15 - i'll take you on a ride, i will make you believe you are lovely

574 99 301
                                    

Hatalarım varsa affola. İyi okumalar~

————

Twenty One Pilots - Lovely
Sapientdream, Slushii - Past Lives

Chanyeol ile verdiğimiz inanılmaz kararın sonucu zaman bir rüyadaymışım gibi birbirini devirerek süregeldiğinde, gecenin on ikiyi kırk beş geçe indiğimiz buz gibi soğuk Bucheon otogarına bakarken geçmişim yüzünden midem bulanmıştı.

Chanyeol beş saatlik yol için sırtına taktığı çanta ve yastığıyla peşimden inerken ben yutkunarak etrafımdaki tanıdık atmosferden kurtulmaya çalışıyordum. İnsan kalabalığının yaydığı ses bile sanki sadece Bucheon'a ait gibiydi. Kendimi buralarda yürüyüp dururken görmüş bile olabilirdim etrafa bakınırken.

"Buraya neden geldik lan biz?" Ben hâlâ inanamayan sesimle konuşmama karşılık Chanyeol iki eliyle de tuttuğu sırt çantasının kollarını bıraktı ve bir eliyle elimi tutarak sorduğum sorudan beni uzaklaştırdı. "Çünkü gerçekten de anneni görmek istiyorum." diye dalga geçerek söylemesine karşılık bana doğru eğilen omzuna vurdum ama elimi bırakacak kadar geriye gitmemesi için hemen ona doğru yaklaşarak yürümeye başladım. Şu an bana bu gücü vermesine ihtiyacım vardı. "Bir an önce gidip annemi bulalım ve defolalım buradan."

"Daha o kadar çok vaktimiz var ki. Tüm gece napacağız mesela?" Chanyeol hiç de planlamadığımız geceyi düşünüp güldüğünde ben de kapüşonumla yüzümü gizlemek için başıma geçirdim. Hakyun amca aniden ortaya çıkabilirdi. "Tüm gece anneni izleyecek güzel bir yer var mı evinin karşısında?" Chanyeol'ün dalga geçen sesine karşılık başımı salladım. "Salak mısın oğlum? Tüm gece tabii ki de sapık gibi evimi izlemeyeceğiz."

Zaten o evi görmek de istediğime emin değildim. Bu travmaları üç ay içerisinde elimden geldiğince geride bırakmaya çalışmıştım ama sonuçta ne kadar temizlenirse temizlensin kanım o mutfak zeminin üzerindeydi. Annem ile orada ölümden kurtulmuştuk. O evi görmenin bana verdiği korkutucu histen asla sıyrılamayacaktım.

"O zaman, belki bir şeyler yeriz?" Birden heyecanlanarak hihledi. "Bana Bucheon'u gezdirirsin?" Buraya neden geldiğimizi tamamen unutan sesine kaşlarımı çattım ve bakışlarımı onun inanılmaz parlak gözlerine çevirdim. "Gerçekten seni burada gezdirmemi mi istiyorsun?" Sözlerinin aptallığına gülmemi tutamadım. "Sana ancak bok gibi yerleri gezdirirdim. Bildiğim tek yerler oralar çünkü." Titrer gibi konuşmama karşılık o omuz silkti. "Sonuçta, sabahı etmemiz gerek değil mi?"

Bana umutla ışıl ışıl parlayan gözlerini dikmesine karşılık omuzlarım düştü. Maalesef korkunç derecede güzeldi ve şimdi otogara yakın evimizin yolunu tutarken onunla Bucheon'un birleşmiş olmasını kaldıramıyordum. Bucheon benim için her zaman korkutucu bir yer olacaktı, travmalarımın başkentiydi ve bu şehre bir daha asla dönmek istemediğimi biliyordum. Burada bambaşka biri olarak uzun yıllar yaşamıştım, onun zengin gözlerinin göremeyeceği kadar pisliği görmüştüm. Şimdiyse yanımda parıl parıl bakarken, "Demek burada yaşıyordun, ha? Vay be. Burada doğmuştun. Aslında buraya ilk defa geliyorum. Baekhyun'un yaşadığı şehir..." gibi bir sürü cümleyi yan yana getirmesini dinliyordum ve bahsettiği şehir benim arka çöplüğüm olan Bucheon'du.

Ona kapüşonumun altından tuhaf bir bakış attım ve derin bir nefes vererek mutlu yüzünü inceledim. Buraya geldiğimiz için bu kadar mutlu olduğuna inanamıyordum, sürekli etrafa bakarak benimle ilgili cümleler konuşuyordu ve artık onu dinlemediğimi tahmin edebiliyor olmasına rağmen konuşmayı sürdürüyordu. Eğer sürekli şiddet görerek büyüdüğüm ve insanların en büyük sorunu olduğum bir şehirde yaşadığım geçmişi bu kadar merak edeceğini bilseydim onu önceden getirirdim.

I Bet On Losing Dogs // ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin