6. Bölüm

884 44 7
                                    

O gün evin önünde biraz daha lafladıktan sonra Yağmur yine Barış'ın sırtını basamak olarak kullanıp eve çıkmıştı. Ertesi gün yaptıkları yolculuğun ardından Antalya'dalardı. Barış ve Kerem aynı odada kalıyorlardı her zaman olduğu gibi. Fazlasıyla didişselerde birbirleri olmadan asla yapamazdı bu ikili.

"Şu çoraplarını atma lan ortalığa." Dedi Kerem yerde top halinde duran Barış'ın çoraplarını tekrar yüzüne fırlatırken.

"İşin ne, topla işte." Dedi Barış tekrar yumak halindeki çorabı ona ayağıyla atarken. Bir süre top çorabı futbol oynar gibi birbirlerine atıp durdular. "Ne yapıyoruz oğlum biz, kafayı yedik iyice." Deyip bu işi sonlandıran Barış oldu.

"Senle aynı odada kalmak kadar iğrenç bir şey yok. Ama ne yapacaksın işte, atsan atılmıyorsun satsan satılmıyorsun." Dedi Kerem sitemle.

"Ben sana çok mu meraklıyım şerefsiz" dedi kızarak. "Gönül isterdi ki şu an yanımda Yağmur'um olsun ama işte hayaller bebeksi Yağmur hayatlar Kerem ibnesi."

"Sen kalmak istesen sanki kız senle aynı odada kalacak, sen git de önce kızın elini tut oğlum." Dedi Kerem dalga geçerek. Barış'ın bam teline basmıştı. Barış'ın suratının asıldığını gören Kerem devam etti. "Özledin mi, ne oldu?" dedi dalgasını sürdürürken.

"Karşımda heyecanlı heyecanlı konuşurken onu öpememek o kadar zor ki... Onu sürekli öpmek istemem normal mi onu da bilmiyorum. Daha önce birçok kadınla oldum ama bu kızı öpme isteğimin nasıl bir boyutta olduğunu sana anlatamam. Acaba tadına bakamadığım için böyle hissediyor olabilir miyim?"

"Meyve mi lan bu tadına bakacaksın? O kız kendini asla öptürmez, ben sana söyleyeyim. Dayanamam diyorsan yol yakınken ayrıl bence."

"Ne ayrılması, bu kadar yol kat edene kadar neler çektim. Ne kadar beklemem gerekiyorsa beklerim, yeter ki beni kendinden mahrum bırakmasın."

"Aşık olmuş olabilir misin sen?"

Sesin geldiği yöne ikisi de aynı anda kafasını çevirdiklerinde Yunus ve Berkan'ın geldiklerini gördüler. Aslında Yağmur'u sadece Kerem'in bilmesini istiyordu, dillendirmenin anlamı yoktu ama bu ikisi de fazlasıyla yakın arkadaşıydı, gizlemek ne kadar doğruydu bilemiyordu.

"Yok bir şey." Diye kestirip atsa da Berkan ve Yunus çoktan odaya girmişlerdi. Birisi Kerem'in yatağına birisi de Barış'ın yatağına kendisini atmıştı bile.

"Ulan ne diye gizliyorsun, her gün kimlerle düşüp kalktığını bilmesek tamam" dedi Berkan.

"Düzgün konuş lan, dikerim o dudaklarını birbirine. Yağmur düşülüp kalkılacak bir kız değil."

"Kim lan o zaman bu Yağmur, anlat da biz de bilelim." Dedi Yunus sitemle.

"Ona bu deme lan." Dedi bu seferde Barış. Yağmur hakkında en ufak bir kötü itham istemiyordu. Bebeksi, ay yüzlü Yağmur'du o. Teni beyazlığını aydan almıştı ama saçlarının rengi geceden değildi, güneştendi.

"Özür diliyorum kardeşim. Bahsettiğiniz hanımefendi, yani Yağmur hanımefendi kimdir acaba?"

"Ben bir kızla görüşüyorum, yani henüz iki gündür görüşüyordum buraya gelmek zorunda kaldım. O kızın adı Yağmur işte."

"Aşık mısın yani?" dedi Berkan hayretle. "Şoklardayım şu an, Barış Alper aşık olmuş." Dedi çok büyük bir olay varmış gibi.

"Aşık falan değilim tabi. Ya da aşık mıyım bilmiyorum, aşık nasıl olunur ki?" dedi saf bir bakışla. Aşk konusundaki en tecrübeli insan Yunus'un suratına geniş bir gülümseme yayıldı. Sorunun muhatabının direkt kendisi olduğunu biliyordu. Çünkü çocukluğundan beri aşık olduğu ve hayatında olan bir kadın vardı.

Bir Çaresi BulunurWhere stories live. Discover now