Hatalarım varsa affola. İyi okumalar~
——————
Twenty One Pilots - Next Semester
Uzakta duran parka sonunda gelme iznim olduğu, o 7 yaşımı hatırlıyordum. Ellerimdeki kana bakarken, kendimi bir anda, o yaşımda bulmuştum.
Ondan önce, babam parka gitmeme izin vermezdi. Tuhaf bir adamdı, bakışlarını hep korkutucu bulurdum. Parkta oynarken başıma bir şey gelmesinden, kaçırılmamdan korktuğunu söylerdi annem bana, benim için endişeleniyormuş. Babam bunu bana asla söylememişti, zaten ona inanmazdım.
Fakat bir gün, beni parka götürmeye karar vermişti. Ne kadar heyecanlı olduğumu hatırlıyordum, kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Parka girdiğimde, etrafımdaki yaşıtlarımla konuşmak için gülümseyerek koşmaya başlamış, oynadıkları oyunlara dahil olmak için yanlarında dolaşmıştım. Fakat kimse beni tanımadığından, oyunlarına da almamışlardı.
Canımı sıkmamıştım. Boş bulduğum bir kaydırakta kayarken, kendi hayali arkadaşlarımla oynadığımı hatırlıyordum. O ana dek, her şey o kadar iyiydi ki, mutluydum, hayali arkadaşlarım tek arkadaşlarım olduğu için onlarla bulduğum bir oyunu oynuyordum. Bazen çocuklarla konuşmaya çalışıyordum, fakat pek becerikli değildim.
Babam hep derdi, sen becerikli bir çocuk değilsin diye. Bu yüzden konuşmaya çekindiğim için de beni sevmemiş olabilirlerdi. Bilmiyordum. Fakat içlerinden birisinin de kendim gibi dışlandığını gördüğümde, hayali arkadaşlarımla yan yana durmuş onları izliyordum. Babamın park için sabrı doluyor gibi yanda kolları bağlı duruyordu.
Elimdeki oyuncağımı sıkıca tutarken, kaydırakta arkasından sırtına vuran çocuğun elindeki oyuncağını çalıp kaçmış çocuğa bakıyordum. Ağlıyordu, o diğer çocuk ise onun oyuncağını almış ve gülüyordu. Kaşlarımı çatmış, neden böyle yaptığını anlamaya çalıştığımı hatırlamak zor değildi. Ardından, yere düşen çocuğun yanına gitmiştim, onu yerden kaldırmış, ağlaması durmadığı için oyuncağımı ona hediye etmiştim. Birlikte oynarız, demiştim ancak oyuncağımı ona verdiğim gibi çocuk ağlamasını keserek kaçıp gitmişti.
Ben arkasından bakakalırken, çocuk oyuncağıma sıkıca sarılarak başka bir kalabalıktaki çocukların arasına karışmış, ben ellerim boş kalırken gözlerim dolu dolu, giden oyuncağıma bakıyordum. En sevdiğim oyuncağımı mutlu olması için vermiştim, belki arkadaş oluruz sanmıştım. Ne kadar hayal kırıklığına uğradığımı hatırlıyordum. Fakat o günden aklımda kalanlar bunlar değildi.
Ben oyuncağımın arkasından sessiz sessiz gözyaşı dökerken beni sırtımdan tuttuğu gibi kaldıran babamla kalbime giren korkuyu hatırlıyordum en çok. Sinirle bana bakan korkunç gözlerini. "Bana bak." demişti. "Sen bu kadar aptalsın işte. İnsanlara iyilik yapacağını mı sandın? Karşılığı işte bu olur." Yüzüme attığı tokatla ağlamamı tutmayı öğrenmiştim, küçük başım yana kayarken gözyaşlarım sessizce dökülüyordu.
"Şimdi gidip o çocuktan oyuncağını alacaksın." dediğinde başımı kaldırıp babama bakmıştım, ne yapacağımı bilmiyordum. "Babacığım, nasıl alabilirim ki?" Ağlaya ağlaya konuşmama öylesine sinirlenmişti ki, beni bir hışımla yere bırakıp sırtıma vurarak o çocuğa doğru itmişti. "Git ve sana ait olanı al, Baekhyun."
Babamın sözleriyle acıyan yanağım ve kaybettiğim oyuncağımla çığlık çığlığa ağlamak yerine, korka korka çocuğa gittiğimi hatırlıyordum. Gözyaşlarım hâlâ düşerken, çocuğu kolundan tuttuğum gibi yere fırlatmıştım.
Çocuk onu yere atmamla ağlamaya başlarken hemen elinden oyuncağımı aldım. "Neden böyle yaptın ki?" Çocuğa üzgün sesimle söylememle, annesinin ona yardımda geldiğini ve beni azarladığını hatırlıyordum. Ben ise sessizce, hayali arkadaşım omzumu patpatlarken orada durmuştum. Çocuğun yere düştüğü için kanayan dizine baktığımda ise, bana hiç tuhaf gelmemişti o yara. Bak, demek istemiştim, bende bir sürü var.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Bet On Losing Dogs // Chanbaek
FanfictionI bet on losing dogs, I know they're losing and I'll pay for my place by the ring, Where I'll be looking in their eyes when they're down, I'll be there on their side, I'm losing by their side. (2024)