16. Bölüm

3 1 12
                                    

Diriiiirrrriiiiiii

• • •

Dünki krizden sonra Pelin'lerde kalmaya başlamıştım. Benim için hiç bir şey değişmemişti.

"Şok haber!" Diyerek salona girdi Fırat. "Ünlü orospu çocuğu Kaan Akar, Alp Çakır'ı katletti."

"Ay götüm." Diye mırıldandı Bartu.

Azra'nın omzuna yasladığım başımı kaldırdım. Bunun göbeği çıkmaya başlamıştı. Hayırdır Azra?

"Yemek hazırladım, gelin hadi." Diyen sesini duydum Pelin'in.

Gerginlik yaşanmasın diye kalktım. İştahım yoktu ama lafı uzatmak istemediğim için yiyecektim. Yemeye çalışacaktım.

"Barış ile Gökçe nerede?" Diye sordu Fırat. Hakikaten, hangi deliğe girdi bunlar?

"Barış Mersin'e gitti işi varmış, Gökçe de annesinin yanına gitti." Diye cevapladı Azra.

"Vay amına koyayım." Diye mırıldandı Bartu. "Bunlar hiç mi sevgili falan olmadı."

"Yok," dedi Pelin. "Gökçe'nin zaten sevgilisi varmış." nE?

"Ne?" Diye yükseldi Bartu. "Oha."

Onlar sohbete dalmışken ben de çatal ile tabaktaki yemeği sürüklüyordum. Yemek kokusundan midem bulanıyordu. Ayaklanıp masadan kalktım. Odama çıktığımda derin bir nefes alıp verdim. Annemin yanına gitmem lazımdı. Anneme ulaşmam için de bana Kaan lazımdı.

...

"Alp'i neden öldürdün?" Diye sordum Kaan'a. Bu adam beni salmıyordu. Benden max ayrı kalma süresi on iki saat civarı falandı. Neyse. Zaten yarım saat sonra anlaştığımız gibi annemin yanına götürecekti beni.

"Canım sıkıldı. Ne zamandır üzerime kan sıçramadığını fark ettim, ben de neden bu zevki bir orospu çocuğundan almayayım dedim." Sakince söyledikleri gözlerimi devirmeme neden oldu.

"Anlıyorum." Diye mırıldandım. Zerre anlamıyordum. Psikopatın tekiydi.

"İyi misin sen?" Diye sordu yorgun çıkan sesiyle. Mükemmelim Kaancığım. Sayende.

"İyiyim Kaan." Dedim sakince. "Çok iyiyim."

"Özür dilerim." Diye mırıldandı. "Her şeyi unutup tekrar deneyemez miyiz?"

"Unutulabilecek şeyler yaşadığımı düşünmüyorum." Dedim. Haklıydım. "Dahasını kaldırabileceğimi sanmıyorum."

"Keşke zamanı geriye alabilseydik." Dedi saçma bir tını ile. He Kaan. He.

"Yeterdi bence bu kadar." Dedim. "Demek ki düzgün yaşamayı hak etmiyormuşum, etmiyormuşsun."

...

Bir gün önce.

Yediği yumrukla geriye sendeledi Alp.

Kaan'ı şu andan itibaren kimse durduramayacaktı.

"Piç oğlu piç!" Diye bağırarak Alp'i duvara kelepçeledi.

"Ne istiyorsun lan benden?" Diye bağırdı Alp sinirle.

"Ne mi istiyorum?" Diye bağırdı Kaan da aynı şekilde. "Geberteceğim seni kahpenin evladı!"

"Sen Defne yüzünden mi böyle oldun lan?" Dedi Alp. "Sen yapınca bir şey olmuyor ama ben yapınca mı sinirleniyorsun?"

"Sana ne geri zekalı! Asıl sana ne oluyor?"

"Ben abisiyim!" Alp'in dediğine şaşırmadı Kaan. Abisi olduğunu biliyordu.

"Abiliğini bil o zaman! Abi kardeşe bunu mu yapar piç!" Dedikten sonra eline ingiliz anahtarını aldı Kaan. Ve ardından Alp'in kafasına sertçe elindeki ağır demir parçasını geçirdi. Bu, Alp'in kafatasının kırılmasına sebep oldu.

...

Kaan beni annemin yanına getirmişti. Buraya niye geldiğim hakkında hiç bir fikrim yoktu. Gergindim. Sanki bir şey olacaktı.

Annem çok ciddi duruyordu. Masadaydık. Bir uçta ben, diğer uçta o vardı. Başındaki korumaya baş işareti yaptı. Koruma elindeki şeyi sertçe masaya koyunca irkildim. Patenleri görünce yutkundum. Pembeydi bir de. Ay ne zevksizmişim ben, bu ne?

"Doğum günü hediyen." Dedi sert sesiyle. Duygusuz piç. "Birazdan sana hiç görmediğin bir hediye vereceğim."

Ne?

Doğum günü hediyen derken?

Bu gün benim doğum günüm mü?

Ben daha bir şey anlamadan arkamda duran korumanın enseme bir şey batırdığını hissettim. Ardından gözlerim karardı.

...

İ.B.A.

Defne, uyandığında hiç beklemediği bir yerdeydi.

Her yeri bağlanmıştı. Karşısında annesi vardı, yıllar önce onu terk eden annesi.

"Hiç mi vicdanın sızlamadı?" Diye sordu Defne. Şu an bulunduğu ortamı yadırgamamıştı. Alışkındı.

"Peki senin?" Dedi annesi. "Oğlumun öldürülmesinin sebebi olmak hiç mi vicdanını sızlatmadı?"

Defne bir şey anlamamıştı. Karşısına Alp'in cesedini getirdiklerinde gözleri kocaman açıldı. Kafası kan içindeydi. Suratı kandan gözükmüyordu.

"Abindi o senin!" Diye bağırdı annesi. Gözleri hâlâ Alp'in cesedindeyken irkildi Defne.

"Ne?" Abisi miydi? Ne alakaydı?

"Kaan'a dedim. Ne olursa olsun ona bir şey yapma dedim ama onu öldürdü." Diyerek Defne'nin dibine geldi. "Senin yüzünden." Dedi kısık sesle.

Defne, "Bana neler yaptığını biliyor musun sen?" Dedi titreyen sesiyle. "Abimse neden abiliğini yapmadı?"

Çok kısa bir süre Defne'nin yüzüne baktı annesi. Ardından suratına sert bir tokat attı. "Şu an niye buradayız biliyor musun?" Diyerek sertçe çenesini tuttu. "Öldüreceğim seni. Doğduğun gün öleceksin."

"Anne," diye mırıldandı Defne. "Bari sen yapma be."

"Kes be," diye bağırdı. "Senin dramaların ile uğraşamam." Korumasından silahı alıp zerre düşünmeden tetiğe bastı. Defne'yi sol göğsünden vurdu.

• • •















Kısa bi bolum oldugunun farkindayim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 08 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

505Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin