03/02/2024
Sevgili Alaz,
Üzeri çizilmiş.
Merhaba Alaz,
Çizik.
Selam!
Tekrar bir çizik.
Alaz Karaca,
Yeni bir çizik daha.
Alaz Bey,
Ve son çizik.
Alaz,
Merhaba. Bu kaçıncı deneyişim inan saymadım. Yanımda getirdiğim kağıtlar bittiği için sıfırdan başlayamıyorum bu mektuba. Önümde sayısız kâğıt topları var. Kiminde sayfayı doldurdum, harf yazacak yerim bile kalmadı. Kiminde ise yalnızca bir iki cümle var. Anlayacağın son şansım bu kâğıt parçası. O yüzden yazdığım her kelimeden pişman olmamaya çalışacağım. Ne yazacağım konusunda en ufak bir fikrim yok. O yüzden biraz çevremde olanlardan bahsedeyim sana. Önümde yakmasını yeni öğrendiğim bir şömine var. Kağıtları birazdan onun içine atacağım mesela. Yerde oturuyorum şu an. Sol tarafımda nane limon var. Hasta oldum da biraz. Yağmurda çok oturdum sanırım. Bir de malum, kış ayı. Bağışıklığım da pek kuvvetli değildir. Ama olsun, ben biliyorum kendimi nasıl iyileştirmem gerektiğini. Zorlanmadım yani merak etme. Gerçi beni tanımıyorsun, niye merak edesin ki? Öyle değil mi?
Çok duraksıyorum yazarken. Mektup yazma kurallarına asla uymadığımın farkındayım. Ancak arada bir soluklanasım geliyor. Ne bileyim, garip işte. Kafamdaki seslerin susmasını bekliyorum belki de. Bir şey soracağım, Alaz. Annen seviyor mu seni? Gülme sakın, alay etmek için sormuyorum. Cidden seviyor mu? Eğer seviyorsa... Nasıl bir şey? Anlatır mısın biraz bana? Çok mu güzel? Pamuk şeker kadar mı güzel yoksa çikolata kadar mı? Hangisini daha çok seversin bu arada? Ben pamuk şekeri severmişim. Buradaki video kasetlerinin birinde babam öyle diyor. Yediğimi hiç hatırlamıyorum biliyor musun? Annem, babam gidince hiç almadı bana. Ben de babamın gelmesini beklemekten unutmuşum. Hiç gelmeyeceğini anlayınca da işler bayağı bir değişti.
Yine duraksadım. Galiba ben beceremiyorum bu mektup işini. Çok sıkıyor muyum seni bu arada? Daha ilk mektuptan ne bu samimiyet değil mi? Gevezeyim sanırım ben biraz. Yağmur hiç konuşmadığımı söylüyor, çok sessizmişim. Ama sanırım konuşmayı seviyorum.
Kedileri sever misin, Alaz? Ben çok severim. Bizim fakültede bembeyaz bir kedi var. Pamuk. Eve getiremiyordum önceden, kızardı annem. Şimdi getirebilirim sanırım. Ama önce iş bulmalıyım. Ona bakmam gerekiyor sonuçta değil mi? Annesi gibi olacağım ben onun. Ama yapabilir miyim bilmiyorum. Ya ben de onu unutursam, Alaz? Görmezsem? Çok korkuyorum. Annem gibi
'Annem gibi' çizilmiş. Yine.
Annesi gibi unutmam değil mi? Pamuk'u ilk bulduğumda yeni doğmuştu. Annesi bırakıp gitmişti onu. Unutmuştu.
Nefes alamıyorum sanırım. Boğazım acıyor. Ölecek gibiyim
'Ölecek gibiyim' çizilmiş.
Nane limonum bitmiş. Tazeleyip geleceğim.
Geldim. Fena üşütmüşüm. Yutkunamıyorum.
Evdeki ilaçların tarihi geçmiş, baktım şimdi.
Saat epey geç olmuş. Nöbetçi eczane de bulamam şimdi. Ne yapmalıyım sence?
Şiir sever misin, Alaz?
Mimarlık zor mu?
Çok konuşuyorum, Alaz. Sanırım sözcükler ağzımdan çıkmadığı zaman daha kolay ifade edilebiliyor. Hiç günlük tutmamıştım. Gerçi bir kere tutmaya çalışmıştım. Annem
'Annem' çizilmiş.
Kaybettim sonra. Nerede bilmiyorum. Ama bundan sonra tutabilirim sanırım. Artık
Karalama. Okunmuyor.
büyüdüm. Eşyama sahip çıkabilirim yani değil mi?
Uykuların nasıl? Rahat uyuyabiliyor musun?
Oralar nasıl peki? Zorlanıyor musun?
Çok mu soru soruyorum, Alaz? Hiçbirini yanıtlamak zorunda değilsin. İstersen boş kâğıt bile gönderebilirsin. Ama senden bir şey isteyebilir miyim? Ben boş kâğıt göndermesem olur mu? Birisine bir şeyler söylemek iyi geldi de. Okumasan da olur yazdıklarımı. Olur mu?
Cevabın evetse, teşekkür ederim.
Hayırsa... Bilmiyorum.
Şiir sever misin, Alaz? Ben çok severim.
Sezen Aksu dinler misin peki? Ben çok dinlerim. Babam da çok dinlermiş. İkinci adım Sezen benim. Babam koymuş. En sevdiğim şarkısı da ne biliyor musun? Ünzile.
Mırıldandım. Ağlamaya da başladım. Neden söyledim bilmiyorum.
Hala mırıldanıyorum.
Açtım şarkıyı.
"Dayaktan uslanalı, hiçbir şey sormuyor."
Çok konuştum. Cevabını bekliyorum, Alaz. Yani ben boş kâğıt göndermesem olur mu? Lütfen.
Sonra bir şiir alıntısı, Sabahattin Ali'den.
"İçiliversem dem gibi,
Kırılıversem cam gibi,
Şamdanda yanan mum gibi,
Sabahı görmeden bitsem..."
Hoşça kal, Alaz.
Asi Sezen Akyel
'Hoşça kal' kelimesinin üzerine düşmüş bir damla yaş, mürekkebi bozmuş ve akıtmıştı. Akan mürekkep ise kurumuştu. Ağladığını ise ancak kuruyan bir damla yaşın tam üstüne damlayan kendi gözyaşıyla fark etmişti Alaz. Kuru mürekkep, Alaz'ın gözyaşıyla ıslanmıştı şimdi de.
YOU ARE READING
kuru mürekkep
Fanfictionbir yeşilçam filmini hatırlatır belki size kim bilir? asi sezen ve alaz karaca'nın eski türk filmi tadındaki mektuplaşma serüvenine davetlisiniz.🤍