BÖLÜM 31

274 24 49
                                    

Daha oğlanı tanımıyordu evet ama anne yüreği hissederdi.

Bir saattir tanıdığı çocuğa hemen ısınmıştı. Mutlu oldu çocuğuna kol kanat germesi, sahip çıkması, önüne atlamasina. Mutlu oldu kızı hastayken düşünmesine. Hep dua  ederdi kızıma Allah yiğitlerden yiğit nasip eylesin diye. Belki de kabul olmuştu.

Oturma odasına kocasının yanına geldi "kimdi o saadet?"

"Bora"

"Neye gelmiş" kaşları çatıldı adamın

"İlaçları unutmuşta o yüzden bey"

"Bu neden sürekli kızımın etrafında?" Daha yeniyken babasının bilmesine gerek yoktu. En azından şimdilik

"Kız hastalanınca mecbur ona demiş. Hem çocuk asker o yüzden kızın hayatını kurtarmıştır. Hem dediği gibi onun yerinde kim olsa aynısını yapardı. Korumak onun görevi nihayetinde"

Memnuniyetsizce önüne döndü "iyi öyle olsun bakalım. Başka bir şey olmasında"

"Ne olacak. Neyse ben sofrayı hazır edeyim de ilacını içsin" adama dahi bakmadan çıktı odadan. Şu an anlatamazdi en azından kendisi doğru düzgün tanıyana kadar

Kızının kapısını aralayıp sessizce girdi odaya. Yastığa sarılmış uyuyan kızına baktı. Bir gülümseme aldı dudaklarını. Yanına yaklaşıp yanına oturdu. Eli ipek gibi saçlarına gitti usul usul sevdi "ah benim güzeller kızım ne çok korktum" kulağına fısıldadı yüreğini yakan kelimeleri. Yaklaşıp öpücük kondurdu saçlarının arasına.

"Kızım... Kalk hadi" huzursuzca hareketlendi. Kalkmayinca bir daha seslendi "nida.." annesinin sesi olduğunu algılayınca hafifçe araladı gözlerini "anne"

"Kalk hadi yemek hazır"

"Anne hiç yiyesim yok"

"Yemen gerek hem bora ilaçlarını getirdi icmen lazım" gözlerini hızlıca araladı

"Bora mi geldi?"

"İlaçları arabada unutmuş. Bir de doktorun dediği şeyleri bir bir tembih etti bana"

"Hmm" gülmemeye çalışarak doğruldu yatakta

"Şuna bak kalk derim kalkmaz oğlanın adı bile yetti"

"Anneee" utançtan kaşlarını çattı kız

"Tamam tamam kalk, kalkta yemek yiyelim"

"Anne gerçekten midem almıyor."

"Ben seni anlıyorum kızım ama biraz yemezsen kendine gelemezsin. En azından hatrıma bir şeyler ye."

"Senin hatrına zehir olsa içerim saadet sultan" yanağına eğilip bir öpücük kondurdu. Kadın kızın bu haline gülerken kolundan tuttu kaldırmak için "kalk deli kız kalk zehir değil çorba içme vakti"

Hosnutsuzca kalktı yataktan. Annesinin koltuğu altında yemek masasına oturdu. Yakup ise kızını görünce yanına geldi.

"Nasıl oldun kızım? İyi misin biraz daha? İyiyim ama hâlâ çok halsizim baba. Teşekkür ederim "

"Biraz daha dinlen ilacını iç yarına bir şey kalmaz inşallah"

"İnşallah" onlar konuşana kadar sofrayı kurdu saadet. Tam çorbaları dağıtacakken yakubun telefonu çaldı

Cebinden çıkarıp baktığında dükkandaki yardımcısı Sinan'ı görünce kaşlarını çattı "hayırdir inşallah"

Dördüncü çalışında açtı telefonu "Sinan?"

Sevda sarmalı / Bornid Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin