Normalde cumartesi atacaktım ama erken yazınca attımm.
Keyifli okumalarr.💞
Ayaz sandalyeye bağlanmış, kafası öne düşmüş bir şekilde duruyordu. İçeride başka kimse yoktu. Deniz yoktu...
Dışarıda da kimse kalmamıştı. Yani ben öyle düşünüyordum. Deniz'in bizsiz gitme ihtimalide yoktu. O zaman neredeydi? Ona bir şey olmuş olma korkusuyla, sanki mümkünmüş gibi kalbim daha da hızlı atmaya başladı.
Ayaz'ın başını hafifçe havaya kaldırdım. "İyi misin?" Yüzü çok kötü olmuştu. Çoğu yerinde kızarıklıklar vardı. Bir gözü şişmişti ve dudağı patlamıştı.
Zar zor gözlerini aralayıp bana baktı. "Kötü mü görünüyorum?"
"Yüzünün paramparça olduğunu görmezden gelirsek gayet iyisin." Bacağımdaki kemere yerleştirdiğim bıçaklardan birini çıkarıp eğildim ve ayağındaki ipleri kesmeye başladım.
Ayaklarındaki iplerden onu kurtardıktan sonra ellerine geçtim.
Sırıttığını görünce ona tek kaşımı havaya kaldırarak baktım. "Dayak yemiş bir adama göre fazla mutlusun."
"Sanırım öyleyim." Daha fazla sırıttı. "Beni kurtarma sırası sende mi?"
Ona bakıp gülümsedim. "Sanırım."
"Ben öldüm mü?"
Ellerinide iplerden kurtardım. "Ayaz, abartma. Ne saçmalıyorsun? Ne ölmesi?"
Bana garip garip bakmaya başladı. "Senden üç tane görüyorum, cennette olmalıyım."
Güldüm ve ayağa kalkması için elimi uzattım. "Başka bir yerinde bir şey yok değil mi? Seni arabaya kadar taşımak istemiyorum."
Elimi tutup kalktı. "Beni arabaya kadar taşımanı çok isterdim."
Araba. Bir dakika, araba yanmıştı. Toprak ve Kumsal dışarıdan birisi gelebilir diye kapıda durmuşlardı. Onlara doğru yürüdük.
"Biz nasıl döneceğiz? En son gördüğümde arabadan alevler çıkıyordu." Dedim telaşla.
Ayaz duraksadı. "Ben yokken arabaya bile sahip çıkamıyorsunuz."
Omzumun üzerinden, "Görünüşe göre sen de kendine sahip çıkamıyorsun." Dedim.
Toprak, Ayaz'a bakıp sırıttı. "Oğlum, bu halin ne? Sen o dövüş oyununu nasıl geçtin?"
Ayaz da sırıttı. "Beni mi düşünüyorsun sen?"
Toprak'ın sırıtışı hızla kayboldu. "Sakın bana gay şakasını yapma!"
"Sizin burada flörtleşmenizi izlemeyeceğim. Nasıl döneceğiz, diyorum. Buna odaklanabilir miyiz?" Dedim sinirle.
Ayaz bu sefer bana bakıp sırıttı. "Ne o? Kıskandın mı?"
Kollarımı göğsümde kavuşturdum. "Kimi? Toprak'ı mı? Seni mi?"
Onun sırıtması kaybolurken dudaklarım yukarı doğru kıvrıldı.
Toprak, "Bize çok güzel yeni araçlar buldum." Deyince ona döndük.
Depodan çıktığımızda karşımızda dört tane motorsikletin olduğunu gördüm. "Bunlar nereden geldi?" Diye sordum.
Kumsal deponun önündeki ölü olan bedenleri gösterdi. "Onlardan ödünç alıyoruz."
"Ya da çalıyoruz." Dedim.
Kumsal sırıttı. "O da bir seçenek. Ne önemi var ki?"
Ayaz'a, " Deniz nerede?" Diye sordum.
Bilmiyorum anlamında omuzlarını kaldırıp indirdi. "Onu depoya almadılar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maskenin Ardındakiler
Teen Fictionbabası kızını oyun kurucusuna satar ve oradan sadece beş kişi kurtulabilecektir kız bu zorlu mücadelelerle baş etmeye çalışır. oyundan kurtulan beş kişi ise oyun kurucusu tarafından görevlendirilir bu görevleri yerine getirirken bu beş kişi birbiri...