Yeni bölüüüüüüüüüm!
Evet asır geçti ama sonunda bölüm yazdım (arabada yazdım)
Sizi seviyorummmm
( Çınar Atahan)
(Selim Mertoğlu)
(Göktürk Çolakoğlu)
( Meriç Gallo)
İyi okumalar canlar...
🌀
Göktürk ten
Yankılanan silah sesiyle kafamı dışarı çevirdim, Meriç omzunun arkasından aldığı kurşun darbesiyle yere yığılmıştı.
İçimde bir telaş hissederken arabadan fırlayıp yanına gittim, adamlarım çatışmaya başlamıştı. İçlerinden biri arabayı getirdiğinde hızla Meriç i kucağıma alıp arka koltuğa oturdum.
" Çabuk bizim hastaneye sür!"
...
Ameliyathane önünde beklerken koridorun başında sevgililerimi görmüştüm, Çınar ve Selim telaşlı adımlarla buraya gelirken beni görmeleriyle kaşlarını çatmışlardı.
" Göktürk?! İyi misin?"
Selim in sorusuyla ona döndüm.
" Ben iyiyim de sizin burada ne işiniz var?"
Çınar,
" 'Çatışma çıktı, hastanede.' Dedi Hilmi, biz de vuruldun sanıp koştuk geldik. Kim var içeride?"Sıkıntılı bir nefes verip olan biteni anlattım, onların tepki vermesine fırsat kalmadan ise içeriden doktor çıkmıştı.
" Hastanın durumu gayet iyi, ancak kendine iyi bakması gerekiyor. Sizin isteğiniz yüzünden odaya alamıyorum Göktürk bey."
Polisle uğraşamayacağım için ameliyat kayıtlara geçmeyecek şekilde yapılmıştı, bu yüzden de odaya alamıyordu çünkü dediğim gibi kaydı yoktu.
Benim yüzümden vurulduğu için de ona bakmak benim görevimdi.
" Anladım doktor bey, ben çözerim o sorunu. Siz de dilinizi tutarsanız çok memnun olurum, ameliyata giren bütün görevliler gibi..."
Doktor gittiğinde Meriç i bizim büyük arabaya götürüp koltuğa yan yatırdık, ortak kararımızla evinizde bir süre kalacaktı.
...
Meriç ten
Gözlerimi ağır ağır açtığımda omzumun arkasında ufak bir sızı hissettim, etrafıma baktığımda ise oldukça lüks bir odada olduğumu farkettim.
Oldukça büyük bir terasa açılan cam kapı, koyu gri mobilyalar ve nevresimler, diğer üç kapı ve oturma grubuyla oldukça güzel bir görünümü vardı. Ama anlamadığım bir şekilde yatak fazla genişti.
Zar zor yataktan indiğimde bütün gücüm emilmiş gibiydi, sanki ruh emicilerin saldırısına uğramıştım.
Sol kolumu hareket ettirdikçe canım yanıyordu, sanırım başıma bir şey gelmişti ama benim hatırladığım son şey Göktürk bey ile uçakta sohbet ettiğimizdi.
Üstümdeki kıyafetlerin kime ait olduğunu düşünürken kimin giydirdiğini de merak etmiştim. Düşüncelerimin arasında kapının açılmasıyla içeriye uzun boylu bir adam girdi, tamam belki ortalamaydı ama bana kıyasla uzundu.
" Uyanmışsın? Ee Meriç, nasıl hissediyorsun kendini?"
Kaşlarım çatılırken konuştum.
" Sen kimsin?"
Gülüp eliyle oturma grubunu işaret ettiğinde peşinden gidip karşısındaki koltuğa oturdum.
" Ben Selim, Göktürk ün sevgilisi ve senin hasta bakıcınım. "
Göktürk ün yöneliminin farklı olduğunu hiç düşünmemiştim, gerçi böyle bir şeyi hiç düşünmemiştim ama neyse. Oldukça neşeli olan bu adam beni de rahatlatmıştı.
" Hasta bakıcı derken? Bana ne oldu?"
Yüzü düşmüştü.
" Hatırlamıyor musun? Vuruldun Meriç, omzunun arkasından. Ameliyat oldun ve şuan bu evden çıkman yasak, sağlığın için çok tehlikeli."
Bir tutsaklık daha mı... Ben bunu kaldıramazdım, benim ruhum sokaklara aitti, böyle dört duvar arasına değil. Hele ki tutsak olarak hiç değil!
" Yardım isteğinizi anlıyorum ama kalsın, ben başımın çaresine bakarım."
Ayağa fırlayıp kapıya yöneldiğimde önümü kesip sert bir sesle hafif bağırarak konuştu, ben yüksek seslerden korkardım...
" Bizim yüzümüzden bu haldesin Meriç, istesen de istemesen de iyileşmeden hiçbir yere gidemezsin!"
Gözlerim dolduğunda yutkunmuştu, ne yaptığını fark ederek durulduğunda kapı açılıp içeri Göktürk ve peşinde başka bir adam daha girmişti.
Göktürk çatık kaşlarıyla gözlerini ikimizde gezdirdi.
" Noluyo?"
Selim,
" Meriç gitmek istiyor.."Üçünün de hüzünlü bakışları bana döndüğünde afallamıştım, neden üzülmüştüler ki şimdi?!
" Neden?"
İnanamayarak gözlerimi açtım.
" Ne demek neden Göktürk, biz seninle ne anlaştık?! "
" Tamam işte, kal birkaç gün gidersin sonra!"
Sinirle güldüğümde diğer adam konuştu.
" Sakin olun biraz."
Selim, Göktürk,
"&Sen karışma Çınar!"Adının çınar olduğunu öğrendiğim adam gözlerini devirip kollarını göğsünde bağlamıştı.
" Ne haliniz varsa görün."
Göktürk onu umursamadan bana döndü, hala sinirli duruyordu.
" Kalıyorsun, nokta! İster beğen ister beğenme ama olacak olan bu meriç."
Çıkıp gittiğinde ise Selim in elini sırtımda hissettim.
" Yarana bakmamız lazım güzelim, boşver sen onu."
Çınar aynı umursamaz ve soğuk sesiyle konuştu.
" Sinirlendirdiniz adamı, sikseler salmaz artık."
Ne yapacaktım ben...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İtalya Kaçağı (bxbxbxb)
Roman pour Adolescents🌀 bxbxbxb kurgusudur! Göktürk, Çınar, Selim ve Meriç in aşkını okumaya hazır mısınız? Cinsellik, argo ve madde kullanımı içerir! 18+