on dördüncü mektup.

281 22 7
                                    

03/04/2024

Asi’m. Son gönderdiğim mektubu da almamışsın. Gözümü açar açmaz senin mektubunu sordum, yok dediler.

Tabii sen şimdi bana ne olduğunu da merak ediyorsundur. Korkma. Senin yanına gelmek için evden çıktım. Piçin biri, bir kıza saldırıyordu. Ona engel olmaya çalışırken minik bir kaza geçirdim. O yüzden düzenli olarak yazamadım sana. Ama merak etme, iyiyim şimdi.

Sol böbreğim biraz hasar görmüş sadece. Minik bir operasyon geçirdim ama iyiyim şimdi, gerçekten. Mirac yanımda bana çok iyi bakıyor.

Ama sen nasılsın bilmiyorum, Asi. İyi misin? Senden mektup gelmediği her gün ölüyorum ben, Asi. Tamam, cevap verme ama en azından teslim al. Lütfen. En azından iyi olduğunu bileyim. Cevap vermesen de olur.

Asi… Ben bilmeden seni kıracak bir şey mi yaptım? Kırıldın mı bana?

Seni çok özledim. Karşımdaki boş duvara fotoğrafını yapıştırdım, her gün onunla konuşuyorum. Seninle konuşmak kadar iyi gelmese de iyi geliyor.

Asi. Karşılıklı sohbet edeceğimiz günler de gelecek değil mi? Ben resmen gün sayıyorum. Bir ay bir hafta var sana kavuşmama. Karşılamaya geleceksin değil mi? Hem Mirac ile de tanışırsın. Sen de Yağmur’u getir, olmaz mı?

Asi. Ben sensiz nefes alamıyorum. Ufacık ya, ufacık bir belirti ver bana.

Ben sensizliğe dayanamıyorum, Asi. Pansumanlarım olmasa ilk uçakla atlayıp geleceğim ancak yapamıyorum. Bir delilik yaparım diye Mirac geceleri kapıyı kilitleyip yatıyor. Anahtarı da yanına alıyor. Biliyor çünkü, yaparım o deliliği.

Beni bu şekilde görürsen çok üzüleceğini de söyleyip duruyor. Aslında haklı. Çok endişelenirsin sen, üzülürsün. Ama üzülme. Söz senin için iyileşeceğim. Bol bol meyve yiyorum, beslenmemi aksatmıyorum, ilaçlarımı da düzenli içiyorum. Zaten pansumanım da Mirac tarafından düzenli olarak yapılıyor. İki haftaya bir hastaneye gitmem lazımmış.

Asi. Ben seni dinlemeyi çok özledim. Yabani’ye devam etmek için seni bekliyorum. Hem artık Bertan’ın hesabına bakmıyorum. Farkındayım içten içe kızıyorsun bana çünkü.

Sen bana cevap vermediğin her gün ben ölüyorum, Asi.

Daha fazla dayanamıyorum.

Hoşça kal, sevgilim.

Seni çok seviyorum.

Alaz Karaca

Mektubun üzerine düşen bir damla yaşı sildiğinde ucuna bulaşan mürekkep de mektubu mahvetmişti ancak Alaz’ın umurunda bile değildi. Çünkü Asi’si ona cevap vermiyordu artık.

Asi olmadan yine karanlığa bürünmüştü bütün hayatı. Işık kaynağı yok olmuştu, yine karanlığa mahkûm edilmişti Alaz.

Yarasının acımasına umursamadan kalp acısını biraz olsun dindirmek için hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam etmiş, çoktan kanamaya başlayan yarasını umursamaz olmuştu. Nihayet gittiği eczaneden gelen Mirac, arkadaşını minik bir kan gölünün ortasında hıçkırarak ağlarken bulduğunda aldığı şeyleri minik apartın bir köşesine bırakmış ve arkadaşına doğru adımlamıştı.

Alaz’ı kaldırmak için yeltendiğinde eline bulaşan kan, dengede durmak için tutunduğu sehpanın üzerinde duran mektuba bulaştığında gözü hiçbir şeyi görmüyordu. Yerdeki arkadaşını koltuğa taşıyıp ilkyardım eşyalarını getirmek için içeri girdiği sırada hıçkırıkları arasında konuşan arkadaşına kulak kabarttı.

“Mektup… Asi’ye… Gönder…”

Son zamanlarda sıklıkla kullandığı üç kelimelik yarım yamalak cümle yine dökülmüştü dudaklarından. Ardından hıçkırıklarla ağlamaya devam etti. Kaderine mahkumdu artık.

kuru mürekkepWhere stories live. Discover now