Toplantı bitmişti. Toplantı odasından çıktık hepimiz.
Aradan bir hafta geçmişti ve biz o günden beri Aras'la hiç konuşmamıştık. O benden uzak durmayı tercih ediyordu bende onun tercihine saygı duyuyordum ve ondan uzak duruyordum.
Bir haftadır hiç görev gelmemişti sonunda göreve çıkıyorduk. Daha doğrusu yarın sabah beşte operasyona gidecektik.
Üstümü değiştirip karargahtan çıkacağım esnada biri bana seslendi.
-Ayça
Bu ses Alpay'a aitti ve ben Alpay'ı görmeyeli yıllar olmuştu. Hemen arkamı döndüm ve yanılmamıştım.
-Alpay!
-Vay be benim güzelim büyümüşte güzelleşmiş. Ama hala bana abi demiyor.
- Demeyeceğim tabii aramızda sadece iki yaş var.
Deyip koşarak ona sarıldım oda kollarını belime sardı.
-Tekrardan karşılaştık ha?
- Gerçekten hangi rüzgar attı seni buraya?
- Yarın öğrenirsin.
- Yani yarına kadar burada mısın, ama ben yarını bekleyemem ki şimdi söyle lütfen?
- Kızım az bir dur, bekle sabret ne olacak yani!
- iyi peki.
- Trip mi atıyorsun sen bana
- Hayır ne alaka yani?
- Hadi ama yarın zaten öğreneceksin.
- İyi tamam , sen onu bırakma bende kalacaksın de mi?
-Ben sana rahatsızlık vermeyeyim.
-Saçmalama! Ne rahatsızlığı, itiraz kabul etmiyorum bende kalıyorsun.
Alpay birden hazır ola geçip " Emredersiniz komutanım" diye bağırdı.
- Alpay Allah aşkına ne yapıyorsun.
Diyerek onu arabama doğru kolunu tutarak çekiştirdim o da itiraz etmeden arabaya doğru yürüdü.
Arabaya bindik ben şoför koltuğuna oturdum Alpay ise yan koltuğa geçti, arabayı çalıştırdım eve doğru yola çıktık.
Alpay benim harp okulumdan arkadaşımdı, bir kızı kuytu bir yerde sıkıştırıyorlardı ben de kızı kurtarmak için direk adamlara dalmıştım, kızı kurtarmıştım da ama sonrasında adamlar bir şekilde benim kaldığım yeri öğrenip 20 kişilik grupla beni sıkıştırmışlardı. Elimden geldiğince mücadele etmeye çalışıyordum ama bir yerden sonra yorulmuştum adam bana elindeki çakıyı geçiriyordu ki biri buna engel olmuştu o tarafa baktığım da Alpay adamın elinden çakıyı alıp kolunu ters döndürmüştü ardından tekme atmıştı.
Bende ayağa kalkıp başka bir adama yumruğu geçirmiştim ve Alpay'la birlikte adamları haklamıştık. Daha sonra Alpay ile aynı okula gittiği öğrenmiştim ve böylece tanışmıştık.
Bu yüzden Alpay'ın yeri bende çok ayrıydı, abi kardeş gibiydik.
Eve sonunda gelmiştik.
Aras
Ayça'dan bir haftadır uzak duruyor onunla konuşmuyordum Ayça'da bu duruma ses çıkarmıyordu.
Ayça'ya baktıkça birden kalbim sanki yerinden çıkmak istermiş gibi hızlı bir ritim tutuyordu.
Bu hisler bana çok yabancı değildi ama ben Bige'me ihanet edemezdim hele ki o benim yüzümden ölmüşken...
Toplantıdan çıktıktan sonra arabama doğru gidiyordum, biri Ayça'ya seslenmişti.
Birbirine sarılmışlardı yabancı bir adam Ayça'ya sarılıyordu, o an öylece donakaldım. Acaba yabancı adam Ayça'nın neyi oluyordu, sevgilisi mi?
Sonrasında kendime geldim, beni ilgilendirmezdi sevgilisi olsa dahi.
Arabama binip eve gittim.
Ayça
-Anlat bakalım, neler var, neler yok*
-Ne gibi?
-Misal işte kız arkadaş falan, benim ne zaman yengem ve yeğenim olacak. Evlen artık ya?
-Oha! Yavaş gel beni bir dakikada evlendirdin üstüne bir de çocuğum oldu.
-Ya, fena mı işte böyle küçük tatlı bir kızın oğlun olsa?
-O kadar meraklıysan senin olsun, biz sevelim.
-Yok kalsın, benim için çok uzak bir ihtimal. Ben evlenmem.
-Bu kadar emin konuşma bir bakmışsın evlenmişsin.
-Yok daha neler! Neyse hadi kalk yemek yiyelim.
-Yemek var mı ki?
-Yok ama yapacağız.
-Valla ben elimi sürmem, dışarıdan söyleyelim.
-İyi tamam be.
-Ben bir lavaboya gidip geliyorum.
-Tamam, yemek gelirse ben bakarım.
Kafa sallayıp lavaboya girdim. Midem çok bulanıyordu ve başım dönüyordu sanırım son zamanlarda olanlar üstüne zayıf bir bünyem olumca olumsuz etkilenmişti diye düşünüp elimi yüzümü yıkayıp çıkacağım esnada ayağım kaydı ve kafamı sert zemine çarptığını hissettim.
Etraf kararmaya başlamıştı, gözlerim kapanıyordu daha fazla kendimi tutamadım ve kendimi karanlığın kollarına teslim ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bayrağın Gölgesinde
AcciónKıdemli Üstteğmen Ayça Binay Barlas Yüzbaşı Çınar Aras Burçak