Hiçbir şey göremiyordum. Sanki bir hiçliğin içindeydim. Ayaklarımın altında soğuk su hissediyordum. Önümdeki karanlık, hiçliğe doğru yürüdüm. Geriye gidip kaçmaya çalıştım ama zorla oraya itiliyordum.
Birinin kahkaha atma sesini duydum.
"Duru."
Sesin geldiği yöne döndüm ama kimseyi göremiyordum.
"Yardım et."
Sesin geldiği yöne doğru koşmaya başladım. Ayaklarımın altındaki su ve heryerin karanlık olması hızımı engelliyordu.
"Ölüyorum. Yardım et." Bu... Annemin sesiydi.
Daha hızlı koşmaya çalıştım. "Anne?"
"Duru. O geliyor. Kaç."
"Hayır. Seni bırakamam."
"Ben ölüyorum ama sen, benim için yaşa kızım."
"Hayır. Anne neredesin?" Ayağımın altındaki su yükselmeye başladı.
"Kaç kızım. Benim için yaşa."
"Seni bırakamam." Su daha fazla yükseldi.
Bir silahın ürkütücü sesini duyunca irkildim. Sonrasın da annemin acı dolu haykırışı yükselince daha fazla irkildim.
"Anne?" Su artık belime geliyordu.
"Duru kaç ve yaşamaya çalış."
Ruhumun derinliklerinde babamın beni mahkûm ettiği karanlıkta annemi ararken, güçlü adım sesleri işittim. O adımlar her şeyin aslında sadece bir kabustan ibaret olduğunu anlamamı sağlamıştı. O adımların kalbimin içine, en içine girmesi karanlığımı daha da karartmıştı. Beni hiçliğe mahkûm etmişti. Artık kalbim bile anlamıştı... O gelmişti.
"Sıra sana geliyor kızım." Babamın sesiydi. Ters yöne doğru koşmaya çalıştım ama kaçamıyordum. Su artık çeneme geliyordu.
"Duru?"
Adım sesleri daha fazla duyulmaya başladı. Su artık tüm bedenimi sarmıştı. Nefes alamıyordum. Boğuluyordum.
"Duru Uyan."
"Yaşamaya çalış, güçlü kızım." Annemin sesi yankılandı.
"Anne." Diyerek gözlerimi açtım. Terler içindeydim. Kalbim çok hızlı atıyordu. Karşımda Deniz bana dehşetle bakıyordu.
"Sadece kabus gördün. Sakin ol." Dedi. Ama o da sakin değil gibiydi.
Bana uzattığı suyu alıp kafama diktim. Camdan dışarıya baktığımda güneşin etrafı aydınlattığını gördüm.
Deniz'e baktığımda hâlâ bana aynı ifadeyle baktığını gördüm. "Sen hiç uyumadın mı?" Diye sordum.
Dudaklarını birbirine bastırıp kafasını olumsuz anlamda salladı. "Ben uyursam, seni karanlıktan kim kurtaracak?"
"Teşekkür ederim ama benim için uykusuz kalmana gerek yoktu. Dinlenmelisin."
Yan tarafımdaki koltuğa kendini bıraktı. "İlk defa uykusuz kalmıyorum. Sorun değil."
Koltuğun ayaklarına baktığımda iki tane boş şarap şişesi olduğunu gördüm. Sanırım gerçekten bütün gece yanımda kalmıştı.
"Çok ayıp. Bana bırakmadın mı?" Diye takıldım ona. Anlamaz gözlerle bana bakınca kaşlarımla şarap şişelerini işaret ettim. Oraya bakınca neyi kastettiğimi anladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maskenin Ardındakiler
Teen Fictionbabası kızını oyun kurucusuna satar ve oradan sadece beş kişi kurtulabilecektir kız bu zorlu mücadelelerle baş etmeye çalışır. oyundan kurtulan beş kişi ise oyun kurucusu tarafından görevlendirilir bu görevleri yerine getirirken bu beş kişi birbiri...