12 - sevgili güneş

615 99 327
                                    

Hatalarım varsa affola. İyi okumalar~

—————

GROUPLOVE - Close Your Eyes and Count to Ten

Sabah kahvaltı için kapımı çalan hizmetli ile herhalde üç saat falanlık uykumdan uyanırken, yurdumu özlemeye başlamıştım.

Uykusuzluk yüzünden bulanan midemi kahvaltı için toplanan aileyi kırmamak için görmezden gelerek zar zor yataktan kalktım fakat dün gece aklıma geldiği gibi, olduğum yere çivilenmiştim.

Siktir, bunu nasıl yapmıştım lan? Şimdi Chanyeol ile dün hakkında konuşmamamız ve hiçbir şey olmamış gibi davranmamız gerekiyordu ama bunu nasıl başarabilirdim ki? Ailesinin yüzüne nasıl bakacaktım? Kendime inanamıyordum. Belki de gitmeliydim.

Gitmeye dair fikirlerim içime dehşet verici bir korku salgılarken hemen kendime bir tokat attım. Bu sefer de Chanyeol'ü yüz üstü bırakıp gidersem kesinlikle arkadaşlığımız, ya da artık bu ne boksa ilişkimiz biterdi. Gece ona ne bunu istemediğimi söylemiştim ne de itiraz etmiştim. Şimdi fikrimi değiştirerek gitmem onu gerçekten üzebilirdi.

Tamam, bununla baş edebilirdim. Chanyeol bana nasıl davranıyorsa ben de öyle davranabilirdim. Hiçbir şey olmamış gibi yapabilmem şu an mümkün gibi durmuyordu ama bence, denemek zorundaydım. Dün hakkında bana tek kelime bile ederse beyin ölümüm gerçekleşirdi, bundan o kadar utanıyordum ki düşünürken bile diz üstü yere çöküp çığlık atmak istiyordum. Bunun hakkında konuşmayacaktık. Ancak ona bakarken dün geceyi nasıl gözlerimden silebilirim, bunu bilmiyordum.

Derin bir nefes aldım ve tuhaf bir karıncalanma yaşayan bedenimi zorla banyoya soktum. Elimi yüzümü suyun en soğuk haliyle yıkayıp kendime gelmeye çalıştım ve aynadan kendime bakıp tipimi düzelttim. Aynada aynı zamanda boynumu da kontrol etmem gerekmişti, bundan da çok utandığım için iki üç kez aynadan çekilip kendimi ve hayatımı sorgulamıştım. Sanki annemin benden nefret edeceği her şeyi yapıyordum.

Neyse ki tişörtümün üzerinden görülen bir şey yoktu, fakat tişörtü biraz aşağı çekip köprücük kemiğim altında gördüğüm kızarıklıkla ayağımdan en yukarıda duran saç telime kadar kıpkırmızı olup başımı eğdim. İki elimle de yüzümü kapatıp ne yaptığımıza inanamayarak saçma bir gülüş bıraktıktan sonra ellerimi çekip tekrar aynadan görünen kızarıklığa baktım. "İnanılmaz ya." diye kendi kendime mırıldanıp tişörtümü düzelttim.

Kendi sınırlarımı nasıl bu şekilde aşıp gittiğime inanamayarak banyodan çıktım ve ailesiyle oturacağım için üzerimdeki şortu çıkarıp pantolon ve temiz bir tişört giydim. Üzerimde hâlâ Chanyeol'ün dokunduğu yerden çıkmayan kokusu olduğu için sanki beni fark ederlermiş gibi gelmişti.

Üzerime biraz kendi parfümümden sıkıp derin bir nefes vererek kendimi Chanyeol'ü tekrar görmeye hazırlamaya çalıştım ama sanki sabah koşusuna çıkmış gibi bedenimde koşturan kalbimin heyecanını anlamak mümkün değildi. Bir anda hayatımın gündemini böyle değiştirmiş olması kabul edilemezdi.

Sonunda ailesini daha fazla bekletmemek için odadan çıktım ve tüm bedenim heyecandan yere düşecek gibi merdivenlerden indim. Hâlâ etrafıma bakarken bu eve inanamıyordum, ben buradan ne arıyordum ki? Bundan beş ay önce şimdi yaşadıklarımı bana anlatsalar herhalde gülmekten karnıma ağrılar girerdi. Çünkü çok inandırıcı olurdu ya.

Merdivenlerden inip hizmetlinin bana gösterdiği dünkü salona girdiğimde, gördüğüm kişiler Chanyeol'ün babası, annesi ve ablasıydı. Abileri ve Chanyeol'ün kendisi yok gibi duruyordu.

"Günaydın!" Chanyeol'ün üvey annesi hâlâ masayı hazırlayan hizmetlilerle konuşmasını kesip beni görerek neşeli sesiyle konuştuğunda iki elimi de önümde birleştirdim. Babası da oturduğu yerden okuduğu gazeteden başını kaldırıp bana bakmıştı.

I Bet On Losing Dogs // ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin