Yağmur'un evinin önünde durduğunda genç kızın her zaman olduğu gibi ellerini çenesine yaslamış bir şekilde binanın merdivenlerinde kendisini beklediğini gördü. Onu her böyle görüşünde kalbi tekliyordu Barış'ın. Yağmur'un kendisini beklediğini bilmek bile onu heyecanlandırıyordu. Arabadan inmeden önce Yeliz'i durdurdu.
"Kızı soru yağmuruna tutma, aklını alırım."
"Of abi ya, iyice geveze yaptın beni." Dedi ve daha fazla konuşmasına izin vermeden arabadan indi.
Yağmur kendisine doğru yürüyen Barış'ı görünce gülümsedi. Ancak arkasından gelen Yeliz'i görünce sorar gözlerle Barış'a baktı. Belli ki yanlış anlamak üzereydi. Kızın bir saniyeliğine bile yanlış anlamasını istemediği için hızlıca yanına gitti Barış.
"Merhaba güzelim."
Barış her kendisine güzelim dediğinde içinde ılık ılık bir şeyler akıyordu. Bunu o kadar içten söylüyordu ki Yağmur'un da hemen içine işliyordu.
"Merhaba Barış." Dedi yine çekinik bir tonda. Belli ki Yeliz'den çekiniyordu. Zira Barış'la aralarındaki o utanma olaylarını büyük ölçüde aşmışlardı.
"Kız kardeşim, Yeliz." Dedi ve ekledi. "Seninle buluşacağımı duyunca gelmek istedi. Ben de belki arkadaş olursunuz diye düşündüm."
"Çok iyi yapmışsınız, merhaba Yeliz. Hoş geldin." Dedi tatlı tatlı.
Yeliz, Yağmur'u ilk gördüğü anda ısınmıştı ona. Konuşma tarzından bile zararsız bir kız olduğunu anladı. Böyle uzaktan selamlaşmayı samimiyetsiz bulduğu için hemen kolları arasına aldı kızı.
"Merhaba Yağmur. Habersiz geldim, kusura bakma."
"Ne kusuru? Çok iyi yaptın. Seninle de tanışmış olduk."
Bu tanışma faslının daha fazla uzamasını istemeyen Barış konuşmaya müdahil oldu. "Ee gidelim mi artık?"
Kızlar onu onayladığında yine her zamanki kafeye gelmişlerdi. Bu sefer üç kişilerdi. Garson alışmıştı artık. Galatasaray'ın futbolcusu Barış Alper iki haftadır hemen hemen her gün yanındaki bu kızla bu kafeye geliyor ve saatlerce oturuyordu. İşin garip yanı ise bunu hala bir magazin malzemeleri yapmaları için kimseye söylememişti. Gerçekten iyi insanlarda vardı.
Üç tane Türk kahvesi söylediklerinde Yağmur konuştu.
"Dün geldin, değil mi?"
"Evet."
"Nasıldı yolculuk, yoruldun mu?"
"Çok değil aslında. Uçakla gelince zor olmuyor."
Yeliz ve Yağmur iyi anlaşmışlardı ve hatta koyu bir sohbete de dalmışlardı. Barış bu konuşmada kendisini biraz dışarıda hissetti ama onların iyi anlaşmasına çok sevindi. Hayatında en çok değer verdiği iki insanın anlaşması onun için önemliydi. Hem Yağmur çok yalnızdı, Yeliz'in ona arkadaş olmasını çok istiyordu. Sonuçta Yağmur her şeyini onunla konuşmuyordu ama Yeliz'le konuşurdu.
"Ben bir lavaboya gideyim." Diye ayaklandı Barış. Amacı yine lavaboya gidip oradan da hesabı ödemekti.
"Abime karşı bir şey hissediyor musun?" diye samimiyetle sordu Yeliz. Sorusunun amacı tamamen abisinin aşkının karşılıklı olup olmadığını merak etmesiydi. Yağmur'un bakışlarından onun da deliler gibi ona aşık olduğunu anlamıştı ama bunu bir de kızın ağzından duymak istiyordu.
"Aramızda kalır mı bu anlattıklarım?"
"Tabi ki kalır. Beni onun kız kardeşi olarak değil, artık bir arkadaşın gibi düşünebilirsin."
YOU ARE READING
Bir Çaresi Bulunur
FanfictionHayatında çok zorlu bir dönemden geçen Yağmur'un kurtarıcı beyaz atlı prensi Barış Alper ile tanışması ve üstüne üstlük bu adamın Galatasaray'ın en önemli futbolcusu olması ile hayatının 360° değişmesini konu alan mini hikayemiz.