"Barış Bey oğlum, biz o kadar şaşkınız ki..." dedi adam utana sıkıla. "Ne ikram etsek ki sana?""İkrama gerek yok, sağ olun. Çok kalmayacağım zaten. Ben sadece hem sizlerle tanışmak hem de Yağmur'la ilişkimizi açıklayalım diye geldim."
"Benim kızım diye demiyorum ama gerçekten tercihleri çok doğrudur." Alık bir ifadeyle baktı babasının yüzüne Yağmur. Ne kadar paragöz, ne kadar iğrenç bir adamdı. Gerçekten utanıyordu ondan ama elinden bir şey gelmiyordu işte.
"İki gün sonra Yağmur'u kendimle Rize'ye götürebilir miyim?" Böyle bir şeyden haberi yoktu Yağmur'un. Anlamaz gözlerle baktı Barış'a ancak o kendisinden tarafa bakmıyordu. "Ailem burada, beraber döneceğiz. Onunda gelmesini istiyoruz. Kısa bir tatil ona da iyi gelir."
"Götür." Dedi babası hevesle. "Götür tabi oğlum. Gitsin, annenin babanın elini öpsün, tanışsın onlarla."
"Zaten tanıştı." Dedi Barış umursamaz bir ifadeyle. Geldikleri andan beridir annesi tek kelam etmeyip olanları şaşkınlıkla izliyordu. Bu Barış'ın kim olduğunu hala çözememişti kadın. Kocasının bu kadar eğilip bükülmesini anlamamıştı. Zengin biri olsa gerek diye düşündü. Zira kocası parası olmayan kimseye böyle davranmazdı. "Ben kalkayım artık." Deyip kapıya doğru yürüdü. Ardından Yağmur, onun ardında da Ferhat Bey gelmişti kapıya. Yağmur'a dönüp ona seni ararım dedi fısıltıyla. "Tanıştığıma memnun oldum tekrardan."
"Biz de memnun olduk Barış Bey oğlum. Yine bekleriz. Ailene çok selam söyle."
Barış ayakkabılarını giyip gittiğinde kapıyı kapattı ve salona geçti babasının ardından Yağmur.
"Aferin kız Yağmur. Beni çok şaşırttın, nerden buldun sen bu çocuğu?"
"Tanıştık işte bir şekilde." Diyerek geçiştirdi babasını. "Ben uyumaya gidiyorum."
"Ne uyuması ya, anlat bize her şeyi. Para veriyor mu sana?"
Sinirle burnundan soludu Yağmur. "Ne parası, saçmalama. Öyle biri miyim ben!"
Babası anında saçlarına asıldı kızın. "Benimle nasıl konuşuyorsun lan sen!"
Saç dipleri canı çıkarcasına acırken konuştu. "Henüz yeni çıktı şu kapıdan Barış. Saçımın teline dokunursan söylerim ona. Seni doğduğuna pişman eder."
Ateşe değmiş gibi çekti ellerini kızın saçından. Gerçekten Yağmur için gelip kendisini döver miydi bilmiyordu ama Barış'ın ne denli güçlü bir adam olduğunu en iyi bilenlerden biriydi. Ligde dokunduğu adamı sakatlıyordu, üstelik dövme kastıyla hareket etmemesine rağmen. O yüzden ters düşmemek en iyisiydi.
Genç kız odasına geldiğinde hemen Barış'ı aradı.
"Hemen özledin mi kız?" dedi Barış muzip bir sesle.
"Ne Rize'si Barış, bana hiç demedin."
"Aklımızdaydı zaten, oraya kadar gelmişken de dedim işte babana. Hem sen istemez misin sevgilinin memleketini görmeyi? İleride kütüğünde yazacak şehri merak etmiyor musun?"
Bir de bu vardı tabi. Barış ara ara evlilik imasında bulunuyordu kıza. Henüz bir teklif almamıştı ama Barış'a bu kadar erken evliliği düşündüren neydi merak ediyordu Yağmur. Bulduğu ilk fırsatta evlenmeleri ile alakalı planlar yapıyordu Barış.
"Ya merak ediyorum ama çok emrivaki oldu böyle. Bana sormadan planlar yapıyorsun."
"Hadi hadi Yağmur Hanım. Yat uyu, yarın akşam şampiyonluk kutlamasına gidiyoruz. Ertesi gün de Rize'ye uçacağız. Hayali de olsa öpüyorum o güzel yüzünün her bir karışını." Deyip kızın yüzüne kapattı telefonu.
YOU ARE READING
Bir Çaresi Bulunur
FanfictionHayatında çok zorlu bir dönemden geçen Yağmur'un kurtarıcı beyaz atlı prensi Barış Alper ile tanışması ve üstüne üstlük bu adamın Galatasaray'ın en önemli futbolcusu olması ile hayatının 360° değişmesini konu alan mini hikayemiz.