12. Bölüm

819 44 2
                                    




Yeliz'in patavatsızca kurduğu cümleden sonra Yağmur yine domates gibi sırıtırken yolculuğun geri kalanı sessiz sedasız geçti. Barış'ın evinin önünde durduklarında gergince arabadan indi Yağmur. Aşık olduğu adamın evine gelmişti, bu çok garip hissediyordu. Kafasını kaldırıp baktığında beyaz, lüks bir villanın önünde durduklarını gördü. Sitedeki diğer villalardan bir farkı yok gibiydi.

Barış ise Yağmur'dan farksızdı. Sevdiği kadın az sonra evine adım atacaktı. Bu hayallerinden bile daha öteydi. Yağmur'u hiç kendi evindeyken hayal etmemişti, buna cesareti dahi olmamıştı. Oysaki kız şu an evine girmek üzereydi.

İkisi de put gibi kalmışken Yeliz onların bu haline güldü ve abisinin elinden anahtarı alıp kapıyı açtı. Önce Yağmur, ardından Barış girdi eve.

"Kucağında geçirseydin eşikten." Dedi Yeliz abisinin kulağına fısıltıyla.

"Seni gebertirim Yeliz." Dedi sinirle. Yağmur duyacak diye aklı çıkıyordu. "Evimize hoş geldin Yağmur." Dedi Barış samimi bir gülümsemeyle.

Özellikle evimize demişti. Yeliz ve kendi eviymiş gibi söylemişti Yağmur gerilmesin diye.

"Hoş buldum."

"Yeliz sen Yağmur'a misafir odasını göster."

Aslında kendi göstermek isterdi ama Yağmur her şeyi yanlış anlamaya o kadar müsaitti ki buna cesaret edemedi. İyi ki geldi şu Yeliz diye içinden geçirmeden edemedi. Hem kardeşini çok özlemişti hem de belli ki Yeliz buradayken onların epey bir mesafe kat etmelerine yardımcı olacaktı. Yeliz ve Yağmur merdivenlerden çıkarken kendisi de mutfağa girdi. akşam yemeği için bir şeyler mi hazırlamalıydı yoksa eve mi söylemeliydi, ya da dışarı mı çıksalardı? Çok muallakta kalmıştı. Salona geçtiğinde Yeliz ve Yağmur'un merdivenlerden gülüşerek indiklerini gördü. Birbirlerine sarılıyorlardı. Ulan be, bir biz sarılamadık diye geçirdi içinden.

"Abi, Yağmur çok güzel kuru fasulye yaparmış biliyor musun?" dedi Yeliz.

"Harbi mi?" diye heyecanla sordu Barış.

"Evet, duyduğuma göre seninde en sevdiğin yemekmiş." Dedi Yağmur. "İstersen bugün yapayım?"

"Zahmet etmeseydin, yorulma."

"Yok ya, niye yorulayım." Dedi ve Yeliz'e döndü. "Hadi Yeliz, sen de bana malzemelerin yerini gösterirsin."

Yeliz ve Yağmur bu seferde mutfağa gittiklerinde sırıtarak televizyonun karşısına geçip ayaklarını uzattı. Televizyondan bir spor programı bulup izlemeye başladı. Ne kadar durduğunu bilmiyordu ama Yağmur'un gelip karşısındaki tekli koltuğa oturduğunu gördü. Kıza saygısızlık olmaması adına hafifçe toplandı yattığı yerden.

"Yeliz telefonla konuştuğu için onu yalnız bırakayım dedim." Diye açıklama gereği hissetti Yağmur.

"Beni o kadar mutlu ettin ki Yağmur..." dedi Barış sonunda yalnız kalmalarını fırsat bilerek. "Şu anda benim evimde olman hayallerimden bile daha öte."

"Ben de çok mutluyum Barış. Hayatıma öyle bir dokundun ki sanki yavaş yavaş her şeyi güzelleştiriyorsun."

Birbirlerine aşkla bakarlarken bu sefer de Barış'ın telefonu çalmıştı. Abi kardeş ne yoğun bunlar diye düşünmeden edemedi Yağmur, şimdi de buradan çıkıp Barış'ı yalnız bırakması gerekecekti. Tam ayaklanacakken durdurdu onu Barış.

"Kalkma Yağmur, özel bir şey değil." Dedi ve telefonu açtı. "Efendim Kerem? İyiyim kardeşim, sen nasılsın? Evet, dün geldi daha. Bir dakika kardeşim." Dedi ve telefonun ahizesini eliyle kapatarak Yağmur'a doğru fısıldadı. "Keremler Yeliz'i görmek için gelmek istiyorlar, kabul edeyim mi?"

Bir Çaresi BulunurWhere stories live. Discover now