Kadir beyin odasından çıkmıştık.
Beni eve bırakacağını söylemişti. Bunu emir kipiyle söylemiş olmasına gıcık olmuştum.
Reddetmiş olsam da vakit kaybetmemek adına ısrar etmişti. Daha fazla diretirsem şüphe edeceğinden kabul etmiştim.
Albay'ın verdiği adresi bildiğimden, yolu tarif etme konusunda bir sıkıntı yaşamamıştım.
Yolculuk boyunca ikimizde suskunluğumuzu korumuştuk.
Eve gelmesini teklif etsemde, arabada bekleyeceğini söylemişti.Ben de toplantı için hazırlanmaya başlamıştım.
Daha doğrusu hazırdım.
Üstümde beyaz düz bir crop, altımda siyah mini etek vardı. Ayakkabımsa siyah topuklu ayakkabı ve düz siyah zincirli bir çanta almış, saçımı açık bırakmış; sade bir makyaj yapıp, kırmızı bir ruj sürerek hazırlanma faslını noktalamıştım.
Evin kapısını çekip, Kadir'in yanına inmiştim.
Beni görmesiyle üstümü süzmüş, öyle bir baktıktan sonra " Gidelim artık " demişti.
...
Otele gelmiş, masaya yerleşmiştik. Hemen bizim ardımızdan karşı şirket sahipleri gelmişti.
Adamın adı Serkan olmalıydı. Yanındaysa asistanı olduğunu tahmin ettiğim bir kadın vardı.
Asistanı suskun biriydi. Gerekmedikçe konuşmuyordu, konuşmaya çalışmıştım ama kadın hiç oralı olmamıştı açıkçası umurumda değildi. Ben konuşmuş muydum? Konuşmuştum.Serkan beyin bir moda tasarım şirketi vardı. Bizimle de ürünlerini pazarlamamız için anlaşmıştı şuan ise modellere bakıyorduk.
Kadir bey ve Serkan bey hala içlerine sinen bir model bulamamışlardı.
Serkan bey bana bakıp " Aslı sen ne diyorsun, sence bu modellerden hangisi daha iyi hiç yorum yapmadın?" "Bence sabit bir modelde kalmayın parçaya göre model seçin." "Nasıl yani?" dedi Serkan bey.
" Yani burada beyaz uzun yırtmaçlı ve taşlı elbiseyi bence en iyi esmer veya kumral uzun boylu bir model taşır, veya şu siyah mini elbiseyi beyaz tenli bir model taşıyabilir."
Diyerek modelleri gösterdim, elbiselerde birlikte.Kadir ve Serkan seçimlerimden memnun kalmış olacaklardı ki kabul etmişlerdi.
Onlar konuşmaya devam ederken ben yemeğimi yiyordum. Baya acıkmıştım.
...
- Sizinle ileri bir tarih için en yakın zamanda toplantı ayarlayacağımdan emin olabilirsiniz.
- Bir sonraki sefere görüşmek üzere Kadir bey ve Aslı hanım.
- Görüşmek üzere.Diyerek vedalaşmıştık.
Sadece Kadir ve ben kalmıştık.
- Bugün iyi iş çıkardın.
- Bu benim işim.
- Ben genelde otelde kalırım, bu gecede kalacağım istersen sende kalabilirsin. Yani gitmek zor olur diye.Teklifi saçma gelsede görev icabı mecbur kabul etmiştim.
Resepsiyona gidip benim için oda hazırlamalarını söylemiş, oda kalmadığını öğrenmiştik.
" Benim odamda kalır mısın, süit oda benimki başka yatak odası da var; senin için sıkıntı olur mu?" demişti.
Kabul etmek zorunda olduğum için " Yok olmaz " demiştim ki.
Arkadan gelip bizi dilediğini görmediğim Aras'a takılmıştı gözlerim.
Gözlerinde bariz bir kırgınlık vardı. Bana hayal kırıklığıyla bakıyordu sanki. Bu bakışların karşısında kendimi boğulmuş, ezilmiş hissettim.Sanki yanlış bir şey yapmış gibi.
Bu bir operasyondu ve bende bana verilen görevi yerine getiriyordum. Yapabileceğim başka birşey olmadığı gibi yanlış birşey de yoktu.
Bizimle ilgilenen resepsiyoner " Kerim bey, Kadir beyin odasına kadar kendilerine eşlik edin, eksik bir şey var mı bakın." Demişti.
Aras ise kafa sallamıştı. Aras operasyondaki adı Kerim idi....
Kadir ve ben arkada, Aras ise önümüzde ilerliyorduk.
Bize kapıyı Aras açmıştı. Kadir 'gidebilirsin' demesiyle odadan çıkmıştı.
Kadir'e dönüp " Ben çantamı aşağıda unutmuşum alıp geliyorum." "Söyleyelim getirsinler" demişti. "Yok gerek yok ben alırım" diyerek odadan çıkmıştım.
Yemek yediğimiz masadan çantamı almış, asansöre binmiştim. Tam asansörün kapıları kapanıyordu ki içeriye bir kol uzandı.
Asansöre Aras girdi. Ben gideceğim katı tuşlamış, önüme dönmüştüm. Aras'a bakmamıştım bile, asansörün kapıları kapanmıştı.
Aras birden asansörün tuşuna basıp, asansörü durdurmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bayrağın Gölgesinde
ActionKıdemli Üstteğmen Ayça Binay Barlas Yüzbaşı Çınar Aras Burçak