13

2.7K 173 62
                                    

Yeni bölüüüüüüüüüüm!

Kalktığım gibi bölüm yazdım size bakııın

İyileşiyorum lan çok mutluyum, boğazlarım geçiyor! O neydi ya öyle, en son geçen yıl hasta oldum ben unutmuşum bunun meşakkatini.

Her neyse, hadi buraya da soru cevap yapalım

En sevdiğiniz yunan tanrısı

En sevdiğiniz film

Keşke okumasaydım dediğiniz kitap

En sevdiğiniz ay (ocak şubat falan olan ay)

En sevdiğiniz ay (ocak şubat falan olan ay)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Selim Mertoğlu)

İyi okumalar canlar...

🌀

Meriç ten

Arabaya bindiğimizde selim karşıma, Göktürk de yanıma oturmuştu. Sessiz geçen yolculuğun ardından restorana varmıştık, da Salih Alkor kimdi ve neden benimle görüşmek istiyordu bilmiyordum ama kötü bir şey olmamasını umuyordum.

İçeri girdiğimizde görevlinin yönlendirmesiyle bir masaya yaklaştık, Çınar ve bir adam birbirine öldürücü bakışlar atıyordu.

" Çınar?"

Göktürk ün sesiyle çınarın naif bakışları bize döndü, gerçekten o kadar kişisine göre bir insandı ki aşık olmamak elde değildi... DEĞİLDİ YOKTU ÖYLE BİR ŞEY, NE AŞKI BEĞ, NE AŞKIĞ!

" Hoşgeldiniz sevgilim, geçin."

Üçü yan yana otururken bana Salih Alkor dedikleri adamın yanı kalmıştı, ben de arada bir sandalye boşluk kalacak şekilde oturdum. Şansa olacak ki yaram sızlamaya başlamıştı, dönünce Selim den ağrı kesici istesem iyi olacaktı.

Selim,
" Nedir durum Salih bey? Neden Meriç i de istediniz burada."

Salih bey ellerini kavuşturup masaya yaslandı ve Göktürk e hitaben konuştu.

" Bak Çolakoğlu, aramızdaki düşmanlığı bitirmek ya da alevlendirmek gibi bir niyetim yok. Ama Meriç i yıllardır arıyorum ve onu almanıza izin vermiyorum, neden sizde olduğu da umrumda değil, sadece Meriç i istiyorum o kadar."

" Pardon, bundan şeyin haberi var mı? BENİM!"

Sinirli sesimle bana döndüklerinde Salih denen adam hüzünle bana baktı.

" Bunları sonra konuşsak daha iyi Meriç, özel şeyler."

Çınar kafası karışık bir şekilde bana dönmüştü.

" Senin Salih Alkor ile ne alakan var Meriç?"

" Yok! Tanımıyorum bu adamı!"

Göktürk sinirle adama elini salladı.

" Anlat ne anlatacaksan Alkor, yoksa atılırsın dışarı!"

Derin bir nefes verip bana bakarken konuştu.

" Meriç benim torunum.."

"& Ne?!"

Annem de babam da akrabamız olmadığını söylemişti ama....

...

On yıl önce...

" Anne?"

Oturduğumuz restoranda gözlerim yan tarafımızdaki büyük aileye kayıyordu, tamam annem ve babamla mutluydum, - matteo yu hala sevemedim - ama akrabalarımızın hiçbir zaman konusu açılmadan kapanıyordu. Sadece olmadıklarını söylüyorlardı.

" Efendim oğlum?"

Annem kadife gibi sesiyle naifçe gülümseyerek sorduğu sorudan sonra aklımdakileri döktüm.

" Benim dedem ya da herhangi bir akrabam yok mu? Yok demeyin! Onlara ne olduğunu söyleyin sadece..."

Annem ve babam birbirine sıkıntılı birer bakış attıktan sonra babam konuştu.

" Söz, eve gittiğimizde bu konuyu konuşacağız."

Yandan matteo gülerek omzuyla omzumu dürttükten sonra konuştu.

" En azından abin var kardeşim, buna sevin."

" Ya, çok sevindim!"

Alayla söylediğim şeye sanki iltifatmış gibi gülümsedi.

Eve döndüğümüzde salonda toplanmıştık, annem beni karşısına alıp anlatmaya başladı.

" Ben bir mafyanın kızıyım Meriç, babam oldukça tehlikeli birisi. İtalya ya okumaya geldiğim yıllarda babanla tanıştık ve aşık olduk, ancak babam ilişkimize karşı çıktı. Hem genç olduğum için, hem de baban ailemize uygun olmadığı içindi.

Ancak biz vazgeçmedik ve dedenden gizli bir şekilde evlendik. Karşısına çıktığımız zaman ise bizi evden kovup resmi olarak da beni evlatlıktan reddetti.

Biz de herkesten uzakta, burada bir aile olduk. Sana hamile kaldıktan sonra hayatımız o kadar güzel olmaya başladı ki adeta uğurumuz oldun annecim."

Annemin gözleri dolduğunda ona sarılıp sakinleştirmiştim.

" Adı da salih a-"

" Bilmek istemiyorum anne. Benim ailem sizsiniz, seni üzen kimseyi görmek dahi istemiyorum."

Naifçe gülümsediğinde bu sefer de bakışlarım babamı buldu.

" Ben yetimhanede büyüdüm oğlum, benim herhangi bir akrabam yok. Matteo yu evlat edinmemizdeki en büyük sebep de bu hayatı biliyor olmamdı."

Annemin yaşadıkları çok zordu, hala acı çektiğini ise anlatırken gözlerinde görmüştüm.

...

Meriç ten, günümüz

Demek ki o Salih bu Salih ti...

" Sen o Salih sin demek..."

Gözlerinin adeta parladığını görmüştüm ama şuan umrumda değildi, bu adam dolaylı yoldan annem ve babamın hayatını mahvetmişti. Hatta onları reddetmese hiçbir zaman matteo ile tanışmayacak, belki de ölmeyeceklerdi.

Belki de bunların hepsi benim bir suçlu aramamdı, bilmiyorum ama bildiğim bir şey vardı. O da bu adamı hiç sevmediğimdi...

İtalya Kaçağı (bxbxbxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin