Hatalarım varsa affola. İyi okumalar~
————
Adamlar - İçimizdeki Canavarlar
Elim ve gözümdeki sargılarla annemin yanındaki sandalyede otururken gözlerim ellerime dalıyordu.
Hâlâ kırmızı mavi renkleri gördüğüm ellerime bakarken sakindim, neden ellerimin üzerinde yanıp sönen bu ışıklardan kurtulamadığımı düşünüyordum. Ellerimin o günkü kanlı halinin beni sürekli takip ediyor olması sanki acı çekmiyormuşum gibi acımı artırıyordu.
Odaya giren hemşire ile titreyen ellerimden başımı kaldırıp ona baktım. "Günaydın Baekhyun." Artık beni tanıyan hemşire söylediğinde annemin yanına gelip serumunu kontrol ederken ayağa kalkıp ben de annemin yanına doğruldum. "Daha iyi mi?" Annemin kapalı gözlerine bakarken sormama karşılık hemşire derin bir nefes verdi. "En azından durumu stabil. Eminim iyi olacaktır."
Hemşire bana bakıp gülümsediğinde tek gözümle ona baktım. Gülümsemesinin arkasında bana nasıl acıdığını görebiliyordum. İnsanlar bu zamanlarda saklamaya dahi çalışmıyorlardı. Onların bana acıdığını görmemin beni rahatlatacağını mı düşündüklerini anlamıyordum.
Derin bir nefes verip annemin elini tuttum ve tekrar oturduğum sandalyeye çöktüm. Babamın annem ve bana saldırmasının üzerinden bir hafta geçmişti. Babamı karnının yan kısmından vurduğum için babam da ameliyata girmiş, maalesef ki hayata tutunmuştu. Onu öldürememiştim, ama zaten öldürseydim bunun beni daha iyi hissettirmeyeceğini biliyordum. Bir de baba katili olmadığım için aslında bir bakıma mutluydum.
Annem çok yaralıydı. Babam onu basitçe öldürmek istememiş olmalıydı, ona işkence etmişti. Başında ciddi bir travma yarası vardı, bacaklarının ikisini de bıçaklamıştı ve sanırım onu merdivenden de itmişti. Karnından aldığı yara da oldukça ölümcüldü ve doktorlar annemin nasıl hayatta kaldığını anlayamamıştı. Daha sonra da ne yapacaklarını bilemeyip beni kahraman ilan etmişlerdi. Onu bu hale getirenin ben olduğumu bilmeden, annemin yarasını tutarak kan kaybından ölmemesini sağladığımı düşünüyorlardı. Onu son anda hastaneye yetiştirmişlerdi. Hemşire bile annemin ilk halini gördüğünde bana hayatı boyunca hiç bu kadar kötü hissetmediğini söylemişti.
Onu karanlıkta yatarken gördüğümde ne hissettiğimi çok net hatırlıyordum. Çok korkmuştum, yüzü kanlar içindeyken yana düşmüş başıyla sanki annem değil de ruhu terk etmiş bir beden gibi duruyordu. Dökülen kanı o kadar gerçekti ki, gerçekliğin midemi nasıl bulandırdığını hatırlıyordum. Korkunçtu, gözlerimi kapattığım her an kabuslarımı süsleyecek kadar korkunçtu. Aklımdan o halini nasıl çıkaracağımı bilmiyordum. O, babamı vurup yanına geldiğim anı nasıl aklımdan sileceğimi bilmiyordum.
Yine aklım o korkunç günle dolarken titreyen elimle yüzümü ovuşturdum ve anneme baktım. Şimdi onun başına sarılı sargı ve kapalı gözleriyle yine de kendisi gibi gözükmesi beni rahatlatıyordu. Hemşireleri bu bir haftada girdiğim krizler yüzünden yeteri kadar bıktırmıştım, annemin elini sıkıp kendime gelmeye çalıştım ve o günün görüntülerini gözlerimden çekmek için gözlerimi annemin gözlerinden çekmedim.
"Baekhyun?" Duyduğum yakın ses ve kapı sesiyle başımı annemden kaldırdığımda içine düşmek üzere olduğum krizden de kurtularak kapının oradan bana seslenen Hakyun amcaya baktım. "Hakyun amca." diyerek ona doğru ayağa kalkmamla bana eliyle gel işareti yaptı. "Annen biraz dinlensin. Sana bir kahve ısmarlayayım."
Annemin elini tutan elimle elini sevip başımı salladım ve hemşireye bakıp başımla selam verdikten sonra Hakyun amcaya doğru yürüdüm. Yanına geldiğimde beni omzumdan tutarak odadan çıkardı ve koridorun sonundaki kahve makinesine doğru yürümeye başladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Bet On Losing Dogs // Chanbaek
FanfictionI bet on losing dogs, I know they're losing and I'll pay for my place by the ring, Where I'll be looking in their eyes when they're down, I'll be there on their side, I'm losing by their side. (2024)