?" dedim kendime engel olamayıp. Göğsümdeki eli durdu, gülümsedi kendi kendine "Annem ben doğduktan beş ay sonra beni babama bırakmış. Daha sonra öldüğünü öğrendik." kafasını boyalarına çevirdiğinde derin nefes aldım, hiç annesinden bahsetmediğindem belliydi. Aptal gibi sormuştum "Üzgünüm Andrea," burukça gülümsedi "Sorun değil Cal, gerçekten."
Derin nefes alıp boyayı çizdiği modelin üzerine sürerken titredim, şuan Andrea'yı koltuğa yatırıp becermemek için hiçbir sebebim yoktu.
Tanrım.
"Kendini kasma sevgilim," dedi gülerken "Hayır. Kasmıyorum, boya soğuk." dediğimde kahkaha attı "Tamam, öyle olsun."
"Andrea?" kırmızı boyayı alıp bana baktı "Efendim?" dudaklarımı ıslattım "Bir gün Avusturalya'ya geleceksin, değil mi?" dudaklarını büzüp kafasını salladı "On dokuzuncu yaş günü hediyem olarak isteyeceğim sanırım." ardından sırıttı "Ama ben bir ay kalırım, bir gün değil." dedi, suratını kaldırıp gözlerine baktım "Keşke daha fazla kalabilseydim bebeğim, ama işim var. Biliyorsun,"
Annesinden bahsederken suratında oluşan acı gülümseme, tekrar suratında belirdiğinde ölmek istedim.
"Biliyorum Cal, daha sonra tekrar görüşeceğiz zaten." uzanıp dudaklarını yavaşça öptüğümde elini refleks olarak yanağıma koydu.
Geri çekildiğimizde kıkırdadı "Sağ yanağın mavi oldu."
Dudaklarımı ıslatıp sırıttım, boyalardan kırmızı olana parmağımı daldırıp Andrea'ya doğru parmağımı uzattım. "Hayır!" diye cırladı, kahkaha atarken üzerine tırmandım, Andrea koltukta geri düştüğünde parmağım burnuna değdi. Zafer benimdi.
Dudaklarına bir öpücük daha kondurup doğruldum "Hadi," dedim yerimde kıpranıp "Bitir Kaptan'ı."
***
Banyodan çıkıp saçımı havluyla kuruturken Andrea'yı telefonumu karıştırırken gördüm.
Gülerek onu izlerken, kafasını kaldırdı. Ardından gözlerimiz buluştuğunda hemen telefonu yatağa bıraktı "Aa, ne zaman çıkmıştın sen?" dediğinde güldüm "Bir dakika falan oldu."
"Özür dilerim, sadece çektiğin fotoğraflara baktım." dedi, gözlerini ellerine çevirdi.
Yanına ilerleyip, yatağa oturdum. Çenesini kaldırıp suratına bakmaya başladım "İstediğin zaman karıştırabilirsin bebeğim, sorun değil."
Kafasını usulca sallarken, gözünden düşen yaşla kaşlarımı çattım "Andrea," dedim telaşla, o ise elini kaldırdı "İyiyim Calum, sadece," hıçkırdı "Seni özleyeceğim. Tanrım, hemde çok."
Kollarını bana doladı, ardından beraber yatağa uzandığımızda bacaklarınıda belime sardı "Bir rüya gibiydi. Kısa bir rüya." sağ elimle yanağını okşarken, sol elimle gözlerini kuruladım "Sadece biraz sabret sevgilim, ondan sonra hep beraber olacağız. Söz veriyorum."
Kafasını sallayıp dudaklarımı öptü "Bana hayatımın en güzel günün yaşattın," dedi gülerken "Sana minnettarım."
Usulca suratımı boynuna gömdüm "Asıl ben sana minnettarım Andrea," yutkundum "Benimle olduğun için sana minnettarım," çenesini öpüpü kollarımı sıkıca beline sardım, o ise kollarını boynuma sarıp ıslak saçlarıma çenesini yasladı "Seni seviyorum Andrea," kıkırdadı "Bende seni seviyorum Thomas."
***
Goodbye Cal...
