2

4.6K 250 69
                                    

Yeni bölüüüüüüüm!

Alın size maç sevinci bölümü...

Seviliyorsunuz ♥️

Not: dertleşmek isteyenler sialli.13 Instagram hesabından yazabilir, sizin için açtım ;)

13 Instagram hesabından yazabilir, sizin için açtım ;)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

( Göktürk Çolakoğlu)

İyi okumalar canlar...

🌀

Meriç ten

Bahçede konuştuğumuz esnada arkamızdan William ın sesi geldi.

" Güzelim, ne konuşuyordunuz?"

Meraklı sesiyle ona döndüm, etkileyici aksanıyla ana dili olan İtalyanca konuşuyordu, sanırım Göktürk ün bilmemesi gereken şeyler vardı.

" Türkiye yi özledim William, oraları sordum."

Tahmin edilebilir basit bir yalan, ama klasikler işe yaradığı için klasiktir. Lafı uzatmak ise yalan söylediğini belli eder.

" Emin misin?"

İmalı sesi sinirimi bozmuştu, tek kaşını kaldırarak sorduğu soruyla ben de kaşlarımı çatmıştım.

" Senden kurtulabilecekmişim gibi davranmayı kes, boşa umutlanıyorum."

" Ah aşkım, teklifimi kabul etseydin şuan basit bir kimyager yerine benim krallığımın başında olırdun. "

Bir adım bana yaklaşıp elini yanağıma yasladığında iğrentiyle kasılmıştım.

" Ne istersen yapmaya hazırdım, hala hazırım. Tek bir 'evet' in yeterli olur..."

Beklentiyle yüzüme baktığında mimiksizce konuştum.

" Hayır."

Elini çekip kaşlarını çattıktan sonra ciddiyetle ve sertçe konuştu. İngilizce ye geçmişti.

" Evine git, yarın aynı saatte gelmeni istiyorum. Madem kral olmak istemiyorsun o zaman kölem olursun."

Bir şey demeden gittiğinde Göktürk konuşmuştu.

" Hadi gidelim."

" Nasıl yani?"

Şaşkın yüzüme bakıp gülümsemişti.

" Basbayağı, elimizi kolumuzu sallaya sallaya."

Önden hızlı hızlı ilerlediğinde üstümdeki tulumu hızla sıyırıp ona yetişmeye çalıştım, arabasında beni bekliyordu. Yan koltuğa yerleştiğimde evin bahçesinden çıktık.

" Ev arkadaşıma mesaj bırakmam gerekiyor."

" Olmaz, çok riskli, telefon kullanamazsın."

Gözlerimi devirdikten sonra konuştum.

" Telefonla değil zaten, vereceğim adrese gidelim, merak etme evim de değil."

...

Arabadan indiğimde Göktürk çatık kaşlarıyla etrafa bakıyordu. Burası benim yuvamdı, herkesin birbirine aile olduğu bu mahalle evsizler veya fakirlerle doluydu.

Bana yaklaşan arkadaşımla el sıkışıp sarıldık, Göktürk de anlayabilsin ki tedirgin olmasın diye İngilizce konuştum, mikel biliyordu zaten.

" Selam dostum"

" Nerelerdesin Meriç? Uzun zamandır yoksun."

" Anlatmayı çok isterdim ama vaktim yok, size veda etmek istememiştim. Türkiye ye dönüyorum, bir daha götüldemeyeceğiz."

" Öyle mi?! Senin adına gerçekten sevindim ama seni çok özleyeceğimi unutma lütfen."

" Teşekkür ederim mikel, vi' ye söyle, kendine yeni bir ev arkadaşı bulsun. Ve... Mavi alarm olduğunu söyle, o anlar. Tamam mı, mavi?"

Başıyla onayladığında sıkı sıkı sarılıp Göktürk ün yanına döndüm, tekrar yola koyulduğumuzda hiç konuşmadan özel uçağına gelmiştik. Hiçbir şeyi sorgulamıyordum, en fazla ölürdüm yani. Ama William çok başka şeyler yapardı bana...

Uçağa bindiğimde rahattım çünkü anladığım kadarıyla Göktürk fazla güçlü birisiydi ve ben kaçak olarak Türkiye ye dönüyordum.

Koltuklara karşılıklı oturduğumuzda Göktürk sipariş için bana döndü.

" İtalyan mutfağı mı?"

Gözlerim açılırken konuştum.

" Tabii ki Türk mutfağı, ne kadar özlediğimi tahmin bile edemezsin."

Gülerek birşeyler söylediğinde önümüze lahmacun gelmişti, ben ise bu duruma bayağı şaşırmıştım.

" Uçakta lahmacun?"

" Seversin diye düşündüm, aşçı da beni kırmadı."

Gülerek söylediği şeyle yemeklerimizi yiyip sohbet etmeye başladık.

" Ee Meriç, senin hikayen ne?"

Elimi ağzımı silip arkama yaslandım.

" Hikayem yok, şuandan itibaren İtalya kaçağıyım o kadar... Çok seviyorsan hikayeleri sen de kendikini anlat."

Sırıtarak başını eğdikten sonra da gözlerime baktı.

" Türkiye'nin en köklü örgütünün bir üyesiyim ve bana yanlış yapanları hiç sevmiyorum."

Kaşlarımı kaldırdım.

" Wow! Yani diyosun ki bana yanlış yapma? Üzgünüm kötü adam ama uçak indikten sonra bir daha karşılaşmayacağız."

Yüzünde hayal meyal bi üzüntü görsem de gülmüştü.

" İçimden bir ses aksi olacağını söylüyor."

" Boşa umutlanma, bu imkansız.."

Uçak kısa bir süre sonra indiğinde o arabaya doğru ilerlerken ben de aksi yönde ilerliyordum.

" Bırakayım bari nereye gideceksen!"

El sallayarak ilerlediğimde o da arabasına binmişti ki bir silah sesiyle eş zamanlı sarsıntı hissettim, yere düşerken de gözlerimin önü karıncalanmaya başlamıştı...

İtalya Kaçağı (bxbxbxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin