Merhabalar!
Nasılız bakalım can içlerim.
Etkileşim için bölüme oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen. Kitabın listelerde yükselmesi adına bu gerekli.
Etkileşim ne kadar yüksek olursa bölümler o kadar hızlı gelir.
Oy sınırı 50 yorum sınırı 50 kısa sürede sınırı geçeceğimizi düşünüyorum.
🌿🌿🌿🌿
Kış gününün soğuk havası akşamüstünün sert esen yeliyle bütünleşince değdiği teni bıçak gibi kesiyordu ama görev beklemezdi. Sabahtan beri çıkarma fırsatı bulamadığı postalların içindeki ayakları üşüdüğü için hissizleşip uyuşmaya başlamıştı. Görev yeri olarak geldikleri evin üst katına baskın yapar gibi çıkmak istemedikleri için alt katın avlusunda beklemeyi tercih etmişlerdi. Yapacakları iş belliydi. İnsanları durduk yere telaşe vermenin bir anlamı yoktu. Aşağıdan yukarıya doğru bir kere olmak üzere yüksek sesle çağırdığı halde kendilerini duyan eden olmamıştı.
Gitgide hava soğuyor sabırsız bekleyiş devam ediyordu. Jandarma Komutanı beklemenin sınırını aştığında ikinci kez eyleme geçti. "Yaman Arslan, çık dışarıya!"
Kadınlar akşam yemeği için hazırlık yapıyor, erkekler odun sobasının başında keyif çatıyorlardı. Jandarma Komutanının yüksek oktavda çıkan sesi ortalığı kasıp kavururken iki katlı konak sessizliğe gömülmüştü. Sessizliğin sebebi taş duvarlara çarparak yankılanan gür sesin yarattığı izdihamdı. Sorgulayıcı bakışlar anında birbirini bulduğunda Seyyit Efendi, "Benim duyduğum sesi siz de duydunuz mu çocuklar?" diye sordu.
Kimseden bir cevap gelmedi ama hepsi ayağa kalktı. Odadan çıkıp sofaya geldiklerinde kadınlar da ellerindeki işi bırakıp aynı anda dışarıya çıkmışlardı. Bu arada komutan üçüncü kez gür ve sert sesini kullanarak meramını dile getirmişti. "Yaman Arslan, çık dışarıya!"
Henüz hava yeni kararmaya başladığından yüzler seçilebiliyordu. Çığırtkan sesin dalgası kulakları yalayıp aralarından geçerken büyük bir kargaşaya sebebiyet verdiği şaşkın bakışların nazarından belli oluyordu.
Korumacı bir tavır sergileyen Yaman, kollarını iki yanlarına doğru genişçe açarak ailesini arkasına alırken kendisi bir adım öne atıldı. "Sizler geri durun, beni istiyorlar. Bakalım benimle dertleri neymiş birazdan öğreniriz." dedi.
Yaşananlara tepki olarak Asiye'de şaşırmış durumdaydı lakin sesi çıkmasın diye ince yapılı dudaklarını birbirinin üstüne bindirip kapalı tutmak isterken içinden ilahi adalet, diye geçirmeden de duramadı.
Asiye, içinde sesiz devinmeler yaşarken Yaman, korkmadığını anlamaları için vücudunu dikleştirerek ellerini pantolonun ceplerine yerleştirdi ve öne doğru ikinci adımı da attı. Bir sonraki adımı attığında sofanın tırabzansız kenarına geldi durdu. "Buyur komutan. Yaman Arslan benim."
Komutan aynı gür sesi tekrar kullanarak konuşurken tavizsizdi. "İn aşağı Yaman Arslan, Hakkında şikâyet var bizimle geliyorsun!"
Oğlu ve komutan arasındaki konuşmalara kulak misafiri olan Edibe kadın anaç bir kartal gibi oğlunun yanı başına dikildi. "Komutan, oğlumun suçu neymiş? Biz kimin tavuğuna kış demişiz, söyle de bilelim?"
"Nahiyeye gidince suçu neymiş öğrenir. Benim görevim oğlunu alıp karakola götürmek. Maraza çıkarmayın."
Bu arada iki asker komutanın işaretiyle ahşap merdivenin en alt basamağını tutmuştu.
![](https://img.wattpad.com/cover/206762566-288-k244319.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Çığlıklar (Kuma)
Aktuelle Literatur(+18 yaşa uygundur) Yüzyılın kışı diyorlardı o seneki kışa... Yabani, bir kısrak gibi kişneyerek şahlanmış da şahlanmış alabildiğine hoyratça esiyordu poyrazı karayeli... Buzdan geceler hüküm sürerken, biri vardı yatağında ter döken. Onun adı anay...