onuncu mektup.

293 23 29
                                    

09/03/2024

Merhaba Asi.

Öldüğümü düşünüyor olabilirsin ancak hayır. Dövmelerim iltihap kaptı. :( Evet, dövmem var. Yani yeni oldu. Sen o dizideki Alaz piçini beğenince ne bileyim… Gidip kolumu kaplattım ben de. Evet tek bir seansta yaptım bunu. Gülme bana sakın. Sadece ne bileyim of. Az önce de küfrettim, özür dilerim.

Sürekli Bertan denilen herifin hesabına bakıyorum. Sen bakmıyorsun ama değil mi? Bakma sakın. Bakma.

Böyle de emir vermek gibi oldu. Öyle demek istemedim, bakmak istersen bak tabii de.

Çok mu saçmalıyorum ben, Asi?

Kitabı da okuyamadım bu arada. Mirac geldi o bakıyor bana. Hasta bakıcım oldu resmen. Bir yandan da dalga geçiyor. Artık kahkahaları beynimde yankılanıyor. Vallahi çarpacağım şu çocuğa elimin tersiyle. Hayatımda tanıdığım en zevzek insan!

Benim de anlatacaklarım buraya kadardı sanırım. Yani, sen zaten benim duygularımı birebir yazmışsın. Okurken çok şaşırdım. Bir kere bile yan yana gelmemiş olmamıza rağmen yalnızca mürekkebimin rengiyle bile benim içimi nasıl görebilirsin? Nasıl kalbimi, beynimi okuyabilirsin, Asi? Kalplerimiz bir atıyormuş gibi hissediyorum. Sol yanımda, göğüs kafesimin içinde yaşıyorsun sanki.

Çok özledim, Asi. Dünyanın en ücra köşesine gitmek istiyorum seninle. Kimse bulamasın bizi.

Asi. Dayanamamaya başladım sensizliğe. Özlemden ölecek gibiyim. Fotoğrafının çeşitli versiyonlarını çizdim. Farklı açılardan nasıl görünürsün, bana bakarken nasıl görünürsün… Hepsini çizdim. Bir tanesinde yan yanayız, ayaktayız. Arkamızda çok güzel bir papatya tarlası var. Ama kırgınım sana. Gözlerinin kapalı olduğu bir fotoğrafı göndermişsin. Bakmak istiyorum gözlerine.

Asi.

Kalbim titriyor. Ellerimi titretiyorsun. Çok uzun süreli değil mektuplaşmamız. Bir ay kadar oldu. Ama şu bir ayda, tenine bile dokunmadan sana nasıl bağımlı oldum bilmiyorum. Gün sayıyorum gelmek için. Her şeyi bırakıp ilk uçağa atlayıp gelmemek için zor tutuyorum kendimi.

Geleceğim, söz veriyorum. Her şeyi beraber yapacağız. İçimizdeki çocukları beraber büyüteceğiz, onlara en güzel şekilde bakacağız. Sana söz veriyorum, Asi.

Kalbini çok seviyorum.

Bu arada. Daha önce yüzme kursuna gidiyor muydun? Adı neydi ya… Dur hatırlayacağım.

Hah! Hatırladım. Sancak Yüzme Kursu. Kadıköy’deydi. Biliyor musun orayı? Lise yıllarında abimden özenip başlamıştım ben oraya. Onuncu sınıftım sanırım. Orada Sezen adında bir kız vardı. Senin gibi kıvırcık saçlıydı. Saçının tek yanı örüktü ve demir tokalar takılıydı. Aralarında da renkler ve saç halatları vardı. İçine kapanık bir kızdı. Ders bitince saatlerce havuzda kalır kapanmasına yakın eve giderdi. Sürekli ağlardı yüzerken. Çoğu zaman onunla konuşmak isterdim ancak beni tersler diye korkardım. Biraz asabi birisiydi, hoca hariç kimseyle konuşmazdı.

Neden anlattım bilmiyorum. Belki de o kızın sen olmasını istiyorumdur. Umarım sensindir. Bir kere laf dalaşına girmiştik hatta. Baya haşat etmişti beni sözleriyle. Etkilenmiştim ne yalan söyleyeyim…

kuru mürekkepWhere stories live. Discover now