Kara bulutlar büyük bir fırtına için toplanmış, gökyüzü griye bürünmüştü. Rüzgar acımasızca esiyor ve insanların teninden süzülüp geçiyordu. Eğer o an rüzgarın bir duygusu olsaydı bu kesinlikle öfke olurdu. Sanki tüm sinirini çıkarmak ister gibi büyük bir süratle esiyor ve fırtınanın haberini veriyordu. Bu havaya rağmen büyük insan yığınları sokaklardaydı.
Dünyanın bir ucundaki karanlık bir şehrin pis sokaklarında her yaştan çeşit çeşit insan aynı amaç uğruna toplanmıştı. Bugün sadece insanlar değil, kuşlar bile toplanmıştı, meydanın ortasındaki devasa makinenin üzerinde daireler çiziyorlardı. Tüm gözler aynı yere bakıyordu, saçları dağılmış, yüzü kan içinde, kıyafetleri parçalanmış perişan haldeki bir gençti bu. Genç adam dizlerinin üzerine çökmüş, başını eğmiş bir halde insanların önünde hareket etmeden duruyordu. Sefil insanların öfke dolu bağırışları gökgürültüsünün sesine karışıyordu. Ellerini yumruk yapmış havaya sallıyorlardı. Bakışları avını yakalamaya çalışan vahşi bir hayvanın bakışları gibiydi. Yüzleri tıpkı gökyüzü gibi griydi. Bugün gökyüzü insanları temsil ediyor gibiydi, insanlar gibi öfkeli ve griydi.
Bir yıldırım düştü kalabalığın ortasına. Jisung aniden kalbinin sıkışmasıyla başını kaldırdı. Kalbi her an patlayacak bir bomba gibi hızla ve korkuyla atıyordu. Jisung öfkesi daha da alevlenmiş insanlara "Neden?" der gibi baktı. "Neden benden bu kadar çok nefret ediyorsunuz?" demek istedi ama bunu diyecek gücü kendinde bulamadı. Yüzünü göremediği bir adam sertçe kolundan tutup ayağa kaldırdı. Jisung adamın yüzünü görmese de onun başrahibin ta kendisi olduğunu anladı. Adam onu yakasından tutup giyotinin önüne getirdi. Halk coşmuştu, çıldırmış gibi birbirlerini itip bağırıp, küfrediyorlardı. Jisung "Neden?" diye bağırmak istedi. "Ne yaptım ben size?" ama sesi çıkmadı. Bedeninin kontrolünü çoktan kaybetmişti. Beyni boynunda hissedeceği ölümcül acıdan başka bir şey düşünemiyordu. Han Jisung'un zihninde aynı cümle yankılanıyordu. "Ben burada idam edileceğim." Ölüm çoğu zaman en beklenmedik zamanlarda gelirdi. Jisung bu sabah uyandığında bunun onun son günü olacağını hiç düşünmemişti.
Başını kaldırıp kuş sürülerine baktı. Han gördüğü manzaranın gerçekliğine inanamayarak gözlerini kırpıştırdı. Kuşlar birer birer yok oluyordu. Birkaç saniye içinde gökyüzündeki kuşların tamamı buharlaştı. Jisung gözlerine inanamayarak insanlara baktı. Kalabalık giderek azalıyor, insanlar toplu halde yok oluyordu. Kısa bir süre içinde bir kişi dışında kimse kalmadı. Jeongin rüzgarın özgürce dolaştığı boş meydanda durmuş, abisine bakıyordu. Jisung tüm gücüyle bağırdı. "Jeongin beni affet. Sana her şeyi anlatacağım." Ne kadar bağırsa da ağzından tek bir kelime bile çıkmadı. Jeongin hiçbir şey demeden sadece tebessüm etti. O da buharlaşıyordu. Vücudu yavaşça siliniyordu bu evrenden. Jisung'un gözyaşları durmaksızın akarken hala bir umutla sesini Jeongin'e duyurmaya çalıştı. "Jeongin yalvarırım gitme." ama Jeongin artık yoktu. Meydan bomboştu.
***
"Jisung uyan." Han nefes nefese uyanıp anında gözlerini açıp bedenini sarsan ellerin sahibine baktı. Siyah saçları dağılmış adam "Kabus görüyordun, sakin ol." dedi. Jisung içinde bulunduğu ana anlam veremiyordu. Başrahibin oğlu üzerine eğilmiş, endişeyle ona bakıyordu. Han geri çekilip ayağa kalktı. Kahverengi gözleri etrafı taradı. İstemsizce ağzı şaşkınlıktan kocaman açıldı ve ani bir refleksle sol eliyle ağzını kapadı. Elini hemen geri çekip konuştu. "Ben bir kilisede miyim?" Minho başını sallamakla yetindi. Jisung başına gelenleri hatırlamaya çalışırkan Minho'nun uzaklaşmasıyla ona seslendi. "Nereye gidiyorsun?" Minho bir an durup arkasına döndü ve hiçbir şey demeden Han'ın gözlerinin içine baktı. Han onun keskin bakışlarının ne anlatmak istediğini anlayamıyordu, bu sadece aklını karıştırıyordu. Karanlık bir kilisede iki genç adam sessizce birbirine bakıyorlardı. Kiliseye garip bir görüntü hakimdi ancak ikisi de bu anı bozmak istemiyor gibiydi. Minho sessizliği bozdu. "Eve gidiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
son of priest ☆ minsung
FanfictionBaşrahibin oğlu ve tek varisi Lee Minho'nun bir idam mahkumu olan Han Jisung'a aşkını konu alan bir kurgudur.