Gecenin Aydınlığı - Jikook

~☆~

Bu gün normalde bölüm atmicaktım internetim yoktu ve uzun yoldaydım. Hazır yeni internetide almışken bir bölüm yayımliyim dedim.

İyi okumalar...♡

"Nasılsın Jungkookie'im?" Jungkook gibi diğer herkes şok olmuş yalnızca Maria'nın sırnaşık formuna bakıyorduk. İlk şoktan çıkan Jungkook olmuş kolunu savuşturup çekmişti. "Seni ilgilendirmez defol!" Arkasından da araya giren Namjoon olmuştu. "Senin ne işin var burda?!"

Parmağını göğüsünün tam ortasında tutup dudaklarını büzdü. Bu iğrenç görüntüye göz devirdim. "Buraya arkadaşlarımla tatil yapmaya gelmiştim ki birde ne göriyim, biricik Jungkook'um burdaymış." Bir kez daha göz devirdim. "Nerden senin Jungkook'un oluyorum?" Tekrar koluna yapışırken dudaklarını tekrar büzdü.

Kusmama az kaldı, ahanda midem ağzımda. "Yapma böyle tekrar başlayabiliriz? Ben bekarım, sende bekars-"

"Değil!" Dayanamadım gene. Tek kaşını  kaldırıp bana döndü, Jungkook tekrar kolundan sıyrıldığında bu sefer boşta kalan ellerini beline yerleştirdi. "Pardon? Ne dedin sen?" Onun gibi ayağa kalkıp kollarımı birbirine doladım. "Duydun işte, bekar değil?" Sinirli bir şekilde tek dudağı hızlıca kıvrılıp eski formuna döndü. "Boş yapma burda herhangi bir kız göremiyorum?"

Bu sefer gülen taraf bendim. "Haklısın o bir kızla çıkmıyor." Tek kaşı tekrar havalanırken ellerini belinden çekip yerleştiricek başka bir yer aradı. "Bir erkekle çıkıyor öyle mi?" Kollarını birbirine dolayıp sesli ve alaylı bir kahkaha bıraktı. Kahkahası durduğunda yüzünde sinsi bir gülümseme ile beni baştan aşağı süzdü. "Kimmiş o sözde erkek sevgilisi?"

Küçük bir gülümseme ile kollarımı hafifiçe iki yana açtım. "İşte tam karşında?" Saçmaladığımın oldukça farkındaydım ancak bu kızdan kurtulmanın başka bir yöntemi yoktu. "Üzgünüm bunu yalnızca 1 seferliğine yerim Jimin." Artık inanması için ne yapmam gerekiyor emin değilim.. "doğru söylüyor!" Arkadan sessizliğini bozan Jungkook yavaşça yanıma geldi.

"Kanıtla!" Duruşunu hiç bozmadan kaşlarıyla beni işaret etmişti. Jungkook hemen yanımda biterek belimden tutup beni kendine çevirdi ve hızlıca dudaklarıma kapandı. Öpmeye başladığı gibi araya dili girmişti. Elleri belimden hızlıca inip kalçalarımı bulmuştu. Beni hızla kucağına alıp dudaklarımdan ayrıldı ve gözlerimin içine bakıp piçimse bir gülümse yerleştirdi yüzüne. "Hazır mısın Jiminie?"

Tek kaşımı kaldırıp kollarımı boynundan azıcık gevşettim. "Buna."  Koşmaya başlar başlamaz kollarımı boynuna tekrardan sıkı sıkı sardım. Benimle birlikte zıpladığında içim çekilmiş ve hafif bir tonda ismini seslenerek bağırmıştım. "BOMBALAMAA!" Manyak çocuk.. ikimizide havuzun dibine gömmüştü işte...

Yerin dibine gerek kalmadan, havuzun dibini boylamıştık... benimle birlikte tekrar havuzun yüzeyine çıktığında bacaklarımı beline sıkı sıkı sarmış koala misali sarılıyordum. Maria'ya bakma gereği bile duymamıştım, gittiğine de  adım kadar emindim. "Sen delisin..." soluk soluğa gözlerimi ovuştururken hafiften fısıldıyordum. Kıkırdamaları kulağıma ulaştığında gözlerimi açıp yüzüne bakmıştım.

"Haklısın deliyim.. sen delirttin beni..." utandığım için kafamı boynuna gömmüştüm kızaran yanaklarımı saklamak adına. Yine kıkırdamıştı. Bense boynunda gizliden gizliye mal gibi sırıtıyordum işte. "Jiminie?" Kafamı yavaşça kaldırıp cevap olarak yalnızca 'hm?'ladım. "Sana bir şey söylemek istiyorum." Tek kaşmı kaldırıp omuzlarına tutundum. "Dinliyorum..?" Gözlerini etrafta gezdirirken kendimi daha fazla tutamicak gibi hissettim.

"Jungkook ben senden hoşlanıyorum!"
"Jimin ben senden hoşalıyorum!"

İkimizde aynı anda söylediğimiz şey ile anında gözlerimiz birbirini bulmuştu. "Ne? Cidden mi?" Kafamı usulca salladığımda ağlicak gibi hissettim. "O halde gerçekten sevgilim olucak mısın?" Kollarımı boynuna sıkı sıkı sarıp, usulca mutluluk göz yaşlarımı saldım. "Olurum. Tüm bedenimle senin olurum." Belime daha sıkı sarılıp boynuma bir kaç kelebek öpücük kondurdu. "Bende tüm herşeyimle senin olmayı kabul ediyorum Jiminie~ söz veriyorum seni herşeyden daha mutlu edicem."