Merhabalar!
Nasılız bakalım can içlerim.
Etkileşim için bölüme oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen. Kitabın listelerde yükselmesi adına bu gerekli.
Etkileşim ne kadar yüksek olursa bölümler o kadar hızlı gelir.
Oy sınırı 40 yorum sınırı 50 kısa sürede sınırı geçeceğimizi düşünüyorum.
🌿🌿🌿
Gecenin zifiri karanlığında ve geçici ateşkesin gölgesinde Cuma, bariyeri aşılmış cevaplanmamış binbir soruyla birlikte pilli el fenerinin aydınlattığı engebeli yolda düşe kalka yürümeye başladılar...
Onlar karanlığa meydan okuyarak ilerliyorlardı ama arkalarında içindeki hezeyana baş eğmeyen delikanlı bir yürek bırakmışlardı. Öfkesinin esaretine teslim olan Cuma, ahşap döşemeli sofada sert adımlarla ileri geri yürürken bastığı her tahtadan gıcırtılı sesler geliyordu.
"Yeter Cuma, bir dur artık. Öfkeni anlıyorum ama ben olması gerekeni yaptım. Benim sabrımı zorlama."
Cuma, hiddetli adımlarının hızını kesmeden gelip babasının karşısına dikildi ve gözlerinin içine kıpırtısız bakmaya başladı. Hoyratça babasının karşısına dikilip gözünü karartıyor olması genç kimliğine münhasırdı; zira kimin ne dediği umurunda bile değildi. Cuma'nın tek derdi eniştesine kafa tutup kız kardeşine yapılan haksızlığa başkaldırmaktı. Tamam, yerleşke de benzer örnekler çok vardı ama delikanlı yüreği bacısına yapılanı kabullenmek istemiyordu; ateş düştüğü yeri yakar hesabı.
"Yetmez baba, ne diye kendi elinle alıp getirdiğin kızını tekrardan kaderine teslim edersin, anlamam?" diye sorarken içinden geçeni babasının yüzüne haykıran Cuma'nın göğüs kafesinde oluşan baskı gözlerine sirayet etmiş bakışları çakmak çakmak ateş püskürür hale gelmişti.
Gür sesinin ayarında taş duvarlara sinen yürek yangını vardı. "İşime karışma Cuma, geri göndermek icap etti hepsi bu. Biraz önce söyledim şimdi de tekrar ediyorum. Bu gidiş geçici, sakın ola sözümün üstüne söz söyleme."
Kara yağız bakışlarında gölgeler oluştu fakat özünü tuttu. Gözlerindeki doluluğu saklamak niyetli sadece başını öne eğdi. Kendisini dışlanmış hissettiği doğruydu. Neydi kendisinden sır gibi saklanan ve bacısını tekrardan koca evine mecbur bırakan şey, bilmek istiyordu. Bunun en doğal hakkı olduğunu düşünüyordu.
"Bacımı tekrar koca evine mecbur bırakan gerekçe her neyse bilmek benim hakkım baba. Şimdi senden bir açıklama bekliyorum."
Oğluna arkasını dönüp giderken ellerini arkasına bağladı yaşı geçkin adam. "Önce bir delilik yapmayacağına dair bana söz ver, çünkü senin sağın solun belli olmaz."
"Beni herkesten çok sen iyi bilirsin baba, işin içinde haksızlık varsa eğer kabullenemem."
Sesindeki bariz otorite oğlunun deli-bozuk karakterinin üstünü örtmeye yetecek kadar belirgindi. "Bildiğim için söz istiyorum zaten, zira yeterince canım sıkkın bir de senin taşkınlıkların ile uğraşacak halim yok. Bilmeni istediğim bir şey daha var. Bütün bu olanları susup sineye çekiyorsam eğer sırf Edibe kadının hatırına. Bilirsin tersim pistir benim."
Babası mevzuyu biraz daha uzatırsa eğer sabır taşı gibi tam orta yerinden çat diye çatlayacaktı, çünkü sabrın da bir sınırı vardı. Babasına aynı soruyu tekrar tekrar sormaya da haya ediyordu. Merakını gidermek için yapması gereken belliydi; uslu duracağına dair babasına söz vermek. "Sen nasıl istersen öyle olsun baba," derken hâlâ başı öndeydi zira kendini biliyordu. Bazen söz verdiği hâlde öfkesine yenile-biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Çığlıklar (Kuma)
Ficção Geral(+18 yaşa uygundur) Yüzyılın kışı diyorlardı o seneki kışa... Yabani, bir kısrak gibi kişneyerek şahlanmış da şahlanmış alabildiğine hoyratça esiyordu poyrazı karayeli... Buzdan geceler hüküm sürerken, biri vardı yatağında ter döken. Onun adı anay...