15

2.8K 170 44
                                    

Yeni bölüüüüüüüüm!

Yeni bölüüüüüüüüm!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

( Selim Mertoğlu)

İyi okumalar canlar...

🌀

Meriç ten

Gözlerimi açtığımda Göktürk ün uyuyan yüzüyle karşılaşmıştım, sakince öbür tarafa döndüğümde ise selim vardı.

" Tövbe tövbe."

Tavana bakarken daha uyanamadığım için olayı algılayamamıştım... Tabi ya! Çınarın kucağında dizi izliyordum, dördüncü bölümden sonrası bende olmadığına göre uyumuş olmalıydım. Ama neden onların yatağındaydım..?

"Günaydın kaçak!"

Göktürkün arkasından doğrulan Çınar bana seslendiğinde üçümüz de sıçramıştık.

Selim,
" Sesinin ayarını sikeyim çınar!"

" Ben neden buradayım?"

Onlar kem küm etmeye başlayınca gülerek yataktan kalkıp banyoya yöneldim, kapıyı kapatmadan önce de konuştum.

" Üçünüz de aptal aşıklar gibisiniz, çok sevimli."

Üçünün de benden hoşlandığına emindim, e ben de onlardan hoşlanıyorum. Bu durumda ayrı kalmamızın anlamı ne ki?

İşlerimi halledip lavabodan çıktığımda fısır fısır konuşuyorlardı.

Selim,
" Sence anladı mı?"

Göktürk,
" Kesin anladı."

Çınar,
" İnşallah gidicem diye tutturmaz.."

Beni farketmeyen üçlüye yaklaşırken konuştum, hepsi sesimle beraber sıçramıştı.

" Gitmiyorum merak etmeyin, ayrıca evet hislerinizin farkındayım."

Korku ve umutla bana baktıklarında yatağın yanındaki koltuğa oturdum.

" Daha önce hiç ilişkim olmadı ve aşık da olmadım, ama üçünüz de bana farklı şeyler hissettiriyorsunuz. Artık sizin de hislerinizden emin olduğum için rahatça söyleyebiliyorum. Ben sizi seviyorum..."

Neşeyle kalkıp yanıma geldiklerinde selim beni kucağına oturturken Göktürk ve çınar iki yanımıza gelmişti, onlar yanaklarımı ve saçlarımı öperken selim konuştu.

" Biz de seni seviyoruz bebeğim. Evet belki çok kısa bir süredir tanışıyoruz ama gerçekten ilk görüşte aşk diye bir şeyin var olduğunu anladık seninle, biz de seni kaçırmadan sana nasıl açılacağımızı düşünüyorduk."

Gülerek yanağına öpücük kondurduğumda o da dudaklarını yanağıma sertçe bastırıp öpmüştü. Çınar ve Göktürk ise bizi hayranlıkla izliyordu. Bu anın güzelliğini ise Göktürk ün çalan telefonu bozmuştu, onun olduğunu ise Hilmi ye ettiği küfürlerden anlamıştım.

" Ne var lan?!"

Sıkıntılı bir nefes verip konuştu.

" Kapat, geliyorum."

Selim,
" Ne olmuş?"

" Birkaç evrak imzalamam lazım, şirkete gidicem. İsterseniz beraber gidelim, dönüşte de kahvaltı ederiz bir yerde."

Hepimiz onayladığımızda Göktürk ün arabasına binmiştik, bu gün korumaları istememişti etrafta. Göktürk ve Selim öne otururken çınar yanıma oturmuştu.

Göktürk,
" Biz şimdi baya baya sevgiliyiz dimi?"

Diğerleri de dikkatle cevabımı beklediğinde kısık bir kahkaha atıp konuştum.

" Öyleyiz."

Nerede kahvaltı edeceğimiz konusu tartışılırken ben de kenardan öylece dinliyordum, o esnada da telefonum çalmıştı, arayan viktor du.

" Efendim vi?"

" Neredesin"

İtalyanca konuşmasıyla kaşlarım çatıldı.

" Neden İtalyanca konuşuyorsun?"

" Sanırım William peşime adam takmış, türke benziyor, umarım İtalyanca bilmiyordur."

" Emin misin vi? Tehlikeli bir durum mu var?"

" Beni boşver dostum, asıl sen dikkat et diye aradım."

" Tamam vi, dikkatli olucam."

" Görüşürüz "

" Görüşürüz "

Telefonu kapattıktan sonra kafamı kaldırmamla bana dikkatle bakan sevgililerimi görmüştüm.

Çınar,
" Ne konuştunuz?"

Sesinde hissettiğim kıskançlıkla gözlerimi devirdim.

( Birisi gözlerini devirdikçe aklıma "üç savaş'çı" daki Yağız geliyor. İmdat! Kdkdkdkdk)

" William, viktor un peşine adam takmış. Beni uyarmak için aradı o da."

Göktürk,
" Şirkete vardıktan sonra korumalara haber vericem, onlar olmadan bir yere gitmek yok Meriç, tamam mı güzelim?"

" Ama gökt-"

Selim,
" Aması yok meriç, bu durum ciddi. Başına gelebilecekleri bir düşün.."

Haklıydı.. hapis geçirdiğim bir yıl aklıma gelince içim ürperse de belli etmemeye çalışarak konuştum.

" Tamam."

Şirkete vardığımızda şaşırmıştım, selim e hitaben konuştum çünkü Göktürk girer girmez yok olmuştu.

" Gözlük mü üretiyorsunuz?"

Selim ise gülerek yanıtladı.

" Göktürk yasal olarak gözlük üretiyor, illegal olarak ise bir örgütte nakliyat işine bakıyor. Çınar ın bildiğin gibi restoranı var, düzeltiyorum kendisi restoran zincirleri olan birisi.

Ben ise dümdüz bir hasta bakıcı olduğum için çalışmamı istemediler, bu yüzden ev işlerine yüklendim. Evde koca parası yiyorum."

Son kısmı utançla söylediğinde gülüp onu rahatlatmaya çalıştım.

" Aman ye koca parası, ben de üniversitede sokakta kalıp bayat ekmek yiyordum."

Ses gelmeyince oraya döndüğümde ikisinin de hüzünle bana baktığını gördüm ve kaşlarımı çattım.

" Ne üzülüyonuz lan, yokluktan değildi herhalde, sokaklar benim evim olduğu içindi."

Çınar,
" Sürekli neden aynı şeyi söylüyorsun Meriç?"

Sıkıntılı bir nefes verip konuştum.

" Bunu Göktürk ün olduğu bir zaman anlatırım, şimdi kahvaltı vakti."

Göktürk de geldiğinde beraber seçtikleri mekana gitmiştik, oturduktan sonra arkamdan gelen sesle oraya döndüm.

" Oha, sen?!"

Gördüğüm kişiyle gözlerim açılmıştı.

İtalya Kaçağı (bxbxbxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin