O kadar tatlı bakıyordu ki Barış genç kız istese de kıyamazdı. Üstelik bu teklifi kabul etmeyi deli gibi istiyordu. Belli ki kötü bir niyeti yoktu Barış'ın. Nasıl olduğunu merak ettiği için gelmişti. Hayatı boyunca onu hiç bu kadar düşünen birileri olmamıştı. Ne hoş adamdı şu Barış.
"Peki, tamam."
Genç kızın cevabı karşısında gözleri parladı Barış'ın. Hızla konuştu. "Nerede yiyelim? Arabaya binince karar verelim istersen."
"Arabana binmek istemiyorum. Sahil buraya yakın, istersen yürüyerek oraya gidelim?"
Aslında antrenmandan çıktığı için yeterince yorgundu, yaptıkları takım antrenmanının haricinde kendisi bireysel antrenmanda yapıyor, tabiri caizse canını çıkartana kadar çalışıyordu. Bugünlere gelmesi kolay olmamıştı, tırnaklarıyla kazımıştı resmen. Şu an Yağmur'la o kadar bir şey yapmak istiyordu ki yorgunluk falan asla gözünde değildi.
"Olur." Dediğinde çoktan yürümeye başlamışlardı. Yol boyu Barış bir konu açıp kızın sesini duymak istedi ama nereden başlayacağını bilemiyordu, Yağmur da yeterince suskun duruyordu zaten. Genç kız her zaman gittiği kayalıkların üzerine geçerken Barış da kendisini takip ediyordu. Yağmur sonunda bir yere geçip oturduğunda hemen yanı başına ilişti Barış. Bu yakınlık hoşuna gitse de biraz daha kendini geriye çekti Yağmur ancak bu Barış'ın çok dikkatini çekmedi.
"Nasılsın o günden bugüne? Aklım sende kaldı."
Aklım sende kaldı cümlesi kalbini tekletti Yağmur'un. Hayatı boyunca hiçbir erkekle arkadaş dahi olmamıştı. Hoşlandığı birkaç kişi olmuştu ancak hiçbir zaman onlara açılma cesaretini gösterememişti, onların zaten pek umrunda olmamıştı. Barış'ı ilk gördüğü andan itibaren etkilenmişti ama bunu kendisine itiraf edemiyordu. Karakterini pek bilmediği için peşinen kendini ona kaptırmak istemiyordu. Barış'ın onu etkileyen tarafları yakışıklı yüzü ve heybetli, güçlü duruşuydu. Ya değilse onun ne iş yaptığını bile bilmiyordu ki.
"İyiyim, zaten o günde iyi olduğumu söylemiştim. Sen telaş yaptın boşuna."
"Hayatımda ilk defa birine çarptım, bırak da olsun o kadar telaşım." Dedi Barış gülerek. Söylediği şeyin üzerine Yağmur'un da kıkırdadığını gördü. Onu ikinci defa gülerken görüyordu. Bu his gerçekten güzeldi. Genç kızın gülerek kendisine bakması içinde bir şeylerin akmasına sebep oluyordu.
"Benim hatamdı ama biliyorsun, o yüzden kendini suçlaman gerekmez."
Bu sırada Barış yanına aldığı sandviçlerin paketini açıp birini kıza uzattı. Aynı şekilde aldığı meyve suyunun pipetini takıp verdi. Yemeklerini yemeye başladıklarında Barış tekrar konuşmaya başladı. Belli ki Yağmur onun yanında çok durmayacaktı, bu kısa zamanı iyi değerlendirmek istiyordu.
"Okuyor musun Yağmur?"
"Hayır, liseyi bitireli üç sene oluyor. İmkanlar elvermedi, lisans okumaya başlayamadım."
"Okumak istiyor muydun peki?"
"Her şeyden çok, üstelik kazanmıştım bile. Boğaziçi Psikoloji. Ama maalesef babam izin vermediği için okula devam edemedim."
Genç kızın gözlerinden geçen hüzün dalgasını anladı Barış. Keşke elinden bir şey gelseydi de onun okuluna devam etmesine olanak sağlayabilseydi.
"Üzülme, belki bir gün okuman için fırsat geçer eline."
"Hiç sanmıyorum. Şartlar neyi gerektirirse gerektirsin babam okumama izin vermez, biliyorum." Dedi genç kız ve dolan gözlerinin geçmesi için havaya baktı. "Sen okuyor musun ya da çalışıyor musun?"

YOU ARE READING
Bir Çaresi Bulunur
FanfictionHayatında çok zorlu bir dönemden geçen Yağmur'un kurtarıcı beyaz atlı prensi Barış Alper ile tanışması ve üstüne üstlük bu adamın Galatasaray'ın en önemli futbolcusu olması ile hayatının 360° değişmesini konu alan mini hikayemiz.