Neye uğradığımı şaşırmıştım, Aras şuan bana sarılıyordu.
Ben de ona sarılmak için kollarımı vücuduna saracağım sırada, doktorların hepsi ameliyathaneye doğru koşmaya başladı. Aras kollarını benden ayırdı ve uzaklaştı, arkasını döndü ve doktorların geldiği yöne doğru ilerledi.
Anlık bir afallamıştım, kendimi boşluğa düşmüş gibi hissetmiştim. Ne saçmalıyordum ben böyle, kendime gelip hemen bende ameliyathaneye doğru ilerledim.
Hiçbir doktor veya hemşire çıkmıyordu. Hepimiz kapıya bakıyorduk, sonunda kapı açıldı dönüp kapıya baktık. Bir hemşire koşarak ilerliyordu ki Aras hemşirenin " anneme ne oldu, neden böyle koşuyorsunuz ; neden kimse birşey demiyor? "dedi. Hemşire " Beyefendi lütfen çekilir misiniz? İşime yapmama engel oluyorsunuz, gerekli bilgileri az sonra vereceğiz size " demesiyle birlikte onu hemşirenin önünden çektim ve sımsıkı sarıldım. Kulağına fısıldadım " ne olursa olsun yanında olacağım " dedim. Aras " gerçekten yanımda olacak mısın " , " evet, olacağım".
-Söz mü?
- Söz.
Bu soruları sorarken sanki o değil de, küçüklüğü karşımdaydı. Aras kollarını bana daha sıkı sardı. Ben de sırtını sıvazlarken aklıma daha demin düşündüğüm konu geldi: iyi de ben Aras'ın küçüklüğü hakkında hiçbir şey bilmiyordum ama onun küçüklüğünü nasıl gözümde canlanabiliyordu.
O sırada doktor çıktı koridora, Aras'la birbirimizden ayrıldık. Doktor "Sevgi Hanımın durumu kritik son saatlerini geçiriyor olabilir, kendinizi her duruma hazırlayın ve bence annenizle vedalaşın." Deyip gitti bunları duyan Aras gözleri dolmuştu, ablası gelip Aras'a sarıldı ve Aras'ta ablasına ...
İlahi bakış açısı
Aradan 5 dk geçmişti, Aras ve ablası birbirlerine hala sıkı sıkı sarılıyorlardı.
Doktor gelip "Annenizi görmek ister misiniz?" dedi. Bunu demesiyle hepsi ayağa kalktı "evet, lütfen" deyince, Doktor "Yalnız bir kişi, siz karar verin kimin gireceğine karar verin 5 dakika sonra size bir hemşire göndereceğim" deyip.
Aras kardeşlerine "Lütfen" dedi. Hepsi ona onu sözleriyle değil de, gözleriyle onayladı.
Hemşire gelmişti, onu yoğun bakıma girmek için Aras'ı hazırladılar. Aras yoğun bakıma girdi. Biz de onu camdan izliyorduk.
Aras'tan
Annemin yanına girmiştim , annemi bu halde görmeye hiç alışkın değildim. O her zaman erken kalkardı, gün içinde bile uyumayan bir kadının benim annemin sonsuza kadar uyumasından bahsediyorlardı. Bu nasıl mümkün olabilirdi, bahsettiğimiz kişi benim annem annemiz Sevgi Burçak'tı o Şehit karısıydı ona böyle yatmak uyumak yakışmazdı.
Bunun sorumlusu bendim, belki onu dinleseydim herşey daha farklı olabilirdi.
Annemin yanına eğilip elini avucumun içine aldım. Avucunu öptüm.
- Annem, ben çok özür dilerim seni üzdüğüm için lütfen sana yalvarıyorum beni affet.
Gözümden birkaç damla yaş aktı.
"Sen affedilecek birşey yapmadın ki oğlum, seni affediyorum hakkım da sütüm de sonuna kadar helal olsun sana oğlum."
Ne annem uyanmıştı, bu cümleyi yavaş yavaş biraz zorlanarak söylemişti ama annem uyanmıştı!
-Oğlum
-Annem, kendini yorma bekle ben doktorları çağırıyım.
-Oğlum, dur otur şuraya sana söylemem gereken konular var.
-Acelesi ne anne, sonra anlatırsın.
-Oğlum ben hissediyorum bugün benim son günüm, artık babanla kavuşacağız.
-Anne lütfen böyle konuşma
-Oğlum ,beni kesmeden dinle ve bana ne olursa olsun bizi ailen bileceğine söz ver.
-Anne bunu sözü mü olur siz benim tek ailemsiniz, bu hiçbir zaman değişmeyecek.
-Söz ver!
-Söz, annem söz.
-Sen hep bebeklik fotoğraflarını sorardın ya
-Evet sende o zaman fotoğraf makinemiz bozuldu, ondan çekemedik demiştin.
-İşte o öyle değil oğlum sen küçükken bizimle birlikte değildin baban ve ben senin biyolojik anne ve baban değiliz.
Anlamaz bakışlarla anneme baktım tam dudaklarımı araladığım konuşacağım sırada.
-Sus ve dinle. Baban seni caminin avlusunda ağlama sesinden bulmuş , hemen eve getirdi. Seni bir sepetin içine kundağın içine sarılı koymuşlardı. Üstünde de bir not vardı, yazıyordu ki "Lütfen kim olduğumuzu araştırmayın, polise gitmeyin ona bakın. Biz ona aile olmaya hazır değiliz, onu istemiyoruz. " Bunu senin de bilmeye hakkın var oğlum. Şunu unutma ki biz seni kendi öz evladımız gibi sevdik sen bizim öz oğlumuzsun, annelik sadece doğurmak değil oğlum biz seni büyüttük , sen ilk bize anne baba dedin. Sana bisiklet sürmeyi baban, yemek yapmayı ben ablan ödevlerine yardım etti sen kardeşlerine abilik yaptın baban gittikten sonra evin erkeği sen oldun. Ailen için okuldan sonra gece gündüz demeden çalıştın oğlum biz seni hiçbir zaman kendimizden ayırmadık.
Duyduklarım doğru muydu? Benim ailem öz ailem değil miydi şimdi.
- Anne lütfen şaka olduğunu söyle!
-Değil oğlum, lütfen benden sonra kardeşlerini bırakma.
-Onlar biliyorlar mıydı?
-Evet biliyorlardı.
-Oğlum lütfen bizi affet.
-Anne ne olursa olsun bunu benden saklamamalıydınız söylemeliydiniz. Ama siz benim tek öz ailemsiniz. Aile olmak dünyada getirmek, kan bağı demek değil. Benim hakkım sana da babama da sana da helal olsun kardeşlerim konusunda da merak etme.
-Oğlum
Sevgi Hanım yani annem olan kadın beni çekip sarıldı, öptü.
-Kardeşlerine onu çok sevdiğini söyle.
Deyip gözlerini kapadı, cihaz birden ötmeye başladı hemen kalkıp doktor diye bağırdım.
Doktorlar beni çıkardı "Anne ne olur, uyan şuan değil olmaz ." Doktor onu hayata döndürmeye çalışıyordu. Birden hepsi durdu.
Doktor: Ölüm saati 00.34
...
Evet bir bölümün daha sonuna geldik.
,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bayrağın Gölgesinde
AcciónKıdemli Üstteğmen Ayça Binay Barlas Yüzbaşı Çınar Aras Burçak