Toplantıdan çıktıktan sonra operasyon yarın başlayacağından, Albay evlere dağılmamıza izin vermişti. Şimdi ise Alpay, ben ve Aras üçümüz, benim evime gidiyorduk.
Aras ne alaka derseniz? Alpay'ın ısrarıyla Aras da bizimle geliyordu.
- Şimdi biz kendi evlerimizde kalamayacak mıyız, görev boyunca?
- Evet doğru Ayça, Albay'ın bizim için ayarladığı evlerde kalacağız.
Demesiyle eve gelmiştik, arabayı park ettikten sonra eve girdik.
Üçümüz yorgunluktan bulduğumuz yere devrilip, uyuyakaldık.
...
Saat dördü beş geçiyordu, Aras uyanalı ise bir saat geçmişti. Ve bir saattir karşı koltukta uyuyan Ayçasını izliyordu.
55 dakika sonra operasyonları başlıyordu fakat Aras, Ayça'yı uyandırmak istemiyordu; hatta ona kalsa operasyona bile katılmasını istemiyordu. Ama söz konusu Ayçaydı bu kadının ne kadar inatçı biri olduğunu biliyordu. Aras buna engel olsa bile, Ayça illaki bu operasyona katılırdı.
Söz konusu kadın Ayça'sı olunca, Aras için akan sular duruyordu.
Karşısındaki kadını izlemeye devam ederken, birden huysuzlaşan ve mırıldanan Ayça'nın gözünden bir damla gözyaşı akmıştı.
Aras anlamıştı.
Ayça kabus görüyordu, anne ve babasını...
Aras daha fazla dayanamayıp Ayça'nın gözünden yanağına doğru süzülen yaşı, baş parmağıyla yavaşça sildi.
Ayça yavaş yavaş uyanıyordu.
Aras, Ayça'nın şuan ki yakınlığından rahatsız olabileceğini düşünüp; o daha gözünü açmadan yanından uzaklaştı.
...
Gün henüz doğmamıştı lakin vücudum erken kalkmaya alışkın olduğundan erkenden kalkmıştım.
Saate baktığımda 4.13'tü.
Kalkıp hazırlanmaya koyuldum ki, karşımda duran Aras'ta uyanmış banyoya doğru ilerliyordu.
- Aras!
Diyerek seslendiğimde, Aras durup arkasını döndü.
- eee şey...
Diyerek yavaş adımlarla yanına ilerliyordum. Dibinde durmamla Aras afallamıştı.
-Aras
- Hı?
Diyerek şaşkınlığını üstünden atamayarak cevap verdi.
Hızlı adımlarla banyoya girip, kapıyı kilitledim.
Kapıyı kilitlememle kapıya sırtımı yasladım, işin garip yanı kalbim çok hızlı atıyor ve soluklarım çok hızlıydı. Kendime çekidüzen verip duşa girmiştim.
Üstüme siyah bir crop, altıma ise kısa beyaz bir şort giymiştim. Saçımı topuz yapıp çıktım, banyodan.
Makyaj yapmamıştım, zaten operasyon için tekrardan karargahta hazırlanacağım.
Benim çıkmamla, Aras söze girdi.
- Sonunda, çıkabildin.
- Hadi hadi, çabuk hazırlan. Alpay kalktı mı?
- Yok kendileri henüz saat erkenmiş, karargaha gitmek için. Sen geç hazırlanıyormuşsun o süre zarfında o da uyuyormuş. Zaten beş dakikada hazırlanıyormuş. Alpay bey kelimesi kelimesine iletmemi istedi.
Dedi ve söylenerek içeri girdi. Bende Aras'ın haline güldüm.
Sonra Alpay'ı uyandırmak üzere, salona girdim.
Alpay'a internetten mehter marşı açıp, hoparlöre verdim.
Tabii son ses açmayı da unutmadım.
Marşın çalmasıyla Alpay yerinden sıçradı. Bir de binbaşı olacaktı, bunu askeriyeye nasıl almışlardı anlayabilmiş değildim.
Tamam kabul, görevinde başarılıydı.
Ama bir askerin karakteristik özelliklerini taşımıyordu.
Uyanmasıyla bana sövmeye başlaması bir olmuştu.
- Hay Ayça! Ben senin yapacağın işi seveyim. Bir kez de insan gibi uyandır.
- Kabahat bende değil ki.
- Ha bende öyle mi?
- Tamam sen benden seni insan gibi uyandırmamı istedin de mi?
- Evet.
- İşte karşımdaki, insan olsa bende onu insan gibi uyandı...
Daha cümlemi bitirmemiştim ki, kolumda bir sızı hissettim.
Alpay bana terlik atmıştı.
Ben annemden bile terlik yememiştim ama Alpay'dan yemiş oldum.
Hızlıca koşmaya başladım.
- Gel lan buraya! İnsan değilim öyle mi?
- Ne yani yalan mı söyleyeyim.
Dememle daha çok kudurdu.
Ben tam banyonun önünde geçiyordum, Aras banyodan çıkmıştı. Koşarak arkasına saklandım.
- Aras yardım et! Lütfen.
- iki dakikada, gene noldu?
- Valla ben bir şey yapmadım. Dedim " Alpay kalk karargaha geç kalacağız" , o da sen beni nasıl uyandırırsın diye kovalamaya başladı.
- Şuan nerede?
- Bilmiyorum ki. Ben canımı zor kurtardım.
Demiştim Alpay dibimde bitmişti. Ben de panikle, birden Aras'ın sırtına atlamıştım.
İkisinin şaşkın bakışlarına mahrus kalırken. Aras'ın kulağına yaklaşıp " Aras lütfen beni Alpay'dan kurtar, bak söz ne istersen yaparım" dememle sırıtmaya başladı.
Bana doğru fısıldayarak " Ne istersem mi?" demesiyle yutkunmuştum.
-Evet duyamadım. Yoksa seni indireyim de Alpay seni haşatını mı çıkarsın?
Alpay'a baktığımda köşede durmuş, öylece bize bakıyordu. Aras'a bulaşmak istemediğinden bana yaklaşamıyordu. Ama Aras'ın sırtından inersem, ayvayı çok pis yerdim. Yani kıdemli üstteğmen olabilirdik ama karşımdaki de binbaşıydı.
Mecbur Aras'a az önce yapmış olduğum teklifi kabul ettim.
Aras ise geç kalıyoruz bahanesiyle, ikimizi de evden çıkarmıştı.
Alpay yol boyunca benden bunun intikamını alacağını söyleyip durmuştu.
En sonunda karargaha gelmiş, üniformalarımızı giymiş; toplantı yapılmış.
Görevlerimiz için kılık değiştiriyorduk daha doğrusu görevimize uygun şekilde hazırlanıyorduk.
Ben üstüme siyah, v yaka dizlerimin üstünde biten bir elbise. Altına düz siyah bir çift topuklu ayakkabı giymiştim.
Nude tonlarda bir ruj, gözaltı kapatıcısı; rimel ve glossla makyajımı bitirmiş, saçımı ise açık bırkmıştım.
Ben hazırdım.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bayrağın Gölgesinde
ActionKıdemli Üstteğmen Ayça Binay Barlas Yüzbaşı Çınar Aras Burçak