Rize'ye giriş yaptıkları andan itibaren genç kız bütün yolları yüreği ağzında gitmişti. O kadar dik ve virajlıydı ki aklı çıkmıştı. Barışgil alışkın oldukları için yolları garipsemiyorlardı ve Barış gayet hızlı bir şekilde geçiyorlardı virajdan.Önce eve uğrayıp bir gün kalacaklar, oradan yaylaya geçeceklerdi. Araba iki katlı, güzel bir evin önünde durduğunda yolda birkaç defa ola vermelerine rağmen arabadan inince ayaklarının ağrıdığını hissetti genç kız. Hayatında hiç bu kadar uzun bir yolculuk yapmamıştı, hatta İstanbul dışına bile çıkmamıştı. Bu ilk oluyordu kendisi için. Barış valizleri indirirken kendi valizini almak istedi ama Barış müsaade etmedi. Dört tane valizi aynı anda taşıyordu, bu nasıl bir hayvanlıktı hayret ediyordu Yağmur.
"Ben hemen yiyecek bir şeyler hazırlayayım, acıkmışsınızdır." Dedi Asiye Hanım direkt mutfağa gidip. Kendisi de hemen kadının peşinden mutfağa gitti.
"Ben de yardım edeyim Asiye Teyze."
"Yoruldun kızım, sen dinlen."
"Olsun, sen de yoruldun. Beraberce yaparsak çabuk biter."
Asiye Hanım gülerek omzunu sıvazladı Yağmur'un. Yeliz'e baktığında çoktan odasına çıkmış olduğunu gördü. Yine kaçmıştı hemen, güldü Asiye Hanım buna. Zaten kızına kıyıp da pek iş yaptırmazdı, o yüzden böyle alışmıştı Yeliz. Şimdi Yağmur'a da kıymak istemiyordu ama kız dinleyecek gibi değildi. Saat gecenin on birine yaklaşıyordu. Sofrada bir sessizlik hakimdi. Yolda gelirken sürekli sohbet ettikleri için yemek yerken konuşmamayı tercih ettiler.
"Barış, şu pirzoladan Yağmur kızımın tabağına koy." Diyerek uzattı Mithat Bey tabağı. Barış tam Yağmur'un tabağına bırakacağında Yağmur onu durdurdu.
"Ben et tüketmiyorum Mithat Amca."
"Olur mu öyle şey kızım, et yemeden olur mu?"
"Benim pek aram yok, özellikle de kırmızı etle. Balık falan yiyorum ama kırmızı eti pek sevmiyorum."
"Belli kızım hiç yemediğin, bak vitaminsiz kalmışsın. Elin yüzün solmuş. Bundan sonra yiyeceksin." Yağmur'un solgun yüzüne baktı. "Hem sen benim ne iş yaptığımı biliyor musun?"
"Evet." Dedi Yağmur gülerek. "Kasapmışsınız."
"Hah. O yüzden bu evde hep et yemek zorundasın, biz de etsiz bir yemek pişmez."
"Abim nasıl böyle hayvan gibi oldu sanıyorsun?" dedi Yeliz gülerek.
"Yeliz." Diyerek uyardı onu Asiye Hanım. "Abinle düzgün konuş."
Barış kardeşinin saçlarının ucunu tutup çekti. "Bacaklarını kırarım kız senin."
"Bunlarda böyle işte Yağmur." Dedi Asiye Hanım. "Aylarca birbirlerinden ayrı kalıp özlerler. Bir araya geldiklerinde de hemen kavga ederler."
"Hayvan da olsa o benim canım abim." Yeliz hemen yanında oturan abisine sarıldı belinden. Barış da hemen onun omzunu sarıp saçlarını öptü.
Yemeğin geri kalanında Barış ve Yeliz yine didişip durmuş, Asiye Hanım ve Mithat Bey onları ayırmaya çalışmıştı. Yemekler yendikten sonra sofrayı toplama işini Yeliz ve Yağmur üstlenmişti.
"Ben yatıyorum kızlar. Yeliz, Yağmur'a odasını göster." Asiye Hanım kızlara iyi geceler dileyip odasına çıktı. O arada Barış girdi mutfağa.
"Sen uyumadın mı daha?" Yağmur sevgilisinin yorgun suratına baktı. Günlerdir doğru düzgün uyumadığını biliyordu. Maçtı, kutlamaydı derken çok yorulmuştu. Üstüne bir de bugün on saatten fazla araba kullanmıştı.
YOU ARE READING
Bir Çaresi Bulunur
Fiksi PenggemarHayatında çok zorlu bir dönemden geçen Yağmur'un kurtarıcı beyaz atlı prensi Barış Alper ile tanışması ve üstüne üstlük bu adamın Galatasaray'ın en önemli futbolcusu olması ile hayatının 360° değişmesini konu alan mini hikayemiz.