4 - my treehouse is on fire and for some reason i smell gas on my hands

615 116 352
                                    

Hatalarım varsa affola. İyi okumalar~

————

Kate Bush - Army Dreamers

Patronun karşısında otururken uzaktaki parkta oynayan çocukları izliyordum. Elimdeki meyve suyu bitmişti, fakat sıkmaya devam etmekteydim.

"Benden ne istiyorsun yani?" Patron ona getirdiğim parayı sayarken sözleriyle gözlerim ona çevrildi ve elimdeki meyve suyu paketini indirdim. "Beni harcamamanı." derken o paradan gözlerini kaldırıp bana bakmıştı. "Biliyorsun, gittiğiniz yerlerde benim olduğumu bilirse, babam her şeyin üzerini kapatır."

"İlk olarak, bu sadece senin orada olup olmamanla ilgili." Changbin yaslandığı yerden doğrulup bana baktı. "Senin orada olduğunu yok eder sadece." Sözlerine karşılık omuz silktim. "Ve benim orada olduğumu itiraf etme ihtimali olan arkadaşlarımı."

"Yine de güvenli değil." Changbin başını iki yana sallarken ben sinirlenerek öne doğru geldim. "Nasıl değil?" diye yükselmeme karşılık o derin bir nefes verdi. "Baban sırf seni fark etsin diye etrafa kendinle ilgili bir şeyler bırakıp duruyorsun." Changbin'in fark ettiğini fark etmediğim durumla kaşlarım kalkmıştı. "Görmedim mi sandın? Etrafa eşyalarını bırakarak babana gövde gösterisi yaptığının farkındayım. Peki ya bir gün o eşyayı babandan önce başka bir polis bulursa? Hm?" Bana sorarak öne doğru eğildiğinde başımı dik tuttum, zaten amacım da buydu ancak bunu ona söylemezdim. "Bulmazlar."

Kendime güvenen sesime karşılık güldü. "Peki, sen bu riski al. Ben almam."

Dişlerimi sıkarak arkama yaslandım, sinirlenmeye başlamıştım. "Ne yani? Sürekli aptal ve kendine yetecek kadar parası olan çocukların paralarını mı toplayacağım? Okulda sürekli başım belaya giriyor, zengin çocukları tuttuğumda da dayak yedikten sonra gözlerimi karakolda açıyorum. Bunun neresi mantıklı?" Sinirle konuşmama karşılık Changbin bana ciddi bir bakış atarak tüm sözlerimi ağzıma tıktı. "Mantıklı gelmiyorsa siktir git." Changbin sert ve ciddi sesiyle söylediğinde sinirlerimi yumruklarıma aktardım.

Derin bir nefes alarak yutkundum, bu geri zekalının beni yönetiyor gibi davranmasından da bıkmıştım. O kimdi ki? Paramı ona neden verecektim? Ya da o dedi neden kendimi durduracaktım. Zavallı çocukların parasını almaktan gına gelmişti artık, onlardan nefret etmiyordum ki, onların canını yakmanın bir anlamı yoktu. Hepsi aptaldı sadece, bu kadardı.

"Hafta sonuna dek iki katını istiyorum." Elindeki parayı sallayıp söylediğinde gözlerine baktım, "Tamam." diyerek kalkmam onu memnun etmişti.

Fakat o parayı nasıl elde edeceğimi sormamıştı. Ben de söylemeyecektim.

---

Sabah yatağımda başımdaki ince sızı ile uyanırken, yüzümün buruşması saniyelerimi almıştı. Güneşin iğrenç ışıkları yüzüme yüzüme vururken oflayarak gözlerimi elimle kapattım. Allahtan bugün okul yoktu.

Ağzımdaki kötü tat ile ağzımı şapırdatarak gözlerimi zorla açtım ve başımın ağrısı ile etrafa baktım. Görmeyi amaçladığım kişi aklıma gelirken, gözlerim bir tık fazla açılmış, yorgun bedenimi aldırmadan hemen doğrulmuştum.

Dün Chanyeol ile geçirdiğimiz vakit aklıma gelirken, kendime olan utancım da aynı derecede kendini göstermiş, ellerimle saçlarımı tutarken etrafta Chanyeol'ü göremediğim için rahatlamıştım. "Sikeyim kendimi ya." Dün neden öyle sarhoş olduğumu düşünüp utançtan yerin dibine girerken, aynı zamanda neden Chanyeol ile bu kadar yakınlaştığımı anlamaya çalışıyordum. Mesela neden evinden motorunu çalmasına yardım etmiştim, ya da neden aptal salıncakta sallanmaya başlamıştım, gülmüştüm, çocukken hiç parka gitmediğimi paylaşmıştım, yere düştüğünde onunla ilgilenmiştim, beni belimden tutarak odaya götürmesine izin vermiştim, NEDEN böyle yapmıştım lan ben?

I Bet On Losing Dogs // ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin