4. Bölüm

716 31 2
                                    

Ertesi gün genç adam antrenmandayken içi içine sığmıyordu. Gün bittiğinde yine Yağmur'u görecekti, ondan sonraki diğer günlerde olacağı gibi. Genç kız haklı olabilirdi, sıkılabilirdi ondan ama nedense buna hiç ihtimal vermiyordu. Yağmur bugüne kadar hayatına aldığı bütün kadınlardan daha farklıydı, bunu anlamıştı zaten. Ama onun ilk hoşlandığı kişiydi. Daha önce hiçbir kadının peşinden koşmamıştı. Zaten herkes ona kendi ayakları ile gelmişti bugüne kadar. Daha önce çok ilişkisi olmuştu ancak bunların hiçbiri kalbi duyguları ile gerçekleşmemişti. Yağmur ona kalbinin varlığını hissettiriyordu sanki.

"Ne yaptın lan dün, konuşamadık." Dedi Kerem yanına oturup kendisi gibi bacak esnetme hareketleri yaparken.

"Beraber bir şeyler atıştırdık, konuştuk. Onu bundan sonraki günlerde de görmek istediğimi söyledim. En başta kabul etmedi fakat ben biraz ısrarcı olunca acıdı galiba, kabul etti."

Histerik bir kahkaha düştü Kerem'in dudaklarından. "Sana acıdı öyle mi? Ulan şu tipine bak, şeytanın çocuğu gibisin sana kim acır?" Barış'ın havaya kalkan yumruğunu gören Kerem hızla konuşarak biraz uzaklaştı arkadaşından. "Kardeşim vallaha şaka yaptım, şaka."

"Şakanı sikerim lan senin." Eğilip parmak uçlarına dokundu.

"Umarım bu orantısız gücünü kıza da uygulamazsın, ya değilse ilişkiniz başlamadan biter."

"Kıza dokunabilirsem orantısız güç uygulamamayı denerim. Oğlum kız benle tokalaşmadı diyorum sen ne diyorsun"

"Nasıl yani? Sen bu kızın sevgilisi olacaksın ve ona dokunmayacaksın öyle mi? Tamam hemen yatağa girin demiyorum ama sen yine de öpmek falan istersin Barış, duramazsın."

"Onu deliler gibi öpmek istediğim doğru ama elini bile tutmayacağım. Söz verdim. Hoş zaten ortada bir ilişki yok daha. Sadece onu tanımak istediğimi söyledim, o da zor da olsa kabul etti bunu. İlerisi ne olur bilmiyorum ama ben bu kızı şimdilik hayatımda istiyorum Kerem."

"Liseli aşıklar gibi mesajlaşın bir de sürekli, tam olsun."

"Telefonu yok ki, canım istediğinde arayıp sesini bile duyamayacağım." Dedi hüzünle.

"Durumları iyi değil mi?"

"Durumlarının iyi olmadığı belli ama kız da başka bir şey var Kerem. Sanki ailesi ile sıkıntısı var gibi. İlk günden sormak istemedim ama gözlerinde inanılmaz bir hüzün var. Hem Boğaziçi psikolojiyi kazanmış ama babası göndermemiş biliyor musun?"

"Zeki kız öyleyse?"

"Çok sohbet etme fırsatımız olmasa da bence zeki. Zamanla tanıdıkça anlayacağım işte ne kadar zeki olduğunu."

"Beyler, çeneniz değil vücudunuz çalışsın."

Antrenörün sesini duydukları anda birbirleri ile konuşmayı kesip çalışmaya devam ettiler. Takım antrenmanı bittiğinde saat on bir buçuğu gösteriyordu. Genç adam bireysel antrenman yapmayıp bir an evvel Yağmur'un yanına gitmek istese de taviz vermedi. Biliyordu ki bir kere bundan taviz verirse bir daha çalışmazdı ve hızla yükselen kariyeri hızla düşmeye başlardı. Aklı fikri şu anda hep Yağmur'da olabilirdi ama düşünmesi gereken bir ailesi vardı. Onları gururlandırması gereken konular vardı. Bireysel antrenmanını da tamamladığında hızla duşunu alıp çıktı tesislerden. Yağmur'un evine gelmesi çok sürmemişti. Saatine baktığında henüz bire çeyrek olduğunu gördü, erken gelmişti. Erken gelmesine karşın Yağmur'un binanın merdivenlerinde oturup etrafı seyrettiğini gördü. Kendisini beklediğini bilmek kalbini tekletti Barış'ın. Yağmur tüm güzelliğiyle kendisini bekliyordu, bırak onu ekmeyi erkenden gelip beklemişti. Onu daha fazla bekletmemek adına elinde bir demet sarı frezya ile Yağmur'a yürüdü.

Bir Çaresi BulunurWhere stories live. Discover now