"Saçmalama Barış, bugüne kadar bir telefonun eksikliğini hissetmedim. Bugünden sonra da hissedeceğimi zannetmiyorum."Yağmur önden yürürken Barış da peşinden gidiyordu. Onların tartıştığını gören Yeliz yavaş adımlarla takip ediyordu. Güzel güzel konuşurken neden bir anda tartıştıklarını anlamamıştı. Öküz abisi kim bilir ne yapmıştı yine.
"Yağmur'um... Evet, telefonun eksikliğini hissetmiyorsun ama benim aklım hep sende. Neden senden haber alabilme imkanını bana çok görüyorsun?"
Evin önüne geldiklerini anladıklarında Yeliz hiç ses etmeden içeri girdi ve kapıyı kapattı. Abisi ve Yağmur kapının önünde hala tartışmaya devam ediyorlardı.
"Benim telefonum olmadığını, bana istediğin her anda ulaşamayacağını biliyordun. Bunları bile bile benimle sevgili oldun. Şimdi neden bu zor geliyor sana?"
"Mesele zor gelmesi değil. Seni özlüyorum, seni merak ediyorum. Sen o evdeyken korkuyorum. Arayıp sesini duymanın bana ne kadar iyi geleceğini tahmin edebiliyor musun?" dedi. Bir süre bekledi ancak Yağmur'dan cevap gelmedi. "Ne dediysen kabul ettim Yağmur. Temas etmeyeceğiz dedin tamam dedim. Günde sadece şu kadar saat görüşeceğiz dedin tamam dedim. Ne istersen tamam dedim. Seni o kadar seviyorum ki dokunmasam da olur, bunu göze aldım. Seni deli gibi öpmek istesem de, sarılıp kokunu içime çekmek istesem de senin duvarlarını yıkmamak için her şeye tamam dedim. Senden sadece bunu istiyorum. Sırf sesinden mahrum kalmamak için. Bana bunu çok görme." Kızın güzel yüzüne baktı ve parmağının ucuyla çenesini kaldırdı. "Hımm? Hadi güzelim."
"Peki tamam. Ama gidip öyle uçuk bir şey alma, sesimizi götürsün yeter." Yağmur'un babaannesi gibi konuşmasına güldü Barış. Babaannesi Yağmur'u tanısa emindi ki çok severdi. Tam annesi ve babaannesinin hayalindeki gibi hanım hanımcık, çıtı pıtı bir kızdı Yağmur. Gelininiz bu diye tanıştırılacak bir kızdı. Bir gün umuyordu ki onu Rize'ye de götürürdü. Zaten bu yaz tatilinde teklif edecekti, kızın kabul edip etmeyeceğini bilmiyordu ama.
"Sen merak etme, pahalı bir şey almayacağım."
Ertesi gün her ne kadar Yeliz de itiraz etse de Yağmur kalmadı ve onlarla vedalaşıp ayrıldı. Bir sonraki gün de Yeliz gideceği için son görüşmeleri olmuştu bu. Yeliz, Yağmur'a içten bir şekilde sarılıp onu çok sevdiğini ve özleyeceğini söyledi. Aynı şeyleri Yağmur da hissediyordu. Yeliz'e birkaç günde bile çok alışmıştı. Ayrılmak çok zor olmuştu bu yüzden. Yağmur'u bırakıp eve geldiklerinde Barış'ın suratı sirke satıyordu.
"Abi, karın ölmüş gibi davranma." Dedi Yeliz dalga geçerek.
"Allah korusun, alırım seni ayağımın altına."
"Yalnız dikkatini çekerim, Yağmur senin karın değil hala."
"Karım olacağı gerçeğini değiştirmiyor ama."
"O kadar kesin konuşma."
"Konuşurum, Yağmur'um benim gelinim olacak." Dedi hayallere dalarken. "Evlendikten sonra ona istediğim gibi dokunabileceğim."
Yeliz'in içtiği su boğazında kalırken abisine döndü. "İstersen gerisini anlatma abi, inan ki abimin o hallerini aklımdan geçirmek istemiyorum." Abisinin elindeki telefona baktı. "O telefonu niye aldık biz hem?"
"Yağmur'a aldım. İkna edene kadar canım çıktı. Evine dönmesine bu sayede izin verdim." Dedi ve ekledi. "15 pro max aldım ama sana sorarsa öyle çok iyi bir telefon değil de, anlamaz o zaten. Pahalı almayacağıma söz verdim."
İçine hattı taktıktan sonra kendi numarasını, Yeliz'in numarasını, Kerem, Berkan, Yunus ve Aslı'nın numarasını kaydetti. Şimdilik ihtiyacı olan kişiler bunlar olacaktı. Kendisi eklemek isterse eklerdi zaten. Bol dakikalı ve internetli bir paket satın almıştı. Her gece görüntülü konuşup Yağmur'unun yüzünü görmek istiyordu. Bu yüzden internetin bitmesi gibi saçmalıklarla uğraşmak istemiyordu.
YOU ARE READING
Bir Çaresi Bulunur
FanficHayatında çok zorlu bir dönemden geçen Yağmur'un kurtarıcı beyaz atlı prensi Barış Alper ile tanışması ve üstüne üstlük bu adamın Galatasaray'ın en önemli futbolcusu olması ile hayatının 360° değişmesini konu alan mini hikayemiz.