Yağmur şu anda çok mutluydu. Aslı ve Yeliz'le tanışmak ona iyi gelmişti. Yalnızca iki hafta öncesine kadar yalnızlığından bıktığı için Allah'a dua etmişti. Allah onun karşısına Barış'ı çıkartmıştı. Onu o iğrenç hayatın içinden çekip çıkaracak beyaz atlı prensi... Barış'ı... Arkadaşlarıyla sohbet eden Barış'ı izledi çaktırmadan. Çok yakışıklıydı, çok güçlüydü, çok erkeksiydi. Bu adamın onun olduğuna hala inanamıyordu. Böyle bir adamın ona aşık olduğuna inanamıyordu.
"Daldın gittin abime"
Yeliz'in konuşmasıyla suratı tekrar alev alırken bu kızın neden bu kadar dikkatli olduğunu anlamadı. Gerçekten çok dikkatli ve zekiydi, tam Barış'ın kardeşiydi. Abisine çok benziyordu.
"Yok ya, gözüm dalmış."
"Onu diyorum ben de işte." Dedi Yeliz gülerek. "Biz seninle yaşıtız Yağmur ama abime kalsa benim hala bir erkek arkadaşım olamaz."
"O nerden çıktı?" dedi Aslı.
"Arabada gelirken öyle laflıyorduk, erkek arkadaşım var zannetti. Ağzıma sıçacaktı var ya."
Yağmur gülerek elini Yeliz'in omzuna attı. "O ne karışıyormuş ya, kaç yaşına gelmişsin."
"Küçükmüşüm ben." Dedi sitemle.
"O zaman ben de küçüğüm."
"Hay ağzını öpeyim." Dedi Yeliz gülerek. Kerem, Berkan, Yunus ve Aslı biraz daha oturduktan sonra gitmişti. Yeliz ve Yağmur mutfaktaki bulaşıkları makineye yerleştirdikten sonra Yağmur yatsı namazını kılmak için odaya çıktı. İlk geldiğinde Yeliz'in telefonundaki pusuladan kıbleyi bulmuşlardı. Yeliz de mutfağın ışığını kapatıp salona döndü. Abisi hala konsol oyunu oynuyordu. Saatlerdir erkeklerle oynuyorlardı, bıkmamıştı galiba. Yeliz'in gelip koltuğa oturduğunu gören Barış konuştu.
"Yağmur nerede?"
"Namaz kılıyor."
Yağmur hakkında Barış'ı şaşırtan bir gerçek daha. Demek namaz kılıyordu, bunun konusunu daha önce hiç açmamışlardı. Kızın konuşmalarına ve tavırlarına bakılırsa bu anormal değildi ama yine de sanki yalnızca insanlar yaşlanınca namaz kılar gibi düşünmüştü. Mesela küçüklüğünde annesinin ve babasının hiç namaz kıldığını hatırlamazdı ama şimdi bırakmıyorlardı namazlarını. Yağmur erken başlamıştı demek.
"Namaz kıldığını bilmiyordum."
"İki haftadır görüştüğün kızın namaz kıldığını bilmemek de tam senlik hareket abi."
"Takdir edersin ki tanıştığım ilk insana namaz kılıyor musun diye sormuyorum Yeliz. Zaten hiç namaz vakitlerinde buluşmamıştık, bilmemem normal." Oyununa devam ederken kardeşinin yüzüne bakmadan konuştu. "Bugün için teşekkür ederim Yeliz. Sen eğer onu çağırmasaydın zaten gelmezdi. O zaman ben de açılamazdım ona."
"Ya sen hala kardeşini küçük gör Barış Bey. Yuvanı yapıyoruz haberin yok."
"Aferin kız bücürük."
***
Yeliz geleli üç gün olmuştu. Haliyle Yağmur da Barış'ın evinde kalalı üç gün oluyordu. Barış için günler çok güzel geçiyordu. Yağmur'u istediği her an görebiliyor, sesini duyabiliyordu. Onunla hasret gidermeyi günün birkaç saatine sığdırmak zorunda kalmıyordu. Yağmur her sabah kendisine kahvaltı hazırlıyor, onu antrenmana uğurluyor, her akşam onun sevdiği yemeklerden yapıyordu. Ayrıca Yeliz de çok iyi gelmişti Yağmur'a. Üç gün içinde iyice kaynaşmışlardı. Hatta Barış'tan çok Yeliz'le vakit geçiriyordu Yağmur. Her gün Barış gidince dışarı çıkıp saatlerce İstanbul turu yapıyorlardı, işi bitince Barış da onlara katılıyordu. Bu durumdan şikayetçi değildi Barış. Yeliz'in Yağmur'un tek arkadaşı olduğunu anlamıştı.
YOU ARE READING
Bir Çaresi Bulunur
FanfictionHayatında çok zorlu bir dönemden geçen Yağmur'un kurtarıcı beyaz atlı prensi Barış Alper ile tanışması ve üstüne üstlük bu adamın Galatasaray'ın en önemli futbolcusu olması ile hayatının 360° değişmesini konu alan mini hikayemiz.