Hatalarım varsa affola. İyi okumalar~
————
The Neighbourhood - Cry Baby
Chanyeol ile ramen yiyerek sessizce bitirdiğimiz günün sabahı, herhalde geç uyanırım diye düşünsem de babam ile olan taze anılarım beynimi zehirlemişti, yüzünü rüyamda gördüğüm için sabahın 9'unda diken gibi dimdik gergin bir şekilde yatakta oturuyordum.
Chanyeol'ün hâlâ uyuduğu yatağına baktığımda yüzüne kadar çektiği yorgan ile, hiçbir kötü rüya görmeden mışıl mışıl uyumasına da durduk yere özenmiştim.
Dün ona her şeyi anlattıktan sonra benimle uğraşmayı bırakır diye düşünsem de sanırım Chanyeol benimle arkadaş olma konusunda ciddi bir inat yapmaya karar vermişti. Babasının bile fark ettiği bu değişik davranışlarının bana denk gelmesinin sebebini bilmiyordum, açıkçası Chanyeol'ün diğerlerine farklı olmadığını sanardım ancak Chanyeol'ün babası ona bu konuda bir şeyler öğretmeye çalışıyor gibi duruyordu. Onunla bu konuyu konuşmamıştım ancak merak ediyordum, acaba diğerlerine karşı böyle değilse, ne sebeple bana karşı bu kadar iyiydi?
Bunun bana en mantıklı gelen cevabı, beni farklı görüyor olmasıydı. Sonuçta etrafında her zaman zengin ve şımarık züppeler olmuştu, gerçek bir problemin ne olabileceğini dahi tahmin edemiyor olabilirlerdi. Herif çocukken kreşten kaçıp oynadığı normal bir çocuğu dahi hâlâ anıyordu, diğer normal insanların yaşamları ona öylesi bir garip geliyor olmalıydı. Burada normal olduğumu iddia etmiyordum, normalden oldukça uzaktım ancak onun yaşamı için farklı bir bakış açısı yaratıyor olma ihtimalim yüksekti. Bu yüzden ilgisini çekiyor olabilirdim, bu da kendimi tuhaf ve rahatsız hissettiriyordu. Beni öyle hissettiriyor değildi, bana gayet ilgili davranıyordu fakat ben sürekli hareketlerinin arkasında bir amaç aradığım için böyle düşünmeye zorluyordum kendimi.
Yine de, ona tuhaf bir şekilde bağlanmıştım. Bana ettiği yardımlardan mı, etrafımda hiç sahip olmadığım pozitif havasından mı yoksa başka bir şeyler hissettiğimden mi bilmiyordum. Ondan uzak durmak istemiyordum, bunun hislerimde neye karşılık geldiğini de adlandırmaya çalışmaktan itinayla kaçınmaktaydım çünkü her şeyi mahvetme olasılığım vardı. Her şeyi mahvetmekle inanılmaz ünlüydüm.
Sadece, birine güvenmek istiyordum. Açıkçası istediğim başka bir şey yoktu, birine güvenmek ve karşılıksız çıkmamak istiyordum. Bu yüzden onu yanımda bulundurmaya devam etmek istiyordum.
Sigara içmeyi akıl ederek yataktan kalktım, camı açtım ve sigaramı tüttürdüm. Orada uzun süre oturup Chanyeol'ü izleyerek düşüncelerimi öldürdükten sonra biraz daha uyumaya karar verip rüyalarımdan korka korka yatağa geri yattım.
Neyse ki kötü bir rüya daha görmeden bir süre daha uyuduktan sonra çalan telefon ile uyanmak zorunda kalmak beni oldukça üzmüştü. Telefona zar zor uzanan elimle telefonu açıp yüzüme yasladığımda Jongdae'nin neşeli sesini duydum. "Okulun en havalı çocuğu ne yapıyor bakalım?"
Gerçekten, herifin tekine yumruk attığım için az daha okuldan atılıyordum ve bunun için babamla yüzleşmek zorunda kalmıştım. Havalı olmamalıydım bu noktada ya.
"Yanlış numarayı aradın." diye soğuk sesimle söylediğimde Jongdae çığlık attı. "SAÇMALAMA! Duydum ki, o herifin ağzını burnunu kırdın diye az daha okuldan atılıyormuşsun ama Chanyeol seni kurtarmış." Heyecanlı sesinin arasına Minseok girdi. "Sevgili mi oldunuz, doğru söyle."
Sözleri benim yarı kapalı gözlerimi domates gibi yaparken bağırdım. "Ne diyorsun be sen?" Kırmızıya çalan kulaklarımla odaya göz gezdirdiğimde Chanyeol'ü göremeyerek hemen rahatladım. "Bana yardım etti çünkü ben istedim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Bet On Losing Dogs // Chanbaek
FanfictionI bet on losing dogs, I know they're losing and I'll pay for my place by the ring, Where I'll be looking in their eyes when they're down, I'll be there on their side, I'm losing by their side. (2024)