Hatalarım varsa affola. İyi okumalar~
————
5 Seconds of Summer - Me, Myself & I
Roar - I Can't Handle ChangeHastaneden ellerim cebimde çıktığımda gideceğim eve gitmekten ne kadar nefret etsem de, eve her gidişimde bu travmaları sürekli sürekli yaşayamayacağımı kendime tembihliyordum.
Annemin ihtiyacı olan birkaç şeyi almam gerekli olduğu zaman o eve gidiyor, bazen de orada uyumak zorunda kalıyordum. Mutfağa daha girememiştim, girmek de istemiyordum. Orada kendi kanım vardı, temizlendiğini biliyordum ama oradaydı işte. Can havliyle babamı vurduğum yerdi. Bunu hiçbir temizlik malzemesi değiştiremezdi. Zaten her yerinde, her zaman kötü anıların dolu olduğu hayaletli bir evdi orası. Annem uyandığı zaman taşınma konusunu gerçekten de düşünmeliydik. Çünkü bir tür işkence gibiydi oraya gitmek.
"Baekhyun?"
Duyduğum yakın ses ile hastanenin evime giden ara sokağında önüme çıkan iki kişiyle başımı kaldırdım ve Shin ile Jung'u gördüm. "Çocuklar." diyerek onlara bakarken gözlerinden bana acıyorlar mı yoksa beni teselli mi etmeye geldiklerini anlamamıştım. Epey süredir kaybolup gitmişlerdi. Belki de gelmek için başka sebepleri olabilirdi.
"Annen yaşıyor mu?" Shin, soğuk bir sesle konuştuğunda gözlerimi onun merhametsiz duran gözlerine diktim ve kaşlarım çatıldı. "Buraya neden geldiniz?" Bir Shin'e bir de Jung'a baktığımda ikisi de bir süre bana baktı ve sargılı gözüme dalan gözleri yüzünden kendimi rahatsız hissettim.
"Artık göremeyecek misin?" Jung eliyle gözümü gösterdiğinde ona baktım. "Şu gözün yani." Sözleriyle gözüme tuhaf bir sızı girerken başımı iki yana salladım. "Görebileceğim. Gözümde bir zarar yok."
"Baekhyun." Shin iki elini de cebine sokup başını eğdiğinde bu defa da ona baktım. "Üzgünüm. Yanımızdan ayrılıp gittin ve bunları yaşadın." Derin bir nefes verip başını iki yana salladı. "O eve hiç girmemeliydik. O herifi tacizci sanmıştık ama annen seni sırtından bıçakladı."
Sözleriyle kaşlarım çatılırken ona anlamayan bakışlar attım. Annemi suçlayan sözleri yüzünden yumruklarım sıkışıyordu. "Annem hiçbir şey yapmadı." diyerek annemi korumama karşılık Shin başını kaldırdı ve konuyu değiştirdi. "Sen gittikten sonra Changbin ile konuştuk. Başta iyiydi, ondan sakladık fakat olaylar patladığında korktuk. Başımızı belaya sokacaktın, bu yüzden biz de yapmamız gerekeni yaptık." Sözleriyle kalbim sıkışırken aynı anda korkunç bir siniri içimde hissetmeye başlamıştım. "Ne yaptınız siz?" Korkulu sesime karşılık Jung derin bir nefes verdi. "Changbin'e anlattık her şeyi. O eve girdiğimizi. Ondan para sakladığını."
"Neden yaptınız lan bunu?" Sanki parayı sadece ben saklamışım gibi konuşmalarına da ayrı sinirlenerek ikisinin de üstüne yürüdüğümde Shin bir adım öne çıkarak Jung'u korur gibi önüme dikildi. "Kendimizi korumak için tabii ki. Siktiğimin herifini hastanelik ettikten sonra annen adamla yatıyor çıktı. Babanın kendini kurtarmak için bize suçu atmayacağını nereden bilecektik?"
"Doğru konuş lan annemle!" Sinirlenerek onu omuzlarından geri ittiğimde Jung hemen önüne doğru gelerek beni arkamdan tutuverdi. "Ne yapıyorsun? Bırak beni!" Onlara inanamayarak gözlerimi Shin'e çevirdiğimde, gözlerinde ciddi bir ihaneti izler gibi oldum. "Changbin sana artık bizimle çalışmayacağını iletti. Bir de şunu söylememi istedi." Üzerime doğru bir adım atıp gözlerime doğru eğildiğinde ben şaşkınlıkla ona bakıyordum. "Orospu annenle ve katil babanla başımıza yeteri kadar bela getirdin zaten, yer cücesi." Sinirle yüzüme doğru konuşması anneme ettiği küfür yüzünden beni çileden çıkarırken beni tutan Jung'a çelme atarak ondan kurtuldum ve büyük bir sinirle Shin'e yumruk attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Bet On Losing Dogs // Chanbaek
FanficI bet on losing dogs, I know they're losing and I'll pay for my place by the ring, Where I'll be looking in their eyes when they're down, I'll be there on their side, I'm losing by their side. (2024)