5 - don't go there 'cause you'll never return

710 116 421
                                    

Hatalarım varsa affola. İyi okumalar~

———

NF - The Search
Taylor Swift - No Body, No Crime (feat. HAIM)

Teneffüste elimdeki sargıyı çıkarırken acıyan canım yüzünden dişlerimi sıkıyordum. Shin yanda elma yerken Jung da bana yardım ediyordu.

"İyileştiğine emin misin bunun?" derken sargıyı tutuyordu. "Evet. Sıkıldım artık sargıdan." O sargıyı çekerek üstü kabuk bağlamış yaralarıma baktıktan sonra, yüzüme endişeli ifadesiyle döndü. "Babanı bunun için ihbar edebilirsin, biliyorsun değil mi?"

Sözlerine güldüm. "O da bizi mi etsin?" derken sargıyı toplayarak çöpe atmasını izledim. "Ciddiyim, Baekhyun. Bunun bu şekilde devam etmesi mümkün değil." Jung ciddi sesiyle konuşurken derin bir nefes verdim. "Dün epey dayak yemişsin." Shin de çiğnediği elma ile konuştuğunda bakışlarımı ona çevirdim. "Hocalar artık kavgaya karıştığına inanmayacaklar. "

Yüzümdeki morluklar yüzünden yüzümü süzen gözlerine karşılık kaşlarımı çattım. "Polis babamın beni dövdüğüne mi inanacaklar?" Gülmemi tutamamama karşılık Jung da güldü. "Harbiden." diye beni desteklemesiyle, gülüyor olsam da içimde korkunç bir acı vardı.

Gözlerimi Shin'den çekip teneffüste birbirleriyle takılan, gülen çocuklara çevirdim. Onları ne kadar kıskandığımı düşündükçe boğazım tıkanıyordu.

Keşke bir gün babamdan tek bir sorunun cevabını alabilseydim. Neden beni sevmemişti ki? Neden bana karşı bu kadar nefret doluydu? Çocukluğumda ne kadar mutlu bir çocuk olduğumu hatırlıyordum, çirkin değildim, aptal değildim. İlkokulda aldığım ilk takdir belgesini mutlulukla ona götürdüğümde o belgeyi sinirle yırtıp, bununla ne elde edeceğimi sorduğunu hatırlıyordum. O parçaları annemle toplayıp ağlayarak bantlamaya çalışırken de aynı soruyu düşünüşümü hatırlıyordum. Neden benden nefret ediyordu? Ona ne yapmış olabilirdim ki?

Bir daha asla alamadığım o takdir belgesinin bantla yapıştırılmış halini annemin hâlâ sakladığını hatırlarken mutlulukla yanındaki arkadaşlarıyla konuşan çocuklara nefretle baktım. Onlar gibi olabilirdim, onlar gibi neden olamamıştım? Çabalamama dahi izin vermemişti.

Her zaman boğazımın biraz altında patlamak için bekleyen nefretim nefesimi keserken dolmak isteyen gözlerim kırpıştırdım ve onlardan gözlerimi çektim. O sırada yanımızda geçen iki kızın konuşmaları kulaklarım doldu.

"Bay Kim bundan da yırtacaktır. Şerefsiz herif." Kız yanındaki arkadaşına yaklaşarak sinirle konuştuğunda, gözlerim onlara değdi. Bay Kim diye bahsettiği fizik öğretmenine bakan gözlerini takip edip uzun ve yakışıklı öğretmeni gördüğümde kaşlarım çatılmıştı.

"Hey." Yanımdan geçen kızları durdurmak için bir an kalkarak seslendiğimde kızlar korkuyla yere çakılmışlardı. "B-Baekh..." Kız korkuyla ismimi dahi söyleyemediğinde herhalde paralarını alacağımı düşündükleri için ellerindeki cüzdanlarını arkaya almışlardı.

Sanki kadınları sıkıştırıyormuşum gibi korkmalarına sinirlenerek yanlarına geldiğimde Shin ve Jung da beni merakla izliyorlardı. "Neyden bahsediyordun?" Kızların yanında durarak baktığı hocaya bakarken kızın biri telaşla konuştu. "Hiç. Hiçbir şey." Heyecanlı sesine karşılık ofladım, sabrımın çok olmadığını biliyor olmalılardı. "Bir daha sormayacağım, kızlar. Ben nazikçe soruyorken cevap verseniz iyi olur." Ellerimi arkama atarak kızların önüne geçtiğimde Shin ve Jung da pek bir şey anlamasa da beden dilimi bildiklerinden ayağa kalkmışlardı.

I Bet On Losing Dogs // ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin