25

51 10 2
                                    

iyi hissetmediği çok an olurdu.

bu hislerin hiçbiri vereceği ya da verdiği tepkiyi belirlemezdi. hep bir yolunu bulmuştu kendini saklamanın.

ama içine sevgi düştüğünden beri bunu yapmak çok zordu. onun etrafında dönüp dururken hissettiklerini dışa vurmadan duramıyordu. bunun iyi ya da kötü olup olmadığını da anlamıyordu.

elini saran minik ele baktı önce. sonra endişeli gözlerle onu izleyen hâline. parlayan gözlerine karşılık olarak tebessüm etmeden edemedi. felix yanında olduğu her an iyi hissedeceğini biliyordu, bundan emindi.

"iyisin değil mi?" dedi kafa karışıklığıyla. hyunjin'i anlamak artık daha zormuş gibi hissediyordu.

"normal," derin bir nefes aldı. "sadece ne tepki vereceğimi düşünüyorum."

felix elini hyunjin'den ayırdığında önüne geçti. aralarındaki boy farkı parmak uçlarında yükselmesine neden oluyordu. minik elleri bu sefer iki ellerini de tuttu.

hyunjin, ne düşündüğünü kolayca kavradı ve ona yardımcı olmak adına eğilerek dudaklarına bir öpücük bıraktı. "hayır," dedi felix kaşlarını çatarak. "daha fazlasını istiyodum!"

hyunjin kıkırdadı. felix onun bu tepkisiyle gülmeden edememişti ama isteğinde ciddiydi. "kapının önünde hem de?" diye sordu. felix kafasını aşağı yukarı salladığında hyunjin dudaklarına yapıştı.

hırçın dudakları çabuk söndü çünkü bu her zamanki gibi değildi, özlem dolu bir öpücüktü. ikisi de bunun aleviyle yanıp tutuşmuştu. ayrı geçirdikleri çok zaman olmuştu, kavgalı ve kırgın geçirdikleri.

felix'in dudakları uzunca süre oyalandı dolgun dudaklarında. nefes nefese kaldıklarında hyunjin hâlâ gülüyordu. "ama," dedi sonunda. "sen benim tüm sinirimi alırsan..." duraksadı. "beni sarhoş edersen..." bir buse alıp geri çekildi. "ben içeri nasıl gireceğim lee felix?"

felix arsızca omuz silktiğinde karşısında gülüyordu. "seni özlüyorum." diye cevap verdi.

"biliyorum bebeğim," başparmağı felix'in dudaklarında gezindiğinde rahat duramıyordu. içini kıpır kıpır yaptığı için kızmalıydı belki de ama bu o kadar iyi gelmişti ki, tüm olumsuz duyguları yok olmuştu. "ama önce halletmemiz gereken başka işler var. ondan sonra tamamen seninle ilgileneceğim."

"nasıl halledeceğiz?" diye sordu dudaklarını büzüştürerek. "hyunjin lütfen bir sıkıntı çıkmasın."

kaşlarını çattı. "bu imkânsız," dedi. "sorun çıkarmaya geldi buraya." gözlerini kıstı. "merak etme, evden çıkartıp halledeceğim."

"hayır aşkım," arkasını dönüp kapıya doğru ilerledi. "bu kadar detaylı düşünmeye gerek yok, evde konuşacaksınız ve sonra evinden kovacaksın."

hyunjin bileğini tuttup gitmesini engellediğinde felix ona döndü. "ne?" dudakları kıvrıldı. "ne dedin?"

"ne ne?" gülmeden duramıyordu. "noldu?"

"ne olduğunu çok iyi biliyorsun." dediğinde ikisi de aşırı keyifliydi. hyunjin o kadar iyi hissediyordu ki, her şeyi unutmuştu. ne olursa olsun anlattıklarından sonra bu kadar iyi olacaklarını düşünmemişti.

"hmm," diye mırıldandı felix. "hiçbir şey bilmiyorum ben." dedi ve anahtarını çıkarıp kapıyı açtı.

hyunjin derin bir nefes aldı. bu kadar iyi hissederken nasıl gıcık olacağını bilmiyordu. her şeye tamam diyecek bir kıvamdaydı ama bu işi burada bitirmesi gerektiğinin de farkındaydı. bir daha bu konu açılmayacak, içerdeki kardeşinin yüzünü görmeyecek şekilde halletmeliydi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 3 days ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

sigaralar yandığında, hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin