Bir hafta geçti şehidimizi toprağa vereli. Tim silah arkadaşının intikamını inlerini başlarına yıkarak almıştı. Hem de bir saatte.
Nida bir hafta boyunca borayla iletişime geçmeye çalıştı ama bora inatla fazladan iki kelime etmezdi. Hatta bazen konuşmazdı bile. Sebebi ise onu bu yalnızlığa suruklemek istemiyordu. Yapamazdı bunu ona. Ceylan gözlerinden, onun yüzünden yaş akamazdı.
Tam tamına bir hafta olmuştu Bora'nın tavır takinmasina. Anlam vermiyordu. Neden böyle davrandığına anlam veremiyordu. Bu kadar yakın davranirken ne olmuştu da böyle olmuştu?
Pencerenin kenarında borayı bekliyordu. Ayseden öğrenmişti görevden döndüklerini. Bugün konuşacakti her şeyi.
Arabanın geldiğini görünce heycanlandı bir an. Onunda onu görmesi için perdeyi açtı lakin bora bakmadığı gibi bir de kafasını yerden bir gram ayırmadı. Sinirle çattı kaşlarınız, dışarı çıktı. Beklemeye başladı sırtını kapıya yasliyarak.
"Bugün derdin neymiş öğrenelim bakalım Bora efendi"
Asansörün kapısı açılınca siterese girdi kız ister istemez. Bora da kapıda beklediği için şaşırsa da belli etmemek için hızla evin yolunu aldı
Yine kaçacaktı anlaşılan "bora konuşabilir miyiz" gözüne bakamadi bora. Bakarsa kahvenin derinliğinde kaybolmaktan korktu. "Dinlenmem gerek" sinirle soludu nida "iki dakika" kızı dinlemeden açtı kapıyı. İçeri girecekken sertçe oğlanı içeri itip kapattı kapayı "ne yapiyorsun sen?"
"Asıl sen ne yapıyorsun? Neden kaçıyorsun benden?" Gözünü kaçırdı bora "senden kaçtığım falan yok" arkasını dönüp gidecekken sertçe tuttu elini nida "kaçmıyorsun da niye konuşmuyorsun?" İçi gidiyordu konuşmak için ama aklında sadece 'sana bunu yapmam' dolaşıyordu.
"Konuşmak istemiyorum?"
"Neden bora neden? Yanlış bir şey mi yaptım? Kaç gündür diyorum ki acısı var o yüzdendir ama sen inatla konuşmaz oldun"
"Konuşmak istemiyorum zorlama nida"
"Geçen öyle demezdin 'seninle vakit geçirmek güzel ' derdin ne oldu birden"
"Sen de her denilene inanma o zaman" nutku tutuldu bir anda nida'nın
"Ne saçmalıyorsun sen" söyledikleri sadece nidaya zehir olmazdı içi giderdi karşındaki kıza "gider misin artık"
Derince bir nefes verdi kız "Bora" usulca yaklaştı oğlana "sana ne oldu birden de dilin ikimize de zehir olmaya başladı ?" Biraz daha yaklaşıp elinin üzerine elini koydu
"Sen beni öptün. O da mı yalandı?" O kadar masum demişti ki derin bir nefes aldı bora. Ne yalanı tümüyle gerçekti. Bir daha opebilmek için her şeyini feda ederdi ama işte.. kızı kendinen uzak tutması gerekiyordu. En azından kendi öyle sanıyordu
"Sen de karşılık verdin. Vermeseydin"
"Bora sen.." gözleri doldu kızın söylenen bu sözler karşısında
"Herkese öyle güvenme. Öylesine bir şeydi" gözlerini kaçırdı huzursuzca
"Öylesine bir şeydi, öyle mi?" Daha da da tutamadı kedini bir tokat attı sertçe. Bugüne denk canı böylesine acımamıştı boranın.
Yakasına yapıştı "Senin öylesine dediğin şey benim ilkim gerizekalı" inatla bakmadı kızın gözlerine "bak bana" oğlanı sarstı sinirle "neden böyle davranıyorsun hiç bilmiyorum ama bundan sonra önemi yok. Öylesine dedin ya bendeki seni bitirdin." Sertçe bıraktı yakasını.
Gözüne bile bakamıyordu bora. Baksa gözlerindeki nefreti görür içi giderdi. Kapıyı açarken son kez baktı nida "Bugünü asla unutmayacağım bora asla." Sertçe kapattı kapıyı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevda sarmalı / Bornid
General Fictionkomşuluktan can yoldaşlıgına uzanan bir sevdanın hikayesi 🌼