17. Bölüm: Ani Gelişen Olaylar

97 6 0
                                    

Ne yaptığını anlamak adına ona bakmıştım.
"Asansörü neden durdurdun, kameralardan görürlerse şüphelenirler?"
"Sen o adamla aynı odada mı kalacaksın gerçekten, neden kabul ettin, sana zarar verebilir sen bunun farkında değil misin; çevirdiği pislikleri bilmene rağmen nasıl kabul edersin?"
"Aras sen neyden bahsediyorsun, bunun bir görev olduğunun ve benim de asker olduğumun farkındasın değil mi?"
"Ne olursa olsun kendini atmayacağını söylemiştik, kendine dikkat edecektin."
" Aras sen iyi misin? Ben sanki keyfimden kabul ettim, görev-" diyordum ki sözümü kesip. " Başlarım görevine senden önemli değil." Demesiyle kalakalmıştım.
" Aras biz askeriz konu vatansa, konu sadece memleket ve onun istikbali olduğunu biliyorsun"
" Tabii ki de öyle, ama yine de kabul etmesen hayati bir şey kaçırmayacaktık. Başka bir yolunu bulabilirdin."

"Aras ne öğrenirsek bizim faydamıza bunun için elime gelen her fırsatı kullanacağım."

" Ayça anlamak mı istemiyorsun?"
" Neyi anlamak istemiyorum, açık konuş?"

" Bu adamla bu kadar yakın durman hem tehlikeli, hem de-"
" Hem de ne?"
" Anla işte-"
Arasın lafını bölen şey benim telefonum olmuştu.
Kim olduğuna bakıp hemen yanıtlamıştım.
" Komutanım asansörden artık çıkmanız gerek, Kadir size bakmaya geliyor."
" Tamam Mehmet, kapat."

Demesiyle aceleyle Aras'a dönüp " Çabucak buradan çıkmamız gerek, Kadir geliyormuş."
" Tamam sakin ol" demiş ardından asansörün durduğu tuşuna basıp yeniden çalıştırmıştı.
Asansörün kapısının açılmasıyla, elimden tutarak beni peşinde sürüklemişti.
Bizi yangın merdivenlerine getirmiş oradan ise personel odasına sokmuştu.
İkimizde nefes nefese kalmıştık koşturmacadan.
Tam konuşacaktım odanın dışından adım sesleri geliyordu. Panikle Aras'a dönmüştüm ki Aras bırakmadığı elimden çekerek dolap ile duvar arasında bir yere saklamıştı bizi.

" Ar-"
Yine sözüm bölünmüştü, bu sefer de odaya biri girmişti. Aras'ta beni susturmak adına avcunu ağızımın üstünde tutarak konuşmamı engellemişti.

Her şeyin bu kadar hızlı gelişmesi yetmezmiş gibi, kalbim göğsümden çıkmak istercesine hızlı bir ritim tutmuştu.

Aras'la olan yakınlığımız, elinin ağzımın üstünde olması birde üstüne yaşadığımız adrenalin derken kızarmıştım.

Bunda koşuşturmanın etkisi olması lazımdı, hastalıktan ve uzun süre göreve çıkmadığımızdan direncim düşmüştü.
Başka ne olabilirdi ki?

Düşüncelerime son verip gelen kişiyi dinlemeye başladım.

" Kadir bey, Aslı hanımı sormuş, hiç gördün Aslı hanımı?" demişti garson resepsiyonere.

" Yok görmedim, çantasını alacağını söylemiş. Yemek yedikleri masaya bakmanızı istedi."
" Baktım çanta falan yoktu, almış olmalı."
" Heralde, biz iyisi mi gidip Kadir beye bakalım."
Demiş ve çıkmışlardı.
Aras'a dönüp baktığımda gözlerindeki şaşkınlıkla bana bakıyordu.
Şuan ki yakınlığımızı yeni fark etmiş olmalıydı.
  Birbirimizin gözlerine bakıp dalmıştık ki, kendime gelmemle elini bırakıp olduğumuz yerden çıkmıştım.

" Ben Kadir'in yanına gideyim şüphelenmesin, Mehmet'in kamera kayıtlarını sildiğinden emin ol." Diyerek bir şey demesine fırsat vermeden odadan çıktım.

...

Sonunda Kadir'in odasına gelmiştim.
Kadir bana dönerek " Nerede kaldın, aradım ama hiçbir yerde bulamadım seni?" demişti.
" Aramana gerek yoktu, çantamı aldıktan sonra hava almak için terasa çıkmıştım."
Deyip hızlıca bana ait olan yatak odasına girdim.
Bugün yeterince yorulmuştum.
Biran önce uyumak istiyordum.

...

Camdan odaya süzülen ışıkla, gözlerim açılmıştı.
Kalkıp dün yorgunluktan silemediğim makyajımı silmiştim odada bulduğum ıslak mendille.

Yüzümü yıkayıp, saçımı başımı düzelttikten sonra odadan çıkmıştım.
Kadir salondaki yemek masasında kahvaltı ediyordu. Bana bakıp masayı işaret etti.

Kahvaltı iki kişilikti.

Bende sandalyeyi çekip yanı başına oturdum.
" Kadir bey bugünkü programınızda Abdullah bey ile saat üçte toplantınız var, Serkan beyle seçtiğiniz modeller için ajansa gideceğiniz saat dörtte."
" Tamam Aslı, kahvaltını yap ardından sana geçeriz."

Bayrağın GölgesindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin