Hatalarım varsa affola. İyi okumalar~
————
The Neighbourhood - The Beach
"Kyungsoo?"
Yatağımın üzerinde zar zor oturarak, kendime neden onu aradığımı soruyordum. Aklıma arayacak kimsenin gelmemesi canımı o kadar sıkmıştı ki, ağrıyan tüm bedenimi dahi geride bırakmıştı bunun sıkıntısı.
"Baekhyun, iyi misin?" Kyungsoo'nun birkaç ses içerisinde gelen sesiyle başımı eğerek ellerime baktım. Sesim tuhaf çıkmıştı, biliyordum. Sabah uyandığım yerden kalkıp zar zor duş aldıktan sonra dinlenmek için yatağa yatsam da korkunç bir boğaz ağrısı, donacak gibi titreyen bedenim ve her bir santimi ağrıyan kemiklerimle kendimi artık sakinleştiremiyordum. O kadar kötü durumdaydım ki, birinin bana yardım etmesi için yapabildiğim tek şey Kyungsoo'yu aramak olmuştu. Çünkü okul yönetimine bu şekilde gidip yardım isteyemezdim.
Titreyen bedenimi tutmaya çalışırken sızlayan burnumu gözlerimi kırparak idare etmeye çalıştım. "Bir şeyim yok." diye bir yalanı uydurup kendimi dirençli tutmaya çalışarak boğazımı temizledim ve yatağa tutundum. "Sadece, ne zaman geleceğini merak ettim." Tüm direncini üşüyerek ve acı çekerek kaybeden bedenime tek elimi karnıma sararak sarıldım ve öne doğru eğilirken düşen gözyaşlarımı hemen koluma sildim.
"Burada tanıdığım biriyle karşılaştım. İnanır mısın bilmiyorum ama kitap kulübünde bir arkadaş edindim ve beni evlerine davet ettiler. Bu gece orada kalmam için ailesi ısrarcı oldu." Bana mutlulukla konuşan sesine karşılık gelmeyeceğini anlayarak gözlerimi kapattım ve iyice sıktım. Bugün gelmesi gerekiyordu. "Bir arkadaşım oldu. Benden bekler miydin?" Gülen sesine karşılık hımladım ve sevinmiş gibi yapmaya çalıştım, ancak imkansızdı. "Yani..." Kötü çıkan sesimi hemen kesip kendimi daha sakin bir şekilde konuşmaya zorladım. "Yani, akşam gelmeyecek misin?"
"Ah, hayır. Biraz daha kalacağım." Kyungsoo'nun sözleri beni tamamen çaresiz bırakırken telefonu biraz kendimden uzaklaştırıp titrek bir nefes alarak tekrar akan gözyaşlarımı sildim. "Baekhyun, iyi olduğuna emin misin? Eğer değilsen hemen gelebilirim." Birden endişeye kapılan sesine karşılık başımı iki yana sallayıp dizlerime doğru iyice büküldüm. Hayatımda ilk kez, az önce sesini bir arkadaş edindiğini söylerken bu kadar heyecanlı duymuştum. Bunu bozamayacağımı biliyordum.
"Gayet iyiyim ben." Sesimi stabil tutmaya çalışıyordum. "Sadece merak ettim, zamanının iyi geçtiğini duymak beni çok mutlu etti." Gözlerimi dizlerime silerek başımı zar zor kaldırdım. "Arkadaşın olmalıydı zaten. Gidip eğlenmene bak."
"Bilmiyorum. Bunu göreceğiz." O telefonun arkasından derin bir nefes verdiğinde ağrıdan kapanmış boğazımla yutkunmaya çalışıp bu defa da çekemediğim için akan burnumu sildim. "Ben kapatayım o zaman." Artık sesimi istediğim gibi stabil tutamayacağımı anlayarak söylediğimde Kyungsoo konuştu. "Bir şey olursa ara." Duraksadı ve güldü. "Hey, koca yurt sana kaldı. Yapayalnızsın. Delirmemeye çalış."
Aslında onun dalga geçen sesi bana sanki yük yokmuş gibi omuzlarıma yük olurken kapanan gözlerimden düşen yaşları silmeye dahi çalışamadım. "Doğru." derken ben de gülüyordum. "Yapayalnızım."
Onu tekrar ettikten sonra Kyungsoo konuştu. "Hayaletlerden korkmuyorsan hiçbir şeycikler olmaz. Yaşadığım için diyorum." Sözlerinden sonra ona seslenen bir sesi ben de duyduğumda ben hıçkırmamak için dünyanın savaşını veriyordum. "Ben kaçtım. Bay bay." Kyungsoo'nun sesine başımı sallayıp telefonu kapattım ve sonunda kendimi koyverebilirken yatakta yana düşmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Bet On Losing Dogs // Chanbaek
FanfictionI bet on losing dogs, I know they're losing and I'll pay for my place by the ring, Where I'll be looking in their eyes when they're down, I'll be there on their side, I'm losing by their side. (2024)